Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/2605
KARAR NO : 2023/2347
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 03/10/2023
NUMARASI : 2023/593 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/12/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi ara kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi- manevi tazminat ile birlikte ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 03/10/2023 tarihli tensip ara kararı ile “…Davacılar vekilini ihtiyati haciz veihtiyati tedbir taleplerinin reddine ” dair karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda;HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbirin, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden istenebileceği, talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden karar verilebileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesi gereğince taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, …e., s. 877).İhtiyati tedbire ilişkin yasal düzenleme, dava konusu, dava dilekçesindeki talep, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde dava ile para olarak tazminat talep edildiğinden ve üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilen malvarlığı uyuşmazlık konusu olmadığından, İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
İİK’nun 257/1. fıkrasına göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hüküm gereğince alacaklı, bir para alacağı için ancak vadesinin gelmesi hâlinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.İİK’nun 258/1. fıkrası gereğince “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…” Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi gerekmez. Bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olması yeterlidir. Davacılar tarafından iddia olunan zarar, haksız fiilden kaynaklandığından, tazminat, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2782 Esas ve 2019/11935 Karar 12/12/2019 tarihli kararı)Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/8964 Esas 2022/15530 Karar sayılı ilamında “…Uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu olan davalar, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmıştır. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki muacceliyet kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Borçlunun temerrüdüne ilişkin 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesine göre haksız eylemlerde eylemin işlendiği tarih itibariyle borçlunun temerrüde düşmüş olacağı düzenlenmiştir. Az yukarıda açıklanan yerleşik yargısal içtihatlarda da bu hususlara işaret edilmiştir. Haksız eylemden kaynaklı manevi tazminat istemiyle açılan davalarda ihtiyati haciz kararı verilmesini engelleyen yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi, İİK’nın 257 vd. maddelerinde de bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır. Haksız eylem nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında İİK’nın 257 vd. maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi ve mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat edinmiş olması halinde, somut olayın özelliklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi mümkün olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8., 9. ve 40. Hukuk Dairelerinin yukarıda açıklanan ve benimsenen kararları da bu yöndedir.” denilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, davacının yaralanmasına ilişkin hastane belgeleri ve diğer deliller ile yaklaşık ispat kuralına göre değerlendirme yapılmak suretiyle ihtiyati haciz talebinin karara bağlanması gerekirken, az yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere ve ilkelere uymayan ifadelerle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/8964 E.-2022/15530K.) doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin ihtiyati haciz yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, ihtiyati tedbir talebine yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin ihtiyati hacze yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebine yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca REDDİNE,3-Dosyanın belirtilen şekilde işlem yapılarak karar verilmek üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/12/2023