Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/971 E. 2023/1654 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/971
KARAR NO: 2023/1654
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
NUMARASI: 2022/280 Esas – 2022/380 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22.04.2013 tarihinde, davacı …’in, davalı … Belediyesine ait … plakalı servis aracından indiği esnada yolun karşısına geçmeye çalışırken davalılardan …n’ın yönetiminde bulunan ve davalı …’ya ait … plaka sayılı aracın çarparak yaralanmasına yol açtığını, bu sırada sürücünün hızlı araba kullandığını, okul servisinin de hostes bulundurmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, okul yönetiminin de bunu bilmesi nedeniyle kusurlu bulunduğunu, … ayağının kesilmesi nedeniyle bütün hayatının etkilendiğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 50.000,00 TL, … ve … için 25.000,00′ er TL, manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in 22/04/2013 tarihinde davalı … Belediyesine ait … plakalı servis aracından indiği esnada yolun karşısına geçmeye çalışırken dava dışı … plakalı araç hızla gelerek müvekkiline çarpıp, araç altına alarak sürüklenmesine sebebiyet verdiğini, kaza sonrasında henüz 9 yaşında olan müvekkilin bir bacağının kesildiğini, diğer bacağında da güç kaybı olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, müvekkil … için 50.000 TL, müvekkil … için 25.000 TL, müvekkil … için 25.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminatın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalılardan …ndan tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, müvekkili ismihan … kız kardeşinin bakımı için işten ayrılıp ve halen çalışamamakta olup 25.000 TL, diğer kardeşler … için 15.000 TL ve dedesi … için 15.000 TL, babaannesi … için 15.000 TL, anneannesi … için 15.000 TL olmak üzere toplam 115.000 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketleri dışındaki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda müvekkil kurumun hiç bir kasıt ya da kusuru mevcut olmadığını, husumet itirazları olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının, anneanne, babaanne ve dedelerinin davacı sıfatına itiraz ettiklerini, bu nedenlerle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile ağır bedensel zarara uğradığı iddia edilen davacı arasında eylemli ve gerçek bir bağın bulunmaması ve söz konusu kaza nedeniyle müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu kaza nedeniyle müvekkiline atfedilecek bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı …Tic. Ltd. Şti. Vekili. … vekili, davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu kaza sebebiyle bacağı kesilen ve yüksek oranda sürekli malul kalan müvekkil Kadriyenin kardeşleri …, … ve …, babaannesi …, anneannesi … ile dedeleri … ve … için kısmen kabul edilerek hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, aile için tazminatların tamamına hükmedilmesi gerektiğini, paranın hızla değer kaybetmesi nedeniyle daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı için takdir ve tayin edilmiş olan manevi tazminatın, davacının maluliyeti, birbirinden farklı ve kesinleşmemiş olan kusur oranları, kaza tarihi ve maluliyet oranı ile orantılı olmayıp tamamen zenginleşme aracı olacak şekilde tayin ve takdir edildiğini, ağır bedensel zarara uğradığı iddia edilen davacı ile diğer davacılar arasında akrabalık ilişkisi dışında eylemli ve gerçek bir bağın bulunmaması nedeniyle manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, mahkemece takdir edilmiş olan manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacı yakınları için takdir ve tayin edilmiş olan manevi tazminatın Mahkemece davacının 1.derece aile yakınları ve daha uzak olan yakınları yönünden manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilerek, ne talep ettilerse verildiğini, kazalının da kusurlu olduğu bu eylemde, anne babaları açısından takdir ve tayin edilmiş olan manevi tazminatın kusura göre indirime tabi tutulmamış olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece, BAM incelemesinden öncesinde verilmiş olan karar tekrarlanmakla, bir anlamda direnilmiş olduğunu, bu kararın öncelikli olarak istinaf kanun yolu incelemesi ve neticeleri yönünden dairece, bir direnme kararı olarak kabulü ile açık olarak yasaya aykırı bir karar olarak değerlendirilmesi gerektiğini, usul ekonomisinin gerekçe gösterilerek verilen ayrılma kararının da yerinde olmadığını, bu davanın öngörülen makul sürede bitirilmemesinde davalı yan olarak hiçbir davalının kusurlu davranışı bulunmadığını, davacı yanın taleplerindeki değişkenlik, davacı kazalının protez kullanacak olması nedeni ile fiziksel gelişim aşamasında olmasının getirdiği beklemeler ile bu davanın bu tarihe kadar geldiğini, davanın uzamasından kaynaklanan, faiz ödemesinin fahiş boyuta ulaşmasına dair bireysel hak kaybına yönelik taleplerinin baki kalmakla birlikte burada davanın adeta acele karara bağlanmasını yersiz olarak değerlendirdiklerini, kazalı mağdurun anne ve babası dışındaki yakınlarının sadece yakınlık ile kalmayarak neden manevi tazminata ve neden bu miktara müstehak olduklarının kanıtlanması gerektiği halde davacı yanın bu konuda hiçbir kanıt getirmediğini sadece nüfus kaydı sunarak bu konuda manevi tazminata müstehak olunmayacağını, manevi tazminata hükmedilirken faizin miktarı ve başlangıç tarihi konusunda da mahkemece doğru karar verilmediğini, alacakların bir kısmı 16.06.2015 tarihli dilekçe ile talep edilmiş olduğundan, faizin de bu tarih itibariyle işletilmesi gerektiğini, Yerel mahkemenin belirlediği yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin da AAÜT hükümlerine aykırı olduğunu, harçların yanlış hesap edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bir önceki kaldırma kararı doğrultusunda istinaf mahkemesince esas yönünden inceleme yapılarak yeni bir karar oluşturulmasını talep ettiklerini, davacılar yönünden manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, kazalının davranışının kazanın meydana gelmesinde asli derecede etkili olması ve kusurlu bulunmasına rağmen ve yine davacı küçüğün kaza tarihinde ki yaşı esas alındığında veli olarak göstermeleri gereken özen yükümlülüğünü göstermeyerek kazalının kusurlu eyleminden sorumlu oldukları aşikar olan anne babanın manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine oldukça yüksek bir miktar tazminat ve yargılama giderlerine hükmedilmiş olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2022 tarih ve 2021/1967 E. 2022/287 K. sayılı kararında bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğinin açıkça belirtilmiş olduğunu, bu raporlara yapılmış olan itirazların da değerlendirilmeden dosyada karar verildiğinin açık olduğunu, yerel mahkemece, BAM incelemesinden öncesinde verilmiş olan karar tekrarlanmakla ilk kararda direnildiğini, tüm bu nedenlerle söz konusu kararın açıkça yasaya aykırı olup söz konusu kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılması gerektiğini, manevi tazminat hakkı olmayan kişiler lehine manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kazalı mağdurun anne ve babası dışındaki yakınlarının sadece yakınlık ile kalmayarak neden manevi tazminata ve neden bu miktara müstehak olduklarının kanıtlanması gerektiği halde davacı yanın bu konuda hiçbir kanıt getirmediğini sadece nüfus kaydı sunarak bu konuda manevi tazminata müstehak olunmayacağını, müvekkilinin kazada herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, dosyada belirlenen maluliyet oranının da fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 17/02/2022 tarih, 2021/1967 Esas ve 2022/287 Karar sayılı kararı ile ” … Bu durumda aynı olay nedeniyle ceza yargılama aşamasında alınan ve mahkemece alınan kusur bilirkişi raporları ile İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu ile arasında kusurlu olduğu tespit edilen kişiler ve oranları arasında açıkça çelişki ortaya çıktığı ve taraflarca itiraz edildiği halde İlk Derece Mahkemesince tefrik kararı verilen dosya kapsamında alınan kusur raporları arasındaki itirazlar ve raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve manevi tazminatın belirlenmesinde kriter olan kusur netleştirilmeden karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur… Ayrıca davacıların aynı trafik kazasına bağlı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin davada delillerin birlikte toplanması, özellikle kusur raporunun gerek maddi gerekse manevi tazminat talepli davada alınarak değerlendirilmesinin gerekmesine göre usul ekonomisi ilkesi gereğince davaların yargılamasının birlikte yürütülerek karar verilmesi gerekirken mahkemece manevi tazminat davası yönünden tefrik kararı verilerek karar verilmesinin doğru olmadığı düşünülerek bu husus eleştiri konusu yapılmıştır… Daire kararının kapsam ve şekline göre; kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınması gerektiğinden manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve dosyanın dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılarak karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Daire kararımız ile faizin başlangıç tarihine yönelik istinaf talebinin esastan değerlendirme yapıldığı nedenle aynı yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Kaldırma gönderme kararı sonrasında, mahkemece Dairemizin kesin nitelikteki 17/02/2022 tarih, 2021/1967 Esas ve 2022/287 Karar sayılı kararında belirtilen eksikliğin giderilmeden kusur raporu alınmadan, Dairemiz tarafından eleştiri konusu yapılan tefrik edilen dosya yönünden birleştirme kararı verilmeden karar verilmiştir.Anayasa Mahkemesinin 28/03/2018 tarih 2017/120 esas ve 2018/33 sayılı kararında ifade edildiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353.maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin (6) numaralı alt bendinde ifade edilen “mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” hali, önemli bir usul eksikliği niteliği taşıdığından, Bölge Adliye Mahkemesine dosyanın esasını incelemeden kararı kesin olarak kaldırma yetkisi tanımıştır. Bölge Adliye Mahkemesinin delillerin hiçbirinin toplanmadığı veya gösterilen delillerin hiç değerlendirilmediği gerekçesiyle verdiği kesin nitelikteki kaldırma kararı, esasen davanın esasına ilişkin bir husus olmayıp, yargılamaya ilişkin usul kuralının açık ve ağır ihlaline dayanmaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından tarafların davanın esası ile ilgili olarak gösterdikleri delillerin toplanmaması veya bu yönde gösterilen delillerin hiç değerlendirilmemesi hali, verilen bir kararın esastan yapılacak bir denetime uygun olmadığı anlamını taşır. Bundan ayrı, Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı, direnme kararı verilmesi ya da eylemli olarak direnilmesi, yasa gereği mümkün olmadığı gibi, ilk derece mahkemelerinin Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve kesin nitelikte bulunan kararlarını değerlendirme ve tartışma yetkisi de bulunmamaktadır. Diğer bir anlatımla, Mahkemece, eylemli direnme niteliğindeki kararı, Anayasa Mahkemesinin az yukarıda açıklanan kararı da gözetildiğinde, açıkça yasaya aykırı olup, yok hükmündedir. İstinaf kanun yolunda asıl olan denetim olup, bu kanun yolu, ilk derece aşamasında dosyanın taraflarının sunduğu ve hakimin re’sen toplaması gereken tüm delillerin toplanmış olması ve delillerin tartışılarak değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirlenmiş bulunması esasına dayalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na uygun ve denetlenebilir bir karar verilmesi gereği yanında; HMK 353 (1) a-6 maddesi kapsamında belirtildiği üzere ve yukarıda sebepleri belirtildiği şekilde “Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan ve ya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması,” halinin de inceleme konusu karar yönünden gerçekleştiği ortadadır. Aksinin kabulünün yani 353/1-a-6. maddesindeki düzenlemenin lafzi olarak anlaşılması ve yorumlanması halinde istinaf incelemesi bir denetim (kanun yolu) incelemesinden çıkacak ve bir nevi ilk derece yargılama mekanizması haline dönüşecektir. Kaldı mahkemece tefrik kararı verilen ana dosya yönünden verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstinaf Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 2022/2395 Esas 2023/479 Karar sayılı ilamı ile kusur raporu alınması gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda, mahkemece Dairemizin 17/02/2022 tarih, 2021/1967 Esas ve 2022/287 Karar sayılı kararı karar sayılı kaldırma-gönderme kararında belirtilen şekilde kusur incelemesi yapılabilmesi için tefrik edilen dosya ile birleştirme kararı verilerek kusur yönünden dosyanın bir bütün olarak ele alınarak ,bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre değerlendirme ve yargılama yapılarak karar verilmesi gerekirken, eylemli direnme niteliğinde bir kararla dosyanın Dairemize gönderilmesi isabetsiz olduğundan, istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi hükmü kapsamında kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1- Davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Sanayi Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili. … vekili, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5- Davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Sanayi Ve Tic. Ltd. Şti. Vekili. … vekili, davalı … vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/09/2023