Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/180 E. 2023/173 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/180
KARAR NO: 2023/173
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/06/2022
NUMARASI: 2017/1370 Esas – 2022/534 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 31/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; 10/04/2017 tarihinde meydana gelen kazada muris …’ın vefat ettiğini, davalı tarafa zararın tazmini için başvuru yapıldığını, davalı tarafından 5.036,00 TL ödeneceği cevabı verildiğini, davacıların …’ın vefatı nedeniyle destekten yoksun kaldığını, davacıların kaza nedeniyle bedensel zarara uğradığını, kazanç kaybı ve tedavi gideri bulunduğunu, cenaze ve defin giderleri yapıldığını belirtmiş; bilirkişi incelemesinden sonra ortaya çıkacak gerçek alacağın tespiti ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce başvuru yapılmadığını, davalının sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının davalının kusurunu ve zararını ispat etmesi gerektiğini, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, davalının dava tarihinden itibaren yasal faiz ile sorumlu olduğunu belirtmiş; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince 08.03.2022 tarihli duruşmada eksik gider avansı hakkında ihtar yapılmadığı ve iş bu duruşmada verilen ara karar gereği eski hale getirme dilekçesini sunmuş oldukları halde nazara alınmadığını, bu usuli işlemler ile tahkikat işlemlerinin bitmediği ve davanın esastan hüküm verilme aşamasına gelmediği, gider avansı eksikliğinin yargılamanın her aşamasında esas hakkında hüküm verilinceye kadar tamamlanabileceği, ara kararın verildiği tarih olan 22.03.2022 tarihinden sonra eksik olduğu iddia edilen gider avansının yatırılmamasının davayı sürüncemede bırakmadığı nazara alınmadan davanın tahkikat aşamasının devam etmesi gerekirken (bilirkişi raporuna itirazların değerlendirilmesi -eski hala getirme dilekçesi ile ilgili karar verilmesi ve tahkikat aşamasının bitmesi durumunda esas yargılamaya geçilmesi gerekirken) davanın usülden reddine karar verilmesinin yasa ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nun 114/g maddesinde, gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı Yasanın 120/2. maddesinde gider avansının yatırılması için mahkemenin davacıya iki haftalık kesin süre vermesi ve 115/2.maddesinde dava şartı olan gider avansının yatırılmaması halinde davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedileceği düzenlenmiştir. Tarafların bazı usuli işlemleri belli bir süre içinde yapmaları için hakimin bir tarafa kesin mehil verebileceği HMK’nun 94 vd. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kesin mehil, davanın en az masrafla ve sürüncemede bırakılmadan bir an evvel sonuçlanmasını temin için hakime tanınan yasal takdir yetkisidir. Ancak kesin mehil verilen işlemin yapılmaması, bir hakkın ortadan kalkması sonucunu doğurduğundan bu konudaki kararın yasaya uygun olması zorunludur. Bu nedenle HMK’da taraflara verilecek kesin süreye ilişkin ara kararlarda, yapılması gereken işlerin neler olduğunun açıklıkla belirtilmesi, tanınan sürenin yeterli ve elverişli olması, süreye uyulmamasının doğuracağı sonuçların açıklanması ve bu konuda tarafın uyarılması gereklidir. Aksi takdirde kesin mehile uymama, hukuki sonuç doğurmaz. (Yargıtay HGK 21.9.1983 T. 14/3447-825 sayılı kararı). Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 22.06.2021 tarih ve 2017/3-3179 E, 2021/806 K. sayılı kararında da “…mahkemelerin gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna ilişkin hak düşürücü ara kararlarının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması ve sonuçlarının, sıfatı ne olursa olsun ilgilisine bildirilmesi zorunludur. … HMK’nın 94. maddesinde belirtildiği gibi usulüne uygun olarak bilirkişi incelemesi amacıyla ara karar kurulup, müteakip işlemler de tamamlanmak suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olmayan kesin süreye sonuç bağlamak suretiyle davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi isabetsizdir. …” şeklinde karar verilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, celse arası dosya üzerinden düzenlenen 22/03/2022 tarihli ara kararında: “1-Eski hale getirme talebinin reddine, 2-Davacı vekiline, davacılara ait tüm tedavi evrakının ( epikriz raporları, röntgen vs dahil olmak üzere tüm hasta dosyası ve davacılar tarafından yapılan ödeme varsa ödeme belgeleri vs.) bulunduğu sağlık kuruluşlarını bildirmek, davacıların gerekli muayenelerini yaptırmak, bedensel zararın tespitinde esas olacak tedavi evrakını dosyaya sunmak üzere (1) aylık kesin süre verilmesine, aksi takdirde dosya içerisindeki delil durumuna göre karar verileceği ve maluliyet hususunun ispatlanamadığının kabul edileceğinin ara karar ile ihtarına, 3-Davacı vekili tarafından HMK. 120-(2) maddesi uyarınca 2 haftalık kesin sürede 100,00 TL gider avansının (tebligat ücreti) mahkeme veznesine yatırılmasına, belirlenen kesin sürede gider avansı yatırılmadığı takdirde; davanının HMK. 115-(2) maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verileceğinin davacı vekiline ara karar ile ihtarına, Davacı vekilince gider avansın yatırıldığının uyap sistemi üzerinden mahkememize 7 gün içinde yazılı olarak bildirilmesine, makbuzun da yazılı bildirime eklenmesine,4-Ara kararın taraf vekillerine suç üstü ödeneğinden karşılanacak masraf ile tebliğine” karar verilmiştir.Davacı vekiline bu ara karar tebliği için çıkartılan tebligat üzerinde “Mahkememizin 22/03/2022 tarihli ara karar evrakı ekli olup (1) nolu ara karar gereği ihtar olunur.” açıklamasına yer verildiği, alt kısmında ise “Bu zarfta ara karar evrakı – 08/04/2022 vardır.” ibaresinin yazılı olduğu, tebligatın davacı vekiline 12/06/2022 tarihinde tebliğ edildiği halde davacı vekilince gider avansının verilen süre içinde yatırılmadığı gibi bir sonraki celse tarihine kadarda yatırılmadığı, İlk Derece Mahkemesince kesin süre içerisinde gider avansı eksikliği tamamlanmadığı, bu nedenle dava şartı mevcut olmadığından davanın HMK’nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekili eksik olan gider avansını 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırmadığı gibi 21/06/2022 tarihli duruşmadan önce de yatırmadığından istinaf dilekçesinde belirttiği Yargıtay HGK kararının somut uyuşmazlıkta uygulanmasına olanak yoktur. Yine eski hale getirme talebi 22/03/2022 tarihli ara karar ile değerlendirilerek karara bağlandığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Ne var ki İlk Derece Mahkemesince duruşma dışında 22/03/2022 tarihli ara kararın 3.maddesi ile gider avansının tamamlanması için mehil verilmiştir. Ancak davacı vekiline çıkartılan tebligat üzerinde gider avansının yatırılması için HMK’nın 120/2.maddesine göre kesin mehil içeren ara kararın 3.maddesi için ihtarat yapılmadığı, eski hale iade talebinin reddine ilişkin 1.maddesi için ihtarat yapıldığı anlaşıldığından Mahkemece verilen süre içeren ara kararın HMK’nın 94.maddesi gereğince usulüne uygun şekilde davacı vekiline ihtar edildiğinden, kesin süre verildiğinden ve sonuçlarının uygulanması gerektiğinden bahsedilemez. Bu nedenle usulüne uygun şekilde ihtar edilmeyen kesin süreye dayanılarak dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/01/2023