Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/92 E. 2023/878 K. 28.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/92
KARAR NO: 2023/878
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/12/2022
NUMARASI: 2022/450 Esas – 2022/1129 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 28/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkiline haksız olarak … numaralı hasar dosyası ile rücu talep ettiğini ve tebligat yaparak ödeme yapılmasını istediğini, maliki olarak bulunduğu … Plakalı araç ile 16.03.2022 tarihinde … Plakalı sigortalı araca %100 kusurlu olarak çarparak hasara sebebiyet verdiğinden bahisle 92.800,00 TL hasar tazminatı talep ettiklerini, hiçbir kusuru ve borcu kabul etmediklerini bununla birlikte bir borç olsa dahi müvekkilin sigortası gerekli ödemeyi davalıya yaptığını, bu ödemeyi sigorta şirketinden tahsil ettiğini, fakat sigorta şirketinden aldığı ödemeye rağmen taraflarına haksız olarak rücu etmeye çalıştığını, menfi tespit davası ile borcun ispatı yükü davalı yani alacaklı olduğunu iddia eden davalı şirkete ait olduğunu belirterek davanın kabulü ile ödeme ihtarının aksine borçlu olmadığının tespitine kötü niyetli olarak açılan icra takibi için alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın HMK’nın 109. maddesi uyarınca kısmi alacak davası olarak açıldığını bu nedenle eksik harç yatırıldığından söz edilemeyeceğini mahkemenin bu işleminin HMK’ya aykırı olduğunu, davaya konu edilen menfi tespit işleminin bölünebilir bir alacak olduğunu ve icra takibi yapılmadan önce açıldığını bu nedenle istenilen alacağın likit olmaması ve bölünebilir olması nedeniyle mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş olmasının HMK’nın 109. maddesine aykırı olduğunu, likit olmayan bir alacağın sigorta rücu talebinin kısmi açılamayacağının iddia edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ıslahla davayı genişletme ve bilirkişi raporundan sonra ıslahla bedel artırma hakkının ellerinden alındığını ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava menfi tespit istemine dayanmakta olup dava kısmi dava olarak açılmış, İlk Derece Mahkemesince davacı tarafından dava değeri gösterilerek bakiye peşin harç yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.İhtilaf davanın davanın kısmi dava olarak açılıp açılamayacağı noktasındadır. Yargıtay HGK’nın 16.05.2019 tarih ve 2016/22-1166 Esas, 2019/576 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere koşulları oluşmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan bir dava, usul ekonomisi ilkesi gözetilerek hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile hemen usulden reddedilmemelidir. HGK’nın anılan kararında, bu halde çeşitli ihtimallere göre nasıl işlem tesis edilmesi gerektiği açıklanmış olup, davacının davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirdiği ancak belirsiz alacak davası koşullarının bulunmadığı ihtimalde kısmi dava koşulları bulunuyorsa, başka bir deyişle davanın kısmi dava olarak açılabilmesi mümkün ise mahkemenin açılmış olan davayı doğrudan bir ara kararıyla kısmi dava olarak görüp karara bağlaması gerektiği belirtilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/4318 E. – 2022/5118 K., 2020/8201 E. – 2022/3819 K. sayılı kararları). Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.2021 tarihli ve 2017/(19)11-938 E., 2021/1565 K. Sayılı kararında ihtarname gönderilmesi üzerine açılan menfi tespit davasında “… somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf dava dışı … Çelik Tic. Ltd. Şti. ile … arasında imzalanan 2005 tarihli genel kredi sözleşmesinde 150.000TL limitle kefil olduğundan bahisle davalının kendisine gönderdiği 06.01.2009 tarihli ihtarname nedeniyle eldeki davayı 07.01.2009 tarihinde açmıştır. İhtarnamede davacının dahil olduğu asıl borçlu ve kefillerden toplam 585.334,48TL alacak talebinde bulunulmuş, davacı “şimdilik” kaydıyla fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ihtarnamede gösterilen bedelin 150.000TL’sinden borçlu olmadığının tespitine ve dava dilekçesinin sonuç kısmında da 150.000TL’den borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. 02.02.2009 tarihinde de, davalı tarafça ihtarnameye konu alacak bakımından davacı kefil ile dava dışı asıl borçlu ve diğer kefiller hakkında Hatay … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmış olup, bu icra takibinde davacı …’ün kefalet limiti olan 150.000TL ile sınırlı sorumlu olduğu belirtilmiştir. O hâlde; eldeki menfi tespit davası; kısmi dava niteliğinde olmayıp tam dava niteliğindedir. Zira davacıya gönderilen ihtarnameden sonra, ancak davacı aleyhine başlatılan icra takibinden önce açılmış olduğundan Özel Daire bozma kararında belirtilen hususların tartışılmasına gerek olmayıp mahkemenin işin esasına ilişkin vermiş olduğu kararın Özel Dairece incelenmesi gerekir. Hâl böyle olunca, eldeki dava kısmî dava niteliğinde olmayıp ihtarnameden sonra ve icra takibinden önce açıldığından yerel mahkemece verilen direnme kararı, yukarıda anlatılan değişik gerekçe ve nedenlerle yerindedir.” şeklinde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta Davacı, davalının kendisine gönderdiği ihtarname üzerine bu davayı açmıştır. İhtarnamede toplam 92.800,00 TL alacak talebinde bulunmuş, davacı “şimdilik” kaydıyla fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ihtarnamede gösterilen bedelin 100.000 TL’sinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava tarihinde davalı tarafından başlatılan icra takibi bulunmamaktadır. Yukarıya aktarılan Yargıtay kararları ışığında değerlendirme yapıldığında; davaya konu alacak ihtarnamede borç miktarı açıkça belli olduğuna ve davacı tarafça bu borcun belli bir kısmının kabulüne ilişkin açıklamaya da yer verilmemiş olmasına göre davacı bakımından belirlenebilir nitelikte olup, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının bir kısmını dava ettiği anlaşılmaktadır. Ancak alacağın belirli olduğu hallerde kısmi dava açılmasına imkan vermeyen 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte artık belirli olan alacaklar için de kısmi dava açılması mümkün hale geldiğine göre, somut olayda kısmi dava koşulları bulunmaktadır. Bu itibarla, mahkemece davanın dava dilekçesiyle talep edilen tutar bakımından kısmi dava olarak açıldığı kabul edilip, kısmi dava olarak görülüp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/5368 E. – 2022/9506 K. sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/04/2023