Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/200
KARAR NO: 2023/1782
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/06/2022
NUMARASI: 2016/596 Esas – 2022/432 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 16/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/11/2015 tarihinde müvekkilinin idaresindeki … plakalı motosiklet ile … Merkezi Bulvarında seyrederken plakası tespit edilemeyen beyaz renkli araçla çarpışıp yere düştüğünü, arkadan gelen … plakalı aracın sürücüsü …’in müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen kazada ağır yaralanan müvekkilinin daimi sakatlığa uğradığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 500,00 TL geçici, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının kaza ya da başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile dava değerini 266.013,18 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın poliçesinin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini ayrıca bu aracın sürücüsü olan davalı …’e davanın ihbarını talep ettiklerini, kazanın meydana geliş şeklinin somut delillerle ispatlanması gerektiği gibi kusur ve zararın da ispata muhtaç olduğunu, ayrıca müterafık kusur indirimi yapılması da gerektiğini zira davacıda kask takılı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kısmen kabulü ile; geçici iş göremezlik zararı 9.810,89 TL’nin dava tarihi 25/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunda yapılan ilk muayenesinde Adli Tıp tarafından ” Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği…” denildiğini, rapora itirazları üzerine yerel mahkemenin ara kararı gereğince ATK İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 02/06/2021 tarihli raporda ise 04/11/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: %11.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği” denildiğini, aktüer raporunda müvekkilinin kalıcı maluliyeti gereği 255.865,11 TL maddi tazminat hesaplandığını, davanın bu bedele göre ıslah edildiğini ancak mahkemece Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre tanzim edilen ATK raporu kabul edilerek müvekkilin maluliyetinin olmadığına kanaat getirilip sürekli iş görmezlik taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin halen bedenen zorlanmakta olup sürekli maluliyetinin mevcut olduğunu, ATK tarafından yapılan muayenede Çukurova Üniversitesi Hastanesi’nin belgeleriyle yetinildiğini, müvekkilinin ATK’ya bizzat çağrılmadığını, telafisi imkansız bir maddi hak kaybıyla karşı karşıya olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı iddia edilen beyaz renkli aracın varlığının ve kazaya sebebiyet verdiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, trafik sigortası genel şartları gereğince dava açmadan önce sigorta şirketine başvurulması gerekirken başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacının kaza sırasında kask takmadığını ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan en az %20 oranında indirim yapılması gerektiğini, yaralanmanın mahiyeti gereği kask takıp takmamanın etkisi yoktur tespiti ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müvekkili olan kurumun sorumluluğunun bedensel zararlarla sınırlı olduğunu geçici iş görmezlik zararın bedensel zarar olmadığını bir tedavi gideri zararı olan geçici iş görmezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu, kusur raporunun Adli Tıp Kurumu’ndan alınması gerektiğini, yerel mahkemece faiz başlangıç tarihinin hatalı tespit edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 04/11/2015 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyri esnasında plakası tespit edilemeyen beyaz renkli araçla çarpışıp yere düştüğü, arkadan gelen dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin yerdeki davacıya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda ihtimalli olarak olayın beyaz renkli aracın … plaka sayılı motosiklet ile çarpışmasını takiben … plaka sayılı motosikletin devrilmesi sonucu meydana gelmesi halinde davacı … ve …’in kusursuz olduğu, davacıya çarparak olayın meydana gelmesinde sebebiyet veren plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, 2. ihtimalde ise … plaka sayılı motosikletin önünde seyir halinde olan … plakalı davacının idaresindeki motosiklete çarpması sonucu olayın meydana geldiğinin kabulü halinde ise …’in %100 oranında kusurlu olduğu ifade edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hangi ihtimale göre kazanın gerçekleştiğine üstünlük tanındığı ve buna göre de kusura ne şekilde itibar edildiği açıklanmaksızın karar verilmiştir. Dava dilekçesinde meçhul araç ile sigortasız motosiklet sürücüsü …’in kusuruna dayanılarak tazminat talep edilmiş olup bu nedenle kazanın meydana gelmesindeki kusur oranları kesin şekilde belirlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının incelenmesinde; olaydan sonra kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş olup soruşturma evrakında davacıda kask olup olmadığı konusunda açıklıkta bulunmamaktadır. Ancak davacı kaza nedeniyle kafa bölgesinden yaralanmıştır. Bu nedenle yaralanmanın kafa bölgesinden olması nazara alınarak tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerekip gerekmediği tartışılmadan karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik 14/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olup dava tarihi olan 25/12/2015 itibariyle yürürlükte bulunmadığından davacının dava açılmadan önce davalı …’na başvuru yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde; 14/10/2014 tarih, 2014/ 16455 E. ve 2014/13330 K. sayılı kararında ise “Geçici iş göremezlik zararı bedeni zarar teminatı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında olup, 6111 sayılı yasa uyarınca tedavi gideri kapsamında değerlendirilemez” yönünde karar doğrultusunda geçici iş göremezlik zararı talep edilebilecektir. Davalı vekilinin bu hususa değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece zaten dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olduğundan davalı vekilinin faizin türüne ve başlangıcına ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Davacının maluliyet oranının belirlenmesi için alınan ATK 2. İhtisas Kurulunun 16/01/2020 tarihli maluliyet raporunda davacı …’nun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği yönünde görüş bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan ATK 2. İhtisas Kurulunun düzenlemiş olduğu 22/06/2021 tarihli raporda ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirme yapılarak davacının %11.3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği yönünde görüş belirtilmiştir. Hükme esas alınan aktüerya raporunda seçenekli olarak % 0 ve %11,3 maluliyet oranlarına göre tazminat hesaplaması yapılmıştır. İlk Derece Mahkemesince %0 oranındaki maluliyet oranına göre yapılan hesaplama esas alınarak karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve gerekçesi açıklanmadan efor kaybı tazminat talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda olayın oluş şekli ve kusur oranının tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden, İTÜ Makine Mühendisliği bölümünde görevli akademisyenlerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınması; Başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, davacı muayene edilerek ve dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve tespit edilecek maluliyet oranı ile kusur durumuna göre tazminatın hesaplanması için aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/10/2023