Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/968 E. 2023/1653 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/968
KARAR NO: 2023/1653
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/02/2023
NUMARASI: 2022/488 Esas – 2023/140 Karar
BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2021/605 ESAS
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili esas davadaki dava dilekçesinde özetle; 05/06/2014 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın çarpması sonucu davacı yaya …’in yaralandığını, çarpan aracın olay yerinden kaçtığını, kaza ile ilgili olarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada 09/01/2015 tarihinde 2014/42919 Karar sayısı ile kaçan failin bulunması için daimi arama kararı verildiğini, yine aynı soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının kusursuz, karşı araç sürücüsünün ise tam ve asli kusurlu bulunduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin beden gücü kaybına uğradığı, tedavisinin devam ettiğini belirterek şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili birleşen davadaki dava dilekçesinde özetle; İstanbul 5. Asliye Ticaret MAhkemesi’nin 2015/165 E. Sayılı dosyası ile müvekkilinin sürekli iş göremezlik tazminatı talep edilmiş ve 03.10.2017 tarihli karar ile müvekkilimin %12,02 maluliyet oranına göre 49.348,40 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak müvekkilime ödenmesine karar verildiğini, bu kararın davalı tarafından istinaf edildiğini ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2020/101 K. Ve 29.01.2020 tarihli kararı ile kararın kaldırılmasına karar verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kararı kaldırması sonrasında yeniden yargılama yapılması için İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/150 E. Sayılı dosyası açıldığını, bu dosyada alınan İstanbul ATK’nun 22.03.2021 tarihli raporu ile müvekkilinin maluliyetinin artmış olduğu tespit edildiğini, müvekkilimin %38 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve 18 aylık geçici iş göremezlik süresi olduğu belirtildiğini, bu rapora göre alınan 14.09.2021 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili için 268.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 16.673,08 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığını, bu nedenle bu ek davayı açma zorunluluğu doğduğunu belirterek İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/150 Esas Sayılı dosyası ile birleştirilmesini, 16.673,08 TL geçici iş göremezlik tazminatının ve 218.652,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kaza nedeniyle davacının müvekkili şirkete herhangi bir başvurunun yapılmadığını, davacının tazminat talep edebilmesi için plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğine dair somut bir delilin olması gerektiğini, davaya bakmaya usul yönünden Kayseri Mahkemelerinin olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl davada: Davacının davasının kabulüne, 49.348,40 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Birleşen davada; Davacının davasının kısmen kabulüne, 218.651,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk Yerel mahkeme kararının davacı tarafından istinaf edilmediğini, %12,02 maluliyet oranı hususunda müvekkili kurum lehine usuli müktesep hak oluştuğunu, yeniden maluliyet incelemesi yapılarak %38 maluliyet oranı üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasının hukuka aykırı olup birleşen davanın reddi gerektiğini, aleyhe bozma yasağı gereği kurulan hükmün hatalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyet oranları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, her iki maluliyet raporu (%12,02 ve %38) arasında fahiş fark olduğunu, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne tevdii ile kesin ve denetime elveirşli maluliyet raporu alınarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkil kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, her iki kusur raporu arasında (%50 ve %100) fahiş fark bulunduğundan dosyanın Adli Tıp Kurumu Tarfik İhtisas Dairesi’ne tevdii ile kesin ve denetime elveirşli kusur raporu alınarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, usuli müktesep hak gereği ilk hesap tarihine göre hesaplama yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda güncel hesaplama yapılmış olmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda TRH-2010 tablosu kullanılmasının hatalı olduğunu, davaya konu kazanın tespit edilemeyen bir araç sebebi ile olduğu konusunda kesin olarak ispatlanamayan davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararında faiz türü bakımından hatalı hüküm kurulduğunu, birleşen dava yönünden, birleşen dava tarihinin esas alınması gerektiğini, her halükarda birleşen dava yönünden faiz başlangıç tarihinin birleşen dava tarihi olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 01/06/2022 tarih, 2022/213 Esas ve 2023/1158 Karar sayılı kararı ile “…Dosya kapsamından, mahkemece ilk verilen hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 29/01/2020 tarih, 2018/37 Esas ve 2020/101 Karar sayılı kararı ile “Dosya kapsamınında kusur oranının tespiti yönünden alınan 09/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda davacı yaya ile plakası ve kimliği tespit edilemeyen sürücünün %50 – %50 oranında eşit kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu rapora itiraz üzerine farklı bilirkişiden alınan 31/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda ise plakası ve kimliği tespit edilemeyen sürücünün %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda dosya kapsamında alınan kusur raporları arasında çelişki bulunmaktadır. Bu nedenle dosya kapsamındaki kusura ilişkin raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Trafik Kürsüsü yada Karayolları Fen Heyetinden yeni bir rapor alınarak kusur oranın belirlenmesi ve akabinde sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir… İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda İTÜ bilirkişi heyetinden kusura ilişkin çelişkin giderilmesi yönünde ayrıntılı, denetime elverişli kusur raporu alınarak karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin kusura ve kazanın oluşuna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir… geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları)… Ana dosya yönünden netice itibariyle usuli kazanılmış haklar gözetilerek ilk hükümdeki miktara hükmedilmiş olması nedeni ile bu yöne değinen istinaf yerinde değildir… Buna göre birleşen dosya yönünden tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı)… Kabule göre de birleşen dosya yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine yönelik kurulan hükümde birleşen dava tarihinin açıkça yazılmamış olması doğru olmamıştır. Mahkemece faiz türü olarak yasal faize hükmedildiği görülmekle bu yöne değinen istinaf talebi de yerinde değildir… hükme esas alınan 31/03/2016 tarihli Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporun kaza tarihine göre uygun olan Maluliyet Tespit İşlemleri yönetmelik hükümlerine göre, davacının mesleğinin çiftçi olarak değerlendirilerek maluliyet raporunun düzenlendiği, maluliyet oranın % 12,02 olarak tespit edildiği görülmüştür. Daire kararımızdan sonra mahkemece ATK 2. İhtisas Kurulundan resen aldırılan10/03/2021 tarihli raporda; Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre göre meslek grup numarası 1 olarak kabul edilerek maluliyet raporunun düzenlendiği, maluliyet oranın % 38 olarak tespit edildiği, ilgili maluliyet raporunda 31/03/2016 tarihli Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporun, davacının yaralanmasında gelişen durum olup olmadığı, artan maluliyet olup olmadığının değerlendirilmemiş olduğu görülmüştür. Bu durumda dosya kapsamı çerçevesinde davacı yönünden alınan maluliyet raporları arasında çelişki giderilmeksizin karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur.Mahkemece başka bir üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan maluliyet raporları arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığı, davacının yaralanmasında gelişen durum yada artan maluliyet olup olmadığının saptanması yönünde rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemiz tarafından kusur, KTK 98, tazminat hesaplama yöntemi, faiz ve usuli kazanılmış haklara ilişkin esastan değerlendirme yapılarak karar verilmiş olduğu görülmekle aynı yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünde İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesinden bu yöne ilişkin aldırılan maluliyet raporunda davacının yaralanmasında gelişen durum yada artan maluliyet olup olmadığına ilişkin bir saptama yapılmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 01/10/2015 tarih 2015/7101 Esas 2015/10067 Karar sayılı emsal bir ilamında “Mahkemece, bozma ilamından önce verilen kararda davacının %46 oranında iş gücü kaybı olduğu kabul edilerek hesaplanan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ve davacı lehine 83.540,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 09.05.2013 tarihli bozma ilamında mahkeme kararı, davacının maluliyetine ilişkin raporların çelişkili olması ve “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre iş gücü kaybının belirlenmemesi nedeniyle Adli Tıp Kurumu’ndan iş gücü kaybına ilişkin rapor alınması gerektiği gerekçeleriyle davalı lehine bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ve yeniden alınan bilirkişi raporunda davacının %100 oranında iş gücü kaybı olduğu belirlenmiş ve 263.913,78 TL zarar hesaplanmıştır. Daha sonra davacılar vekili tarafından zararın daha fazla belirlendiği gerekçesiyle birleştirilen dava açılmış ve asıl davayla birleştirilmiştir. Mahkemece asıl davanın yanında birleştirilen davanında kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece bozmadan önce verilen karar, sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup mahkemece bozma kararına uyulduğundan artık “%46 düzeyindeki iş gücü kaybı oranı” davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Usuli kazanılmış hakkın varlığı halinde, artık usuli kazanılmış hakkı olan taraf aleyhine daha fazlasına karar verilemez. Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama esnasında artık ilk kararda davalı aleyhine hükmedilenden daha yüksek bir miktar kabul edilmek suretiyle davalının aleyhine bir durum oluşturulamaz. Bu nedenle, mahkemece davalı lehine oluşan “%46 düzeyindeki iş gücü kaybı oranı”ndaki usuli kazanılmış hakkı nazara alınarak birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde birleştirilen davanın kabulüyle davalı aleyhine daha fazlasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta bu doğrultuda mahkemece verilen ilk kararın sadece davalı tarafından istinaf edildiği, davacı tarafından istinaf edilmediği nedenle artık % 12,02 maluliyet oranı davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Usuli kazanılmış hakkın varlığı halinde, artık usuli kazanılmış hakkı olan taraf aleyhine daha fazlasına karar verilemez. Mahkemece Daire kararımız kapsamında yeniden yapılan yargılama esnasında davalı lehine oluşan % 12,02 maluliyet orandaki usuli kazanılmış hakkı nazara alınarak birleştirilen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde birleştirilen davanın kabulüyle davalı aleyhine daha fazlasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-ASIL DAVADA: a-)Davacının davasının KABULÜNE, 49.348,40 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, b-)Harçlar Yasası uyarınca belirlenen 3.770,99 TL karar harcından peşin ve ıslah sonucu alınan 170,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.200,31 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, c-)Davacı tarafından yatırılan 170,68 TL harç ile, yine davacı tarafından yapılan bilirkişi ve posta gideri ile ATK masrafı toplamı 6.791,15 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, d-)Davacı vekili için AÜTT gereği tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-BİRLEŞEN DAVADA; a-)Davacının davasının REDDİNE, b-)Harçlar Yasası uyarınca belirlenen 269,85 TL karar harcının peşin alınan 803,76 TL harçtan mahsubu ile bakiye 533,91 TL harcın davacıya iadesine, c-)Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, d-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, e-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan (492,00×2)=984 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/09/2023