Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/2285 E. 2023/1984 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/2285
KARAR NO: 2023/1984
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 10/05/2023
NUMARASI: 2022/71 Esas – 2023/375 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 31/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı … plakalı aracın … numaralı ve 25/09/2017-25/09/2018 vadeli ZMMS Poliçesi ile müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, 09/07/2018 günü dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile sürücülüğünü davalı …’nın yaptığı … plakalı aracın çarpışması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada dava dışı …’ın %38-46 oranında sürekli maluliyete uğradığını, müvekkili şirket tarafından davla dışına hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı arabulculuk görüşmeleri neticesinde 08/04/2020 tarihli anlaşma tutanağı ile uzlaşmak sureti ile 289.171,00 TL ödeme yapıldığını, … plakalı araç sürücüsünün yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu ve trafik kazasına etki eden başka bir faktörün (başka bir araç ya da yaya) bulunmadığı dikkate alındığında, dava konusu trafik kazasının salt alkolün etkisi altında meydana geldiğinden müvekkilinin rücu hakkının doğduğunu, bu nedenle ödenen tazminatın rücuen müvekkili şirket tarafından sigortalı araç sahibi davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalının itiraz etmesi sonucunda icra takibinin durduğunu, icra takibine yapılan itirazın haksız olduğunu savunarak davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptalini, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sürücü müvekkilinin kaza anında alkollü olduğunu ancak kazanın alkol etkisi altında meydana gelmediğini, motosiklet sürücüsü …’ın ehliyetinin olmadığını, kaza anında 0,03 promil alkollü ve hızlı olduğunu, kaza mahallinde yeterli aydınlatmanın bulunmadığını, kusur ve zararın bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerektiğini, davacının icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini ancak yasal faiz talep edebileceğini açıklayarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 289.171,00 TL asıl alacak, 4.492,05 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 293.663,05 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren takip talebinde istenilen faiz cinsi ve oranla faiz uygulanarak aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme huzurdaki davaya bakmada görevli mahkeme olmadığını, görevsizlik kararı verilmesi gerekir iken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava şartı eksikliğinden dolayı davanın reddedilmesi gerektiğini, mahkemece hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporları hükme esas alındığını, bilirkişiler bu tespitle alakalı herhangi bir değerlendirme yapmamış olmaları raporun hatalı / eksik olmasına neden olduğunu, davada ispat yükü davacı sigorta şirketinde olmasına rağmen kazanın münhasıran alkolün etkisinde gerçekleşmediğinin ispatı tabiri caiz ise kendilerinden beklendiğini, mahkemece keşif taleplerinin dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkemeye davanın her aşamasında, kaza mahallinin fiziki şartlarının daha iyi anlaşılabilmesi ve kusur durumunun ve kazanın salt – münhasıran – alkol sebebi ile meydana gelmediğinin tespiti için keşif taleplerinin olduğu iletildiğini, bu iddialarının dinlenmediğini, taleplerinin reddedildiğinin gerekçeli kararda keşif taleplerinin neden reddedildiğine ilişkin herhangi bir gerekçe de belirtilmediğini, mahkemece tanık dinletme taleplerinin de dikkate alınmadığını, eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı tarafın rücu hakkı bulunduğu varsayılsa bile bu hak ancak ve ancak gerçek zarar nispetince olacağını, davacı sigorta şirketi, dava dışı …’a daha fazla tazminat ödemiş olsa bile, kendisine ancak dava dışı sürücünün uğradığı gerçek zarar karşılığını talep hakkı intikal edeceğini, yargılama giderlerinden müvekkilinin sorumlu tutulması haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, 6762 sayılı TTK’nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Davacı sigortacı, zmss kapsamında hasar gören araç Kasko sigortacısına sigorta bedelini ödedikten sonra davalı sürücü …’un kazadan sonra olay yerini terk etmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu ve hasarın poliçe kapsamında olmadığını iddia ederek kendi sigortacısına karşı eldeki davayı açmıştır. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevlidir. Somut olayda, davacı … Sigortaya A.Ş.’ye ZMSS sigortası bulunan davalı gerçek kişiye ait aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen tazminatın sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olması nedeniyle teminat dışı bulunduğunu iddia edilerek davalı sigortalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Davalı sigortalı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; sigortalı ile davacı arasındaki sigorta sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Dairemiz kabulüne göre diğer istinaf nedenleri inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle resen yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1- HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle resen yapılan inceleme sonucunda yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Daire kararının gerekçesine göre davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/10/2023