Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1335 E. 2023/1925 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1335
KARAR NO: 2023/1925
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
NUMARASI: 2022/252 Esas – 2023/220 Karar
DAVA:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline 05/08/2013 tarihinde plakasını alamadığı bir aracın çarpması sonucu müvekkilinin sakat kalarak iş göremez duruma geldiğini, bu sakatlık nedeniyle uğradığı bedensel zararın tazmini amacıyla …na yaptıkları başvurunun reddedildiğini, bu nedenle şimdilik kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının başvurusu üzerine kendisinden bir takım belgelerin istendiğini, ancak müvekkiline ibraz edilmediğini, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, haksız fiil tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu ancak dava tarihinden itibaren talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Açılan davanın kabulü ile, 19.594,65 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatı gerektiğini, dava konusu iddia edilen kazaya ilişkin olarak zarar görenin beyanı dışında hiçbir delil bulunamadığını, …’nın sorumluluğuna gidilmesi hukuka aykırı olduğunu, davacının tazminat hesaplamasında müterafik kusuru bulunup bulunmadığı araştırılmalı, müterafik kusurlu olduğunun tespiti halinde takdiren indirim yapılması gerektiğini, davacının kaza anında yolun uygun olmayan yerinden yürüdüğü veya kazanın oluşumunu engelleyecek şekilde açık renkli kıyafetler giymediği, bu sebeplerle zararın ortaya çıkmasında müterafik kusurlu olması durumunda hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini, salt davacı beyanları doğru kabul edilerek sürücüsü tespit edilemeyen araca kusur atfedilmesi hatalı olduğunu, dosyaya kazandırılan maluliyet raporlarının kabulü mümkün olmamakla birlikte, ilgili yönetmeliklere uygun alınarak maluliyet oranının kesin olarak belirlenmesini, aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, SGK ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, 04.12.2021 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Genel Şartlar gereği hesaplamada TRH 2010 yaşam tablosu ile %1,65 iskonto oranının esas alınması gerektiğini, aksi halde dayacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 22/02/2018 tarih, 2017/970 Esas ve 2018/239 Karar sayılı kararı ile “… Davacı tarafından öncelikle maddi vakıanın ispatı ve kazaya neden olan araç ve aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmadığının ispatı gerektiği ve davacının kaza sonrasında gördüğünü beyan ettiği tedavilere ilişkin tüm tedavi belgeleri, film ve grafileri ile tedavisine ilişkin tüm belgelerinin getirtilerek, Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi ile maluliyet raporu ve sonucuna göre hesap uzmanı bilirkişiden ek rapor alınması” gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece ikinci kez verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 24/03/2022 tarih, 2021/2392 Esas ve 2022/576 Karar sayılı kararı ile “…Mahkemece; davacı asil isticvap olunarak, kazanın oluşuna ilişkin beyanlarının alınması, olayın nasıl ve ne şekilde meydana geldiğinin etraflıca sorularak araştırılması, beyanın alınması devamında ve gerektiğinde, davalının sorumluluğu kusura dayalı da olduğundan, davacının da yer göstermesi suretiyle mahallinde oluş ve kusura ilişkin keşif yapılarak rapor alınması, keşfe ilişkin yer gösterme ve oluşa ilişkin mahallinde beyanda bulunması açısından, davacı vekil yanında davacı asile de kesin süre ihtarlı meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi, alınacak beyan ve gerektiğinde yapılacak keşif ile düzenlenecek rapora göre, usulü kazanılmış haklara da riayet edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın ispatlanamadığı “gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemizin 24/03/2022 tarih, 2021/2392 Esas ve 2022/576 Karar sayılı kararı doğrultusunda davacının bizzat katılımı sureti ile Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi marifeti ile keşif yapılmış, yapılan keşif, kolluk tarafından tutulan 24/10/2013 tarihli tutanak, bu tutanağı tanzim eden tanık beyanı ve davacının maluliyetine ilişkin rapor bir bütün olarak ve birbirini teyit eder mahiyette olduğu değerlendirildiğinde 05/08/2013 tarihinde davacının plakasını alamadığı bir aracın çarpması sonucu sağ uyluk kemiği ile sağ ayak tarak kemiği kırılması sonucu % 10,1 oranında iş göremez duruma geldiği, davacının bu nedenle 19.594,65 TL tutarında iş göremezlik zararına uğradığı, bu zarara plakası temin edilemeyen bir aracın sebebiyet verdiği, gerekçesiyle davalının sorumluluğuna karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkemenin ilk verdiği davanın kabulüne ilişkin hükme karşı istinaf başvurusunda bulunan davalı vekili kusur ve kazaya plakası bilinmeyen aracın sebep olduğunun ispatlanamadığı dışında istinaf itirazında bulunmadığından maluliyet oranı, kusur ve müterafik kusur ile tazminat hesaplama yöntemi bakımından davacı lehine usulü kazanılmış hak oluştuğundan maluliyet oranı, kusur ve müterafik kusur ile tazminat hesaplama yöntemine ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.338,51 TL harçtan peşin alınan 334,63 TL harcın mahsubu ile bakiye 1003,88 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/10/2023