Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/2474 E. 2023/2172 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/2474
KARAR NO: 2023/2172
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
NUMARASI: 2020/291 Esas – 2021/1213 Karar
DAVANIN KONUSU: (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz heyetince yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkilinin 05.02.2020 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu hastane giderleri, bakıcı giderleri, kesin ve geçici iş göremezlikten (iş kaybı) kaynaklanan maddi zararlarının HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin her türlü talep, artırım ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik kesin iş göremezlik çalışma kaybı sebebiyle 5.000,00 TL’nin davalı … şirketinden (Sigorta poliçesi limitleri dahilinde), diğer maddi zararlara ilişkin olarak 5.000,00 TL’nin de sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan kaza tarihi olan 05.02.2020 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, ayrıca 100.000,00 TL manevi tazminat bedelinin sigorta şirketi dışında kalan diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihi olan 05.02.2020 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; Başvuru koşulu yerine getirilmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davanın müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, müvekkili temerrüde düşmediğinden olay tarihinden faiz istenemeyeceğini, müvekkilinin sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik ve geçici bakım giderlerinin teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalıların davaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin uzlaştırma raporuna ihtirazi kayıt koyduğunu, tüm maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla ibaresi yazılarak yalnızca savcılık dosyasına ilişkin şikayetinden vazgeçtiğini, söz konusu trafik kazası nedeniyle hiçbir tazminat konusunda anlaşma sağlanmadığını, müvekkilin uğramış olduğu zararın giderilmediğini, bu manada müvekkilin tüm maddi ve manevi tazminat haklarını saklı tuttuğundan iş bu haklarından feragat etmiş sayılamayacağını, delil listelerinde belirtilen deliller toplanarak tazminatın belirlenmesi için bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır. İlk Derece Mahkemesince davacı ile sigortalı arasında dava tarihinden önce uzlaşma sağlandığı, bu halde CMK’nın 253/19 maddesi gereğince tazminat davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 19. fıkrasının 5. cümlesi olan “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz” bölümü, 18/10/2023 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 26/07/2023 tarih, 2023/43 Esas ve 2023/141 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerekir (Yargıtay HGK’nun 16.05.2018 tarih, 2017/20-1121 E.- 2018/1104 K. sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih, 2020/1029 E. – 2020/6255 K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde Anayasa Mahkemesinin26/07/2023 tarih, 2023/43 Esas ve 2023/141 Karar sayılı iptal kararının Dairemiz içinde bağlayıcı olduğunun, somut norm denetimi içerdiğinden istinaf aşamasında bulunan ve henüz kesinleşmeyen eldeki uyuşmazlık bakımından da uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Bu bağlamda yapılan değerlendirmeye göre de CMK’nın 253/19 fıkrasının 5. cümlesi olan “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz” hükmünün iptali nedeniyle uzlaşma sağlansa bile tazminat davası açılabileceğinden davanın esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.