Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1316 E. 2023/1924 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1316
KARAR NO: 2023/1924
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/01/2023
NUMARASI: 2013/178 Esas – 2023/24 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25.05.2010 tarihinde … plakalı motosiklet sürücüsü … müvekkilin de içinde yolcu olarak bulunduğu araca beyaz renkli sürücüsü ve plakası belli olmayan araç ile çarpışması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve sakat kaldığını, tazminat talebi ile ilgili başvurusunu davalı kuruma yapmış ve 29.09.2011 tarihinde 11.752,00 TL ödeme alındığını ancak bu ödeme müvekkilin zararı karşısında düşük kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kalıcı iş gücü kaybından doğan halihazırda ve geleceğe dönük maddi kaybının 100 TL ve mutad iştigalinden geri kalan ve çalışamayarak gelir kaybının 100 TL giderilmesi için davalıya başvuru tarihinden sonra 8.iş gününün bitimi tarihinden itibaren başlayarak işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın süresi içerisinde açılmadığını zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, başvuru üzerine davacı …’in kalıcı özür oranının %5 olarak tespit edilebildiği, bu oran gözetilerek toplam 11.752,00 TL tazminat miktarının 29/09/2011 tarihinde davacının velisinin hesabına ödenmiş olup davacının velisi tarafından 31/09/2011 tarihinde belge imzalandığını, olayda hatır taşıması bulunduğunu, yolcu olan davacının kask takmamış olup ehliyetsiz sürücünün kullandığı motosiklete bindiğinden müterafik kusuru bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 6.454,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 18/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’ye verilmesine, 2-Davanın kabulü ile 56.255,41-TL kalıcı işgöremezlik tazminatının 18/05/2011 tarihinden itibaren itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine, 3-Davacıların geçici işgöremezlik taleplerinin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; açılan davada; davacı …in, … plaka sayılı motosiklette yolcu konumunda olduğu sırada plakası tespit edilemeyen otomobil ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada yaralanarak sakat kaldığı, kurum tarafında yapılan ödemenin zararı karşılamadığı iddiasıyla tazminat talebinde bulunulduğunu, dava öncesinde yapılan ödeme yeterli olduğunu, davacının zararı karşılandığını, zararlandırıcı olay tarihinde kullanılan PMF yaşam tablosu esas alınması gerektiğini, aksi halde teknik faiz indirimi uygulanması belirterek istinaf talep etmiştir, dava tarihinde alacağın zamanaşımına uğradığını, ıslah tarihinde de zamanaşımı süresi dolduğunu, davacının yolculuk yaptığı aracın tehlike yaratan araçlardan olduğu dikkate alındığında koruyucu tertibatının yetersizliği gözetilerek ve aracı kullananın sürücü belgesi olmaması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükmedilen tazminat yönünden faiz başlangıcı hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 25.05.2010 tarihinde davacı …’in yolcu olarak bulunduğu dava dışı … sevk ve idaresindeki …plakalı motosiklet ile plakası tespit edilemeyen aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni plakası tespit edilemeyen aracın kusuruna dayanılarak davalı …’ndan maddi tazminat talep ettiği, ATK kusur raporuna göre plakası ve kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan 30/05/2018 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 3,3 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 9 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tarihi olan 25.05.2010 tarihi ile dava tarihi olan 31.05.2013 tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmamıştır. Davalı vekili ıslaha karşı süresinde verdiği beyan dilekçesinde zamanaşımı def’i ileri sürmediğine göre ıslah zamanaşına ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı … tarafından davacı …’e dava tarihinden önce 29/09/2011 tarihinde 11.752,00 TL tazminat ödemesi yapılmış ve ibraname düzenlenmiştir. Davacı tarafından ödeme tarihinden sonra 31.05.2013 tarihinde eldeki dava KTK’nın 111. maddedeki 2 yıllık süresi içerisinde açılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama ile hatır taşıması indirimsiz olarak 12.177,77 TL, hatır taşıması indirimli olarak ise 9.742,22 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı hesaplanmıştır. Bu kapsamda davalının 11.752,00 TL ödeme yaptığı, ödeme tarihindeki verilere yapılan hesaplama sonucu yapılan ödemenin davacının zararın karşıladığı, fahiş fark bulunmadığı bu nedenle ödemenin Karayolları Trafik Kanunun 111/2 gereğince yetersiz veya fahiş fark olarak kabul edilemeyeceği ve ibranamenin geçerli olduğunun kabulü gerektiğinden davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin diğer istinaf itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 269,85 TL ilam harcından peşin alınan 244,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN;1-Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 100,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 492,00 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı …’na verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023