Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1289 E. 2023/2267 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1289
KARAR NO: 2023/2267
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
NUMARASI: 2021/495 Esas – 2022/765 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/12/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonet ile … Caddesini takiben … Otel kavşağından Dinek istikametine seyir halindeyken … Otel önü otogar kavşağına geldiği sırada gidiş istikametine göre yolun sağ tarafından deniz tarafına yaya olarak yaya geçidinden geçmeye çalışan …’ya yolun sol şeridinde yaya kaldırımına 1-1,5 metre kala kamyonetin ön kısmı ile çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiği ve …’nın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, olay sonucu ölenin eşi ve çocuğu olan davacıların destekten yoksun kaldıklarını, HMK 107 maddeye göre belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze giderlerininde dahil olduğu maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, ölenin eşi … için 120.000 TL, oğlu … için 80.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … alınıp davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve zaman aşımı bakımından davanın reddi gerektiği, ceza dosyasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, vefat edenin tek başına kusurlu olduğu, davacı tarafın tazminat talebinin de yerinde olmadığı, davacıların her hangi bir maddi kaybının olmadığı, tüm tedavi masraflarının SGK tarafından ödendiği, yine maddi tazminat açısından sorumlunun sigorta şirketinde olduğu ileri sürülerek davacıların davasının reddine karar verilmesi talep etmiştir.Davalılardan … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete başvuru olmadığı için dava şartının yerine getirilmediğini ve bu nedenle davanın usulden reddi gerektiği, müvekkilinin teminat limiti ile sorumlu olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıklarının tespiti için dosyanın rapor hazırlanmak üzere ATK’ya gönderilmesi gerektiğini, cenaze ve defin giderinin teminat kapsamında olmadığını, talep edilebilecek faizin yasal faiz olabileceğini, bu nedenlerle dava şartının yerine getirilmemesi nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-a)Davacı çocuk …’nın maddi tazminat davasının destek tazminatı talebi yönünden reddine,b) Davacı çocuk … maddi tazminat davasının cenaze masrafı talebi yönünden kısmen kabulü ile dava, ıslah ve istinaf başvuru dilekçesine göre takdiren 150,00 TL cenaze giderinin davalı … AŞ’den dava tarihinden, davalı … ise kaza tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, c)Usuli kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak, Davacı eş … maddi tazminat davasının dava ve ıslah dilekçesine göre kısmen kabulü ile 23.688,37 TL destek tazminatının davalı … AŞ’den dava tarihinden, davalı …’ten ise kaza tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Mahkememizin 06/11/2018 tarihli kararında hükmedilen manevi tazminat miktarına yapılan istinaf başvurusunun yerinde olmadığının belirlendiği nazara alınarak; davacıların davalılardan … yönelik açtıkları manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacı Eş … için 40.000 TL davacı çocuk … için 30.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Gerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda olsun gerekse yerel mahkeme kararın da olsun yeniden kusur oranları, zarar oranları ve diğer hususlar belirlenmeden adeta ‘kopyala-yapıştır’ tekniğiyle ceza yargılamasındaki değerlendirmeler, oranlar ve delillere göre doğrudan hüküm tesis edildiğini, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olmadığını; asliye hukuk mahkemesi olduğunu, yetkili mahkemenin de İstanbul Mahkemeleri olmadığını, davanın Alanya Mahkemelerin de açılması gerektiğini, davacılar için fahiş miktarlarda tazminata hükmettiğini, davacı eş … için hükmedilen destek tazminatı sigorta poliçe limitleri kapsamında kaldığından sadece diğer davalı sigorta şirketine yükletilmesi gerektiği halde, müteselsilen müvekkilinin de sorumlu tutulmasının hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, iş bu dava nedeniyle yabancı olan davacılardan teminat alınmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 16/06/2021 tarih, 2019/1598 Esas ve 2021/1141 Karar sayılı kararı ile ” .. Bu durumda taraflar arasındaki zorunlu trafik sigorta poliçesinden dolayı oluşacak ihtilafın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nda hükümler uygulanacağından başka bir ifadeyle ihtilafın TTK’da düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari bir dava söz konusu olup görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir… Davalı Sigorta Şirketi’nin yerleşim yerinde davanın açılmış olmasına göre davalı vekilinin yetki itirazı yerinde değildir… Genel olarak bir kimse ancak ölümden önce bakmakta olduğu ve sağ kalsaydı, kuvvetli bir ihtimalle ileride bakacağı anlaşılan kişilerin desteğidir. Öyleyse bir başkasına “bakma” destek olmanın en önemli şartıdır. Bir babanın-annenin sağlıklı çocuğuna erginlik çağına kadar bakması ona destek olması tabiidir. Erginlik çağından sonra destek olması için eğitim, askerlik gibi durumların varlığı gereklidir. Bu nedenle yetişkin ve geçimini sağlaması gereken çocuklar yönünden destek tazminatının istenmesi olanaklı değildir. Mahkemece davacı … yönünden maddi tazminat davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır… Ceza mahkemesine sunulan kusur raporu ile Mahkemece aldırılan kusur raporunun birbiri ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü, davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir… somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Davacıların Polonya vatandaşı oldukları görülmektedir. Ülkemiz ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında imzalanan 1988 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Polanya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi” nin 14. Maddesi ile teminat muafiyetinin düzenlendiği görülmektedir. Davalı vekilinin teminat alınmasına yönelik istinafı yerinde değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde cenaze giderlerinin de ölüm nedeniyle meydana gelen zararlardan olduğu hüküm altına alınmıştır. Zarar sorumlusu, ölüm halinde yapılan cenaze giderlerinden de sorumludur. Cenaze giderleri; ölümle doğrudan doğruya ilgili bulunan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun giderlerden ibaret olup ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti gibi giderleri kapsar. Ölüm nedeniyle yapılan cenaze giderlerinin tamamının belgelendirilmesi veya faturalandırılması mümkün olmasa da yapılan giderlerin mahalli örf ve adetlere uygun olması gerekmektedir. Yargıtayın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarının tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. (Yargıtay 17. HD 2014/15004 E 2016/11546 K) Mahkemece bu husus gözetilmeden cenaze masrafları yönünden ilgili konsolosluğa müzekkere yazılarak cenaze defin işlemlerine ilişkin taşıma masraflarının kim tarafından karşılandığının araştırılmadan ,davacılara bu konuda beyanda bulunmak için süre verilmeden ispat edilmediği gerekçesi ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır… Somut uyuşmazlıkta; Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan, kusuru ile sebebiyet veren davalı sürücü, araç işleteni ile Sigorta Şirketleri zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması yönünde verdiği kararda usul ve yasaya aykırılık yoktur.Desteğin aylık ücretinin işletme gelirinin bedensel katkısı ile olduğunun ispatlanamadığı nedenle asgari ücret üzerinden hesaplanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemiz 16/06/2021 tarih, 2019/1598 Esas ve 2021/1141 Karar sayılı kararı görev, yetki, kusur, teminat, manevi tazminatın miktarı ve sorumluluk yönünden esastan değerlendirilme yapılarak karar verildiği mahkemece Dairemiz kaldırma kararı kapsamında değerlendirme yapılarak Daire kararımız doğrultusunda karar verildiği görülmekle aynı hususlara ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken (1.628,40 TL+4.781,70 TL)=6.410,10 TL harçtan peşin alınan (227,20 TL+1.195,43 TL+179,90 TL)=1.602,53 harcın mahsubu ile bakiye 4.807,57 TL harcın davalı … tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/12/2023