Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/301 E. 2023/1687 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/301
KARAR NO: 2023/1687
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
NUMARASI: 2020/214 Esas – 2022/621 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nın 28/09/2013 tarihinde davalı … adına kayıtlı … plaka sayılı araç ile neden olduğu kaza sonucu müvekkillerinin kızı ve kardeşi olan …’ın vefat ettiğini, trafik kaza tespit tutanağında sürücünün dikkatsiz ve süratli oluşu ile 52/1A bendini ihlal ettiğinin ve 149 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma kapsamında alınan 30/10/2013 tarihli raporda sürücü …’nın asli kusurlu olduğunun belirlendiğini, taksirle ölüme neden olma suçundan Kocaeli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/601 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, kazaya neden olan aracın … Sigorta tarafından Karayolları ZMSS kapsamında sigortalı olduğunu, vefat eden …’ın Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor MYO son sınıf öğrencisi olduğunu, kaza sonucu müvekkillerinin derin bir ızdırap duyduklarını, müteveffanın anne ve babasının kızlarının desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek, müvekkilleri … ve … için şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan avans faizi ile, anne … için 50.000,00 TL, baba … için 50.000,00 TL, kardeşlerden kazada yaralanan … için 30.000,00 TL, … için 25.000,00 TL, … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile talebini 115.292,13 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında kusuru olmadığından maddi ve manevi tazminat ödeme yükümlülüğü olmadığını, davacıların sigorta şirketinden 43.138,00 TL tazminat aldıklarını ve zararlarının karşılandığını, müteveffanın ailesi ile aynı şehirde yaşıyor olmasına rağmen ailesinden ayrı bir evde yalnız yaşadığını, öğrenci olup geliri bulunmadığını, bu nedenle ailesine desteğinin söz konusu olmadığını, taleplerin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazanın kendisine ait olan ve oğlu …’nın kullandığı araçta meydana geldiğini, oğlunun kusuru bulunmadığını, müteveffanın kemer takmayarak kusurlu davrandığını, araçtaki hava yastıklarında arıza bulunduğunu, sürücünün kusuru olmadığından kendisinin tazminat ödeme yükümlülüğü olmadığını, davacıların sigorta şirketinden ödeme aldıklarını, emekli olup maddi ve manevi zararlarının olduğunu, davacıların taleplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle, davacılara 15/11/2013 tarihinde 43.138,00 TL ödeme yapıldığını, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur ve aktüer bilirkişilerden raporlar alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun dava tarihinden itibaren olduğunu, avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile;
A-Maddi tazminat yönünden 62.201,20 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/09/2013, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 15/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (… Sigorta AŞ yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere); 53.090,93 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/09/2013, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 15/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (… Sigorta AŞ yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere)
B-Manevi tazminat yönünden davacı … ve … için ayrı ayrı 35.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … ve … için ayrı ayrı 12.550,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalılar … ve … istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava ve ıslah dilekçelerinde belirttikleri talepleri doğrultusunda maddi ve manevi tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun ve daha yüksek şekilde belirlenmesi gerektiğini, şayet manevi tazminatlar ve sair hususlarda eksiklik bulunmaması sebebiyle bir kaldırma yapılmak suretiyle dosya yerel mahkemeye geri gönderilmeyecek ise yargılamanın yaklaşık 10 yıldır sürmesi nedeniyle yargılamada adil süre ilkesinin de gözetilerek hükme esas alınan mevcut rapora uygun olarak maddi tazminat taleplerinin aynen onaylanması gerektiğini, yerel mahkeme kararında belirlenen maddi tazminat miktarlarına kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi şeklinde hüküm kurulmuşsa da dava dilekçesinde talep ettikleri maddi tazminat miktarlarına kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini, kararın bu haliyle de yasaya ve usule aykırı olduğunu, belirlenen maddi tazminat miktarlarına, istinaf incelemesi neticesinde avans faizi işletilmesine şeklinde karar verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … istinaf başvuru dilekçelerinde özetle; mahkeme tarafından karar ittihaz olunurken, deliller yeteri kadar toplanmadan ve değerlendirilmeden noksan incelemeyle hüküm verildiğini, mahkemenin ilk kararında %20 hatır taşımacılığı ve %20 müterafik kusur indirimi yapılmışken, bozmadan sonraki 01/11/2022 tarihli kararda %20 hatır taşımacılığı indirimi ve %20 müterafik kusur indirimi yapılmadan davacılar … ve … için ayrı ayrı 35.000,00 TL manevi tazminata, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminata, davacılar … ve … için ayrı ayrı 12.500,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, hatır taşımacılığı ve müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasının doğru olmadığını, istinaf incelemesinde de bu indirimlerin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ayrıca ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği, davacı … için takdir edilen tazminatın sebebinin diğer davacı kardeşlerinden neden daha farklı olduğu husususun açıklanması, hangi rapora neden üstünlük tanındığının açıklanması, müterafik kusur ve hatır taşıması mahkemenin kabulünde olmasına ve Yargıtay’ın emsal kararlarına göre manevi tazminatın belirlenmesinde kusur durumu, olayın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre belirlenmesi ve müterafik kusur ve hatır taşıması bakımından oranlama yapılarak manevi tazminat miktarının hesaplanması gerektiğini, ceza davasının kararının kesinleşmesinin beklenilmesi ile takdir edilen tazminatın tarafların mali ve içtimai durumları ve yukarıda açıklanan ilkeler ve müterafik kusur ve hatır taşımacılığı ile birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle kararın kaldırıldığını, İstinaf Dairesinin kararından sonra belirtilen eksiklikler giderilmeden, istinaf kararındaki olgular ve tespitler değerlendirilmeden istinaf ilamına aykırı olarak karar verildiğini, bir davada sadece bir kez ıslah yapılabileceğinden, davacı tarafın ikinci ıslah talebinin usul ve yasaya uymadığını, mahkemece bu husus göz önünde tutulmadan davacı tarafın ikinci ıslah talebine göre hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın 27/09/2021 tarihli ıslah dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi olduğunu, esas hakkında karar verildikten sonra tekrar ıslah hakkının kullanılamayacağını, davacıların talepleri zamanaşımına uğramış olduğundan, ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kaza tarihi itibariyle zamanaşımı gerçekleşmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususun gözönünde tutulmadığını, mahkemenin kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığını, kusurla ilgili rapor kesinleşmediğinden bu bilirkişi raporlarına göre verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dosyasındaki 3 ayrı bilirkişi raporunun farklı olup, raporlar arasında çelişki oluştuğunu, karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun tanık beyanlarına, olayın oluşuna, trafik kazası tespit tutanağına, araçtaki teknik arızayı gösteren delillere, maktülenin emniyet kemeri takmadığı yönündeki tespitlere ve dosyadaki diğer delillere uymadığını, öncelikle bilirkişi raporunda TMH 2010 yaşam tablosunun uygulandığını, ancak kaza tarihi itibariyle TMH 2010 yaşam tablosunun kullanılamayacağını, Yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre 1931 işaretli PMF Yaşam Tablosuna göre bakiye yaşam süresinin hesaplanması gerektiğini, bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşama tablosuna göre 79 yaşına kadar yaşayacağı kabul edilerek hesaplama yapılmasının usul ve yasaya uymadığını, mahkeme kararında davacılar lehine takdir edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olup, kendilerini fakirleştirecek nitelikte olduğunu, …’nın Bağ-Kur emeklisi, …’nın işsiz olduğunu, bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri bulunduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre takdir edilecek manevi tazminatın bir tarafı fakirleştirmemesi, bir tarafı zenginleştirmemesi gerektiğini, takdir edilen manevi tazminat toplamının 115.000,00 TL olup, fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 04/03/2020 tarih, 2018/ 612 Esas ve 2020/397 Karar sayılı kararı ile “…Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına göre dava dilekçesinde davacı … için manevi tazminat talebinin kardeşinin ölümüne mi yoksa kendi yaralanmasına mı ilişkin olduğu açık olmadığı halde HMK’nın 31 ve 194.maddeleri gereğince davacılar vekiline bu açıdan talebini açıklamak ve gerektiğinde düzeltmek konusunda süre verilmesi, … gerekçeli kararda müteveffanın gelir durumu ve ücretinin ne miktar üzerinden kabul edildiğinin ve alınan ek rapora rağmen hangi neden ve gerekçe ile kök raporun hükme esas alındığı ve üstün tutulduğunun tartışılmaması, …Davacı …’in kazadan 1,5 ay sonra tatile gitmesinin, üzüntüsünün gerçeği yansıtmadığı yönünde yorumlanamayacağı ve manevi tazminat belirlemesinde kriter olarak alınamayacağından istinaf talebi yerinde değildir. Ancak desteğin kardeşi olan davacılar …, … ve … açısından hangi nedenle farklı miktarlarda manevi tazminata hükmedildiğinin gerekçede tartışılmamış olması; Yine manevi tazminatın belirlenmesinde tarafların kusuru ve olayın oluş şekli kriter ise de manevi tazminatın bu ve açıklanan diğer kriterlere göre belirlenmesi gerekirken, hüküm fıkrasında müterafik kusur ve hatır taşıması bakımından oranlama yapılarak ve miktar belirtilerek manevi tazminat miktarının saptanması, … ceza mahkemesi kararı ve kesinleşmesinin beklenmesi ile tarafların mali ve sosyal durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler ile müteveffanın müterafik kusuru ve hatır için taşınması da birlikte değerlendirilerek somut olaya uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle karar kaldırılmıştır. Davacı vekili İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı istinaf dilekçesinde uygulanacak faizin avans faizi olması gerektiği yönünde istinaf talebinde bulunmadığından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek yasal faiz hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin müterafik kusur ve hatır taşıması yönündeki istinaf itirazları ilk istinaf incelemesinde karşılanıp karar verilmiştir. Bu nedenle yeniden inceleme konusu yapılmamış ancak İlk Derece Mahkemesince müterafik kusur ve hatır indirimi yapılmaksızın tazminat belirlenmesi doğru olmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; Davalı Berkan’ın yargılandığı ceza dosyasında İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararının teşdidin fazla olması nedeni ile Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2021/5563 E.- 2022/5078 K.sayılı ilamı ile bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararında, davalı sürücünün müteveffanın ani müdahalesi nedeni ile kazanın gerçekleştiği savunmasının ceza yargılamasını yapan İlk Derece Mahkemesi tarafından değerlendirildiği ve kabul görmediği, anılan Yargıtay ilamında sanık müdafinin cezanın teşdidi oranı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar verildiği görülmektedir. Ceza yargılamasında maddi olgular yönünden kesin bir kabul oluştuğu, sadece ceza miktarının tayini yönünden yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde kesinleşen maddi olgular gözetilerek kusur raporu alınması ile usul ekonomisi gözetilerek ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kaza tek taraflı olarak meydana gelmiş olup davacı … ile müteveffanın araçta yolcu olarak bulunmaları nedeniyle desteğin ve davacı …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurundan söz edilemeyeceğine göre davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Davalı vekilinin ilk istinafında zamanaşımına ilişkin istinaf talebi bulunmadığından davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Ancak davalının ilk istinafında TRH 2010 Yaşam Tablosu uygulanması gerektiği yönünde istinaf talebi bulunmadığından davacı yararına usulü hak nedeniyle hesaplamada PMF Yaşam Tablosu uygulanmasında hata bulunmamaktadır. Dava belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açılmış olduğundan davalılar vekilinin sadece bir kez ıslah hakkı bulunmaktadır. Müteveffanın beden eğitimi bölümünde öğrenci olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde ücretin asgari ücretin üzerinde olduğunun kabulü gerekir.İlk Derece Mahkemesinin dairemiz kaldırma kararından önce aldırdığı kök raporda asgari ücret, 04/02/2016 tarihli ek raporda ise desteğin beden eğitimi öğretmeni olması halinde alacağı ücret esas alınarak hesaplama yapılmış ve sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemeler de faiziyle birlikte düşülerek davacı anne … için 20.886,04 TL, davacı baba … için 22.958,28 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmıştır. Davacı vekili hesaplanan tazminat miktarlarına itiraz etmemiş ve ıslah dilekçesi vermiştir. Davalı vekili de bilirkişi raporuna hesaplama yöntemi bakımından itiraz etmemiştir. Bu durumda hesaplanan tazminat miktarı bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi açılan dava belirsiz alacak davası olmadığı ve bu durumda davacıların da talep artırım hakları bulunmadığı ve ancak bir kez ıslah yapabilecekleri gözden kaçırılarak güncel asgari ücret üzerinden TRH Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplama sonucu belirlenen tazminatlara hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu açıklamalara göre davacı anne … için 20.886,04 TL, davacı baba … için 22.958,28 TL hesaplanan tazminattan; müteveffanın, bindiği araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi nedeniyle %20 müterafik kusur indirimi ile müteveffa … ile davalı …’nın arkadaşlıkları nedeniyle davalının aracına binmesinden dolayı %20 hatır taşıması indirimi yapılarak resen yapılan hesaplama sonucu davacı anne … için 13.367,06 TL, davacı baba … için 14.693,29 TL maddi tazminat belirlenmiştir. Kabule göre 2. ıslah zamanaşımına ilişkin istinaf talebi değerlendirilmemiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra davacılar vekili, davacı … için hem kendi yaralanması hemde kardeşinin ölümü nedeniyle manevi tazminat talep ettiğini açıklamıştır. Mahkemenin ilk kararının gerekçesinde manevi tazminat belirlerken müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapıldığı gerekçede açıklanmıştır. Bu yönden kaldırma kararı verilmemiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözden kaçırılarak kabul edilen manevi tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu değerlendirmeye göre somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, müteveffa ve davacı …’in müterafik kusur ile hatır taşınması bulunması, davacı …’ın yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında davacı anne ve baba için ayrı ayrı 25.000,00’er TL, davacı … için hem kendi yaralanması hem de annesinin ölümü nedeniyle 15.000,00TL, davacılar … ve …’ın her biri için 9.000,00’ar TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalılar … ve …’nın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-1)Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-) Davalılar … ve …’nın istinaf başvurularının KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
A-Maddi tazminat yönünden: -13.367,06 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/09/2013, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 15/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (… Sigorta A.Ş. yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) fazlaya ilişkin istemin reddine, -14.693,29 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 26/09/2013, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt tarihi olan 15/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, (… Sigorta A.Ş. yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) fazlaya ilişkin istemin reddine,
B-Manevi tazminat yönünden: -25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,-25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,-15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, -9.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, -9.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 26/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, Fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen maddi tazminat yönünden alınması gerekli 1.916,803 TL harçtan, peşin alınan 479,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.437,803 TL nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen manevi tazminat yönünden alınması gerekli 5.669,73‬ TL harçtan, 139,25 TL peşin harç, 976,70 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.115,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.553,78 TL nin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 4-Davacılar tarafından yapılan 1.594,95‬ TL harç, 1.798,00 TL bilirkişi ücreti ve posta gideri olmak üzere toplam 3.392,95 TL yargılama giderinden, davanın kabul red oranına göre 1.276,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı … tarafından yapılan 210,00 TL yargılama giderinden, davanın kabul red oranına göre 131,02 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı …’ya verilmesine, kalan kısmın davacı … üzerinde bırakılmasına, 6-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden; Davacı … için 13.367,06 TL, Davacı … için 14.693,29 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 7-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden; Davacı … için 17.900,00 TL,Davacı … için 17.900,00 TL,Davacı … için 15.000,00 TL, Davacı … için 9.000,00 TL, Davacı … için 9.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1- Davalılar … ve … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-Davacılardan alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 1.070,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 800,59 TL harcın ilk derece mahkemesi tarafından karar kesinleştikten sonra davacılara iadesine, 3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan 187,00 TL posta giderinden ibaret yargılama gideri ile 441,40 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine, 4-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023