Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1505 E. 2023/1926 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1505
KARAR NO: 2023/1926
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/03/2023
NUMARASI: 2022/382 Esas – 2023/240 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.06.2011 günü saat 23.20 sıralarında, davalı sürücü …, davalı …’ın maliki olduğu, diğer davalı … Sigorta Şti. tarafından ZMSS Poliçesi ile sigortalanmış olan … plakalı … marka ticari otomobil ile Fatih ilçesi … caddesinde … Bulvarı Edirnekapı-Aksaray istikametinde giderken, … numaralı … caddesi ışıklı kavşağında, karşı tarafa geçmek üzere sol taraftan yola giren davacı … ve oğlu 2008 doğumlu …’ya çarptığını, kaza sonucu davacıların oğlu … vefat ettiğini, davacı … yaralandığını, davacı baba … için; 500,00 TL kaza sonrası hastane ve defin gideri, 500,00 TL kazanç kaybı, 500,00 TL iş gücü kaybı, 500,00 TL destekten yoksun kalma, 100.000,00 TL manevi tazminatın, davacı anne … için; 500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davalılar … ve Veysi’den 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı …’ın hatalı davranışı nedeniyle kazanın kaçınılmaz olduğunu, trafik kazasına ilişkin ceza dosyası ve raporlar incelendiğinde davacılardan … ve yayaların asli kusurlu olduğunun görüleceğini, hesaplama ve tazminatlarda Belçika şartlarının göz önüne alınamayacağını olayın Türkiye’de vuku bulduğunu, davacı …’ın basit tıbbi müdahale ile iyileşecek şekilde yaralandığını, ayakta tedavi edilerek taburcu edildiğini, hastane ve tedavi giderlerinin şişirilmiş olduğunu, ayrıca tedavi giderleri SGK tarafından ödendiğinden davalıdan talep edilemeyeceğini, davacının bir sürü psikolojik terapi ve faturalar sunduğunu, olayla alakası olmadığından dikkate alınmamasını, belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; sorumluluğunun sigorta poliçesi limitleriyle sınırlı olduğunu, meydana gelen kazayla ilgili olarak 30.12.2011 tarihinde davacılara 10.655TL (6.022TL anneye, 4.633TL babaya) vefat tazminat hazırlanmış ve kedilerine bildirilmiş ise de bugüne kadar herhangi bir tahsilat işlemi yapılmadığını, yaralanma tazminatı için başvuru olmadığını, tedavi giderleri ve işgöremezlik ödenekleri SGK tarafından karşılandığından zorunlu sigortaların tedavi giderleri teminatı kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ve oğlunun yaya alt geçidinin 30 mt yukarısında bulunan ışıklardan geçmesi üzerine kazanın gerçekleştiğini, … son fıkrasında da yayalar için yapılmış alt geçidin 30 mt ilerisine belediye davanın İBB’ye ve bunu denetlememesi nedeni ile Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ihbar edilmesini, İBB’nin alt geçide 30 mt kala trafik ışığını koymasının yönetmeliğe aykırı olması Karayolları’nın da bunu denetlememesi nedeni ile bu ışık burada tutulmuş bu da alt geçidin işlevini ortadan kaldırmış olması nedeni ile kazanın gerçekleştiğini, kazanç kaybı talebinin kabul edilemeyeceğini çünkü çalışmadığı süre boyunca maaş alıp almadığının belli olmadığını, iş gücü kaybı yönünden davacının sabit işi olması nedeni ile gelir kaybı olup olmadığının belli olmadığını, dava Türkiye’de açılmış olduğu ve kaza burada meydana geldiğinden Belçika’daki yaşam koşullarının geçerli olamayacağını, davacı … yönünden sigorta destekten yoksun kalma tazminatını reddettiğini, müteveffa çocuğun aileye masraf olmasının göz önüne alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı … yönünden; maddi tazminat isteminin Kısmen Kabulü ile, 35.847,93 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin Kısmen Kabulü ile 15.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, davacı … yönünden maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 16.989,66 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 659,68 TL iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, hastane, defin ve diğer masraflar yönünden talebin kısmen kabulü ile 367,82 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin Kısmen Kabulü ile 15.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranını geçmemek kaydıyla avans faizi ile birlikte davalı … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/62 E. 2021/635 K. dosyasının iş bu karar tarihi itibariyle Mahkeme dosyası ile ek dava derdest olduğunu, Mahkemece tespit edilip kabul edilen kusur oranları ceza dosyasında tespit edilen kusur oranlarından düşük olduğunu, mahkemece destekten yoksun kalma ve iş göremezlik maddi tazminat talepleri yönünden, ıslah dilekçesi kabul edilmeyerek ilk 23.03.2021 tarihli talep artırım dilekçesi doğrultusunda kısmen kabul kararı verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, birleştirme talebinin reddedilmesinin usul ekonomisine aykırı olduğunu, davaların birleştirilerek karar verilmesi gerektiğini, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 21/04/2022 tarih, 2021/2259 Esas ve 2022/812 Karar sayılı kararı ile “…Bu durumda ceza mahkemesinde alınan kusur raporları ile mahkemece alınan kusur raporlarının birbirini teyit ettiği, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun olduğu görülmekle davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir…Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili dava dilekçesi anlatımına göre kısmi dava açtığı anlaşılmakla Mahkemece ilk bedel arttırımına göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazında belirttiği itirazı belirsiz alacak olarak açılan davada uygulanacağından bu hususa dayanan istinaf itirazı yerinde görülmemiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/3584 E. – 2018/12064 K. sayılı kararı)…İlk Derece Mahkemesince hastane, defin giderleri ve diğer masraflar yönünden talebine ilişkin olarak 29/06/2020 tarihli celsede verilen mehil üzerine davacılar vekilinin 06/07/2020 tarihli beyan dilekçesi ile beyanda bulunarak delillerini sunduğu halde bu deliller de toplanarak dosya kapsamına göre söz konusu talepler hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. Davacılardan …’nın yaralanması ile ilgili ATK dan alınan maluliyet raporunda kalıcı maluliyeti bulunmadığı tespit edildiğine göre bu yönden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacılar vekili dava ve talep arttırım dilekçesinde faiz başlangıç tarihini belirtmediği, dava dilekçesinde reeskont faiz, talep arttırım ve ıslah dilekçesinde en yüksek faiz talep ettiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece, davacının dava dilekçesinde “işleyecek faiz” ibaresi ile faiz tarihinin belirlenmediği, bu halde faiz başlangıcında dava tarihinin esas almasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak kazaya karışan aracın kullanım amacının ticari olmasına ve dava dilekçesinde reeskont faizi talep edilmesine rağmen HMK’nın 26. maddesine ve talebe aykırı biçimde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır…” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı davacı tarafından verilen istinaf dilekçesinde kusur ve davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına ilişkin istinaf talebi bulunduğu ve Dairemizce incelenerek kusur ve davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığına yönelik itirazın reddine karar verildiğinden aynı mahiyetteki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince;”…Davacılar vekili her ne kadar açılan ek davanın birleştirilmesine dair kararın beklenmesini ve iki dosyanın da bir arada görülerek karara bağlanmasını talep etmiş ise de huzurdaki dosyanın gördüğü ve geçirdiği aşama, safahatlarının bir olmaması, bir kısım talepler yönünden hükmün kesinleşmiş olması, ek davanın bu dosyayı beklemesine yer olmadan kesinleşen kısımlar dikkate alınarak yargılamaya devam olunabileceği, her iki dosyanın birlikte görülmesinde usul ekonomisine dair özel bir yarar bulunmadığı, aksine birleşmesi istenen dosyanın Mahkememiz dosyasının yargılamasını uzatacağı anlaşılmakla talep reddedilmiş gerekçesiyle istinaf ilamı doğrultusunda alınan rapor ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek Dairemiz kararı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/10/2023