Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/600 E. 2023/808 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/600
KARAR NO: 2023/808
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
NUMARASI: 2018/203 Esas – 2022/880 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : 01/10/2012 tarihinde Adana ili, Seyhan ilçesi, …. mahallesi … sokak üzerinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya İlhan Türkmen’e çarpması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yaya olarak bulunan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, kaza sonrasında kaza tespit tutanağı düzenlenmediği için kusur durumu ile ilgili bilgiye ulaşılamadığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi bulunmadığını fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden kusuru oranında tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olay sebebiyle, dava öncesi eksik belge ile başvuru yapıldığından davanın reddedilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını kaza neticesinde davacının ağır yaralandığı, davaya konu aracın zorunlu sigortaya tabi araçlardan olup olmadığını ve varsa poliçe bilgilerinin tespit edilmesi gerektiğini haksız ve mesnetsiz açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 1.413,93 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 147.066,57 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 10/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin haksız fiilin faili olmadığından huzurda açılan davada uzamış zamanaşımı süresinin uygulanamayacağını, davanın açıldığı tarih 01.03.2018 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı da belirtilmediğinden davacının ıslah dilekçesinin de zamanaşımına uğradığını, müvekkili kuruma daha önce yapılan başvurunun eksik evrak ile yapıldığından kanunun aradığı başvuru şartı tam olarak yerine getirilmediğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, kaza sonrasında şikayetçi dahi olunmadığını, soruşturma kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararla sonlandırıldığını, ATK tarafından düzenlenen maluliyet raporunun bizzat muayene yapılmadan evrak üzerinde hazırlandığını, rapor tarihine kadar tedavi evrakları üzerinden uzun zaman geçtiğini, davacının iddia edilen kazadan sonra oluşan arazların ortadan kalkmış olabileceğinin değerlendirilmediğini, eksik incelemeyle karar verildiğini, genel şartlar gereği teminat dışı olduğu halde geçici iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini, müvekkilinin ancak ve ancak kalıcı maluliyet sebebiyle sorumlu olduğunu, TRH -2010 yaşam tablosu kullanılarak ve iskonto faizi uygulanması suretiyle, bilimsel ve objektif kriterlere göre hesaplama yapılması gerektiğini, hesap raporunda genel şartlara göre teknik faiz indiriminin uygulanmadığını, TRH 2010 yaşam tablosu ve teknik faiz indiriminin kullanılacağı şekilde hesaplama yapılmadığından davacı lehine fazladan hesaplama yapılmış olduğundan hatalı rapora göre karar verildiğini, müvekkili kuruma husumet yöneltilmesine sebep olan … plaka sayılı motorlu aracın türü ve tescil belgesinin olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, hükmedilen tazminata yürütülecek faizin başlangıcının hatalı olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça dosya kapsamına göre 28/12/2017 tarihinde başvuru koşulu yerine getirilmiş olmakla davalı vekilinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve geçici bakıcı giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları).Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı olmadığından, bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Dosya kapsamından davacı tarafından davalıya 28/12/2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu olan 10/01/2018 itibariyle davalı sigorta şirketi temerrüde düşmüştür. Sigortacı yönünden bu tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde değildir. Kazaya karışan araç motosiklet olup, plakası bulunduğu, trafikten men kaydı bulunduğu, sürücüye alkollü araç kullanmaktan işlem yapıldığı, tescil kaydı bulunduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Kısmi davada, sadece dava edilen kısım için zamanaşımı kesilir. Dava konusu edilmeyen kesim için zamanaşımı süresi işlemeye devam eder. Dava dilekçe içeriğinden davanın belirsiz alacak davası olmayıp, kısmi dava olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, trafik kazası 01/10/2012 tarihinde meydana gelmiş, kısmi davada 29/06/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile miktar artırılmıştır.Her ne kadar davacı vekili, değer artırım belirsiz alacak davası olarak arttırmış ise de dava dilekçesinde açıkça belirsiz (HMK 107’ye) dayanılmadığından yapılan arttırım bedel arttırım değil, ıslah olarak kabulü gerekir. Davalı, ıslah edilen kısımla ilgili olarak süresinde ( 28/06/2022 tarihinde değer arttırım dilekçesi verildiği, davalı vekiline 06/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilince 19/07/2022 tarihinde) zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Olay tarihi ile ıslah dilekçesinin verildiği tarih arasında 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2. maddesi, 5237 Sayılı TCK’nın 89, 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Ancak dava tarihi 01/03/2018 olduğuna göre dava zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu durumda, ıslah edilen bölüm yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle; davalı vekilinin ıslah zamanaşımı yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ıslah zamanaşımı yönünden KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA,
Buna göre: 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 10/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Islahla arttırılan 1.413,93 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 147.066,57 TL sürekli iş göremezlik tazminat miktarı yönünden ıslah zamanaşımı nedeniyle reddine, 2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereği alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin ve ıslah harcı olarak alınan 542,90 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 363,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ve ıslah harcı olmak üzere toplam 542,90 TL harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti, posta gideri ve ATK faturaları olmak üzere toplam 2.850,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen 3,83 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen 49,93 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 91,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 492,00 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2023