Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1390 E. 2023/1762 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1390
KARAR NO: 2023/1762
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
NUMARASI: 2022/767 Esas – 2023/288 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08/11/2021 tarihinde davalı … Sigorta AŞ’ye … poliçe numarasıyla sigortalı … plakalı araç ile müvekkiline ait … plakalı araç ile müvekkile ait … plakalı araç arasından gerçekleşen kaza neticesinde müvekkiline ait araçta hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, bahse konu zararların poliçe limitleri dahilinde ödenmesi amacıyla müvekkili adına Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurulduğunu ve 2022.E22649 sayılı başvuruya istinaden yapılan yargılamada Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 26/05/2022-K-2022/117661 sayılı kararı ile müvekkili lehine karar verildiğini, davalı tarafça karara itiraz edildiğini, STK İtiraz Hakem Heyetinin 08/08/2022-2022/İHK-38999 sayıyı kararı ile uyuşmazlık tutarı yönünden davanın reddine karar verildiğini, ne müvekkiline ne de müvekkilin sigorta şirketine 23.835,20 TL ödeme yapıldığını, hasarın poliçe limitleri dahilinde giderilmediğini, uyuşmazlık konusu ödemenin başka bir araç için yapıldığını belirterek 23.885,20 TL hasar bedelinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça daha önce Sigorta Tahkim Komisyonu’na hasar bedeli talebi ile başvuruda bulunulduğunu, müvekkili şirketin davalı olarak yer aldığı 2022.E22649 sayılı dosyada İtiraz Hakem Heyeti tarafından “1.000 TL’lik değer kaybı talebinin kabulüne, 17.253,82 TL hasar tazminatı talebinin kabulüne fazlaya ilişkin 20.246,18-TL’lik talebin reddine” kesin olarak karar verildiğini, davacı tarafça aynı talebin işbu davada ileri sürüldüğünü, kesin hüküm söz konusu olduğu halde aynı vakıalara dayanılarak ikinci bir dava açılamayacağını HMK 114. Maddesi uyarınca davanın dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın HMK’nın 114/1-(i). ve 115/2. maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın kesin hüküm çerçevesinde değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararında, bu uyuşmazlık konusunun, 18/11/2021 tarihli kaza neticesinde müvekkilinin aracında gerçekleşen hasar bedelinin tazmini olarak kabul edilerek hüküm verme yoluna gidildiğini, bu davanın konusunun, davalı sigorta şirketince müvekkiline ödendiği iddia edilen delilleri ile ödenmediği sabit olan 23.885,20 TL hasar bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde müvekkiline ödenmesinin talep edildiğini, 18/11/2021 tarihinde gerçekleşen kaza neticesinde birden fazla aracın hasar gördüğünü ve davalı sigorta şirketince bu araçlarda gerçekleşen zararların kısmen tazmini yoluna gidildiğini, müvekkilinin aracında gerçekleşen hasar ve değer kaybı zararlarının tazmini amacıyla kusurlu aracın sigorta şirketi olan davalıya karşı Sigorta Tahkim Komisyona (STK) başvurulduğunu, sigorta şirketi vekilinin hasar bedelini kasko sigortacısına rücuen ödendiğini, hasar bedeli hususunda sorumlulukları kalmadığını beyan ettiğini, sigorta şirketinin sonrasında sunduğu başkaca bir beyan ile rücu işleminin başka bir araca ait olduğunu beyan ettiği gerekçesiyle müvekkili lehine karar verildiğini, ne müvekkile ne de müvekkilin zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketine 23.835,20 TL ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketince kasko şirketine rücuen ödemesi yapıldığı iddia edilen tutarın müvekkile ödenmesinin imkansız olduğunu, davalı sigorta şirketince, 18/11/2021 tarihli kaza nedeniyle kasko şirketine ödeme yapıldığı iddia edilmekte ise de 18/11/2021 tarihli KTT’den de anlaşılacağı üzere kazaya karışan araçlardan sadece dava dışı … plaka nolu aracın … Sigorta şirketi nezdinde kaskosu bulunduğunu, bu hali ile müvekkilin davaya konu hasar bedelini almasının mümkün olmadığını, Sigorta Tahkim Komisyonu 2022.E.22649 sayılı başvuru dosyasında hazırlanan bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davalı sigorta şirketince uyuşmazlık konusu ödemenin başka bir araç için yapıldığı beyan edildiğini, 6098 sayılı TBK’nın 77. ve 82. maddeleri arasında sebepsiz zenginleşme hükümleri düzenlenmiş ve böylelikle TBK’da, sözleşmeden doğan borç ilişkileri ve haksız fiillerden doğan borç ilişkilerinin ardından, üçüncü bir borç ilişkisi hüküm altına alındığını, sebepsiz zenginleşme, bir kişinin sebepsiz yere hukuken kabul edilebilir bir neden olmaksızın zenginleşmesi ve bu sebeple bir başkasının, malvarlığı, para ya da emeğinde azalma meydana gelmesi halinde ortaya çıktığını, sebepsiz zenginleşme, geçerli olmayan, gerçekleşmemiş veya sona ermiş bir hukuki ilişki uyarınca meydana gelir ve bu durumda fakirleşenin iade talebi hakkı ortaya çıkacağını, kaza tarihi itibari ile müvekkilin kaskosu bulunmamakta olup, davalı şirketçe bahse konu ödemenin başka bir araç için yapıldığının beyan edildiği dikkate alındığında müvekkilin aracında gerçekleşen kaza neticesinde oluşan hasarın poliçe limitleri dahilinde giderilmediğinin açıkça görüleceğini, bu hali ile davalı sigorta şirketinin sebepsiz zenginleştiğinin kabulünün gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 21/01/2022 – 2022.E.22649 başvuru tarih ve sayılı 26/05/2022-K-2022/117661 karar tarih ve sayılı uyuşmazlık hakem heyeti dosyası ile bu dosyaya ait 10/06/2022 – 2021.İ.30063 itiraz tarih ve sayılı 08/08/2022 – 2022.İHK.38999 karar tarih ve sayılı itiraz hakem heyeti dosyası üzerinde yapılan incelemede, başvuru sahibinin iş bu dava davacısı …, sigorta kuruluşunun iş bu dava davalısı … Sigorta A.Ş. olduğu, 18/11/2021 tarihli trafik kazası nedeniyle …’e ait … plaka sayılı araçta oluşan değer kaybı ve hasar bedelinin sigorta şirketinden tahsilinin talep edildiği, 1.000,00 TL değer kaybı ve 37.500,00 TL hasar bedeline ilişkin talebin kabulüne dair 26/05/2022 tarihli uyuşmazlık hakem heyeti kararına karşı sigorta şirketince itiraz edilmesi nedeniyle itiraz hakem heyetinin 08/08/2022 tarihinde uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılarak 1.000,00 TL değer kaybı ve 17.253,82 TL hasar bedeline yönelik talebin kabulüne, fazlaya ilişkin 20.246,18 TL yönünden hasar tazminatı talebinin reddine dair Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verdiği, e tebliğat yoluyla kararın taraf vekillerine tebliğ edildiği, başvuran vekilinin 15/08/2022 tebliğ tarihinden itiabren 2 haftalık yasal süre içinde temyiz kanun yoluna başvurmaması nedeniyle hükmün kesinleştiği görülmüştür. Somut olayda, istinafa konu dava dosyası ile Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 08/08/2022 – 2022.İHK.38999 karar sayılı kararına konu başvuruda davanın tarafları ile konusunun, dava sebebinin, ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olduğu, dava dilekçesinde ki hasar bedeline ilişkin tazminat talebinin itiraz hakem heyeti kararında reddedilen kısma ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Kararın usulüne uygun tebliğe rağmen temyiz edilmeden kesinleşmesi sonrasında aynı sebebe dayalı dava açılmak sureti ile talepte bulunulması nedeniyle Mahkemece açıklanan gerekçe ile HMK’nın 114/1-(i). ve 115/2. maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/10/2023