Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1173
KARAR NO: 2023/2048
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
NUMARASI: 2022/3 Esas – 2023/30 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 28.04.2018 tarihinde müvekkili şirketin işçisi olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … sevk ve idaresindeki plakasız motorsikletin çarpışması sonucu çift taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, trafik kazası sonucu bedensel güç kaybına uğrayan … tarafından ZMMS sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş. Aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurusu üzerine neticede İtiraz Hakem Heyeti’nin 2019.İ.11860 İtiraz Sayılı, 2019/İHK-13601 karar sayılı kararı ile başvurunun kısmen kabulüne karar verilerek ”51.900,32 TL sürekli iş görmezlik tazminatının 16.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibi …’a ödenmesine karar verildiğini, akabinde davalı şirket tarafından söz konusu karar doğrultusunda başvuran …’a tazminat ödemesi yapıldığını ancak davalı şirketin söz konusu tazminattan müvekkili şirketin sorumlu olduğu düşüncesiyle İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili şirket ve çalışan/sürücü … aleyhine icra takibi başlattığını, söz konusu takip neticesinde haciz işlemleri yapıldığını, sürücü ve müvekkili şirket çalışanı …’ın olay sonrasında 0,28 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini ve bu nedenle davalı şirket tarafından söz konusu tazminata ilişkin olarak rücu hakkının olduğu düşüncesiyle takip başlatıldığını Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. maddesinin Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı maddesinde yer alan durumlarda sigorta şirketinin sigortalıya rücu davası açabildiğini, rücu için kaza ile alkollü araç kullanımı arasında uygun bir illiyet bağı bulunması ve kazaya sebep olan davranışın alkollü araç kullanmaktan kaynaklanması gerektiğini, aradaki illiyet bağının varlığının sigortacı tarafından öne sürülerek kanıtlanması gerektiğini, somut olayda ise araç sürücüsü ve müvekkili şirket çalışanı …’ın yalnızca 0,28 promil alkol oranının trafiği tehlikeye atma veya kazaya sebebiyet vermesinin mümkün olmadığını belirterek İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan haksız takip neticesinde davalı sigorta şirketine yapılan 87.583,72 TL’lik ödemenin istirdatı ile 01.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu olan Sigorta Tahkim Komisyonu 2019.E.34052 19/04/2019 tarihli başvuruda da alınan kusur raporunda sigortalı araç sürücüsü olan …’ın % 75 kusurlu bulunduğunu, sigortalı araç sürücücüsü …’ın kaza anında alkollü olması sebebiyle söz konusu kazanın meydana geldiğini, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 48/5 maddesinde yer alan “uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” kuralını ihlal ettiğini, oluşan zarardan davacı/borçlu işleten sıfatıyla TTK madde 1472 gereği ve diğer ilgili kanun maddeleri uyarınca, aracın alkollü kullanılması nedeniyle davacıya karşı rücu haklarının doğduğunu, hususi araçların dışında kullanılan diğer araçlarda vücutta bulunması gereken alkol miktarının alt sınırının 0,50 promil yerine 0.21 promil olarak belirlendiğini, söz konusu sigortalı aracın ticari araç niteliğinde olmakla sürücüde tespit edilmiş olan alkol miktarının olması gerekenin üzerinde olduğundan rücuya tabi olup, davacının iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 87.583,72-TL’nin davalıdan istirdatına, 01/10/2021 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme hükmünün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece eksik inceleme ile tazmin edilmiş rapor doğrultusunda sigorta şirketinin rücu hakkı olmadığına yönelik hukuka ve yasaya aykırı hükmün kendilerince kabul edilemeyeceğini, müvekkili sigorta şirketinin poliçe genel şartnamesi ve KTK uyarınca davalıya rücu hakkı bulunmadığını, rücu hakkının doğması için kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmesi aranmamakta olup alkollü araç kullanmanın yeterli olduğunu, KTK madde 48’de yapılan değişiklik ile genel şartların ilgili maddesi yasaya da uygun hale getirildiğini, hususi otomobiller için 0.50 promil, hususi otomobil dışı araçlarda 0.20 promil üstünde alkol alan sürücülerin güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş olup olmadıklarına bakılmaksızın araç kullanmalarının yasaklandığı ve bu sırada oluşan hasarların sigortalıya rücu edilebileceğinin anlaşıldığını, sigortalı araç sürücüsü 0,28 promil alkollü olduğu açıkça sabit olup anılan yasal düzenleme gereği kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğine ilişkin yapılan tespitlerin açıkça hatalı olduğunu, müvekkili şirketin … başvuru numaralı dosyasında verilen karara istinaden malul …’a yaptığı ödeme ile poliçe genel şartnamesi ve KTK uyarınca sigortalıya rücu hakkı doğduğunu, sigortalı araç sürücüsü kaza tespit tutanağı ve takibe konu olan STK dosyasında alınan kusur raporunda asli kusurlu bulunduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin icra yolu ile davacı sigortalıdan tahsili nedeniyle istirdat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, uyuşmazlık konusunun 28.04.2018 tarihinde davacı şirketin işçisi olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … sevk ve idaresindeki plakasız motorsikletin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeni ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından rücu hakkı kullanıldığı iddiasıyla başlatılan icra takibinin yerinde olup olmadığı, davacı tarafından yapılan 87.583,72 TL’lik ödemenin 01.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte istirdadının gerekip gerekmediğine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. …’un yaralandığı olayda araç sürücüsü …’ın 0,28 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında düzenlemeye tabi tutulmuştur. ZMSS Poliçe Genel Şartları’nın 4. maddesinde düzenlenen ağır kusur veya kasıt hali, oto yarışına katılma, ehliyetnamesiz motorlu araç kullanmak, uyuşturucu veya alkollü olarak araç kullanmak, istiap haddinin aşılması, aracın çalınması veya gasp edilmesinde işleteninin kusuru gibi haller sigortacının sigortalısına rücu sebeplerindendir.Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.Yargıtay HGK’nun 11.05.2011 tarih, 2011/17-182 Esas ve 2011/294 Karar sayılı kararında”… Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, sigorta uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.Somut olayda, Mahkemece içlerinde nörolog bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden alınan raporda “…Araç sürücüsü …’ın kural ihlalinin kazanın meydana gelmesinde % 75 oranında etkili olduğu, kazada yaralanan …’un kural ihlalinin kendisinin yaralanmasında % 25 oranında etkili olduğu kanaatine varılmış, Nörolojik açıdan mütalaa sonucu kazada alkol etkisi olduğu; kazanın salt alkol etkisiyle meydana gelmediği…” belirlemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonunca alınan kusur raporunda da davacıya ait aracın sürücüsü %75 kusurlu, motosiklet sürücüsünün de %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. Açıkça görüleceği üzere kaza, tek başına davacı şirket sigortalısı araç sürücüsünün alkollü olmasının etkisiyle meydana gelmemiştir. Olayda bu etmen yanında sigortalı araç sürücüsünün ve diğer araç sürücüsünün kusurlu davranışları da rol oynamıştır. Davanın açıklanan gerekçe doğrultusunda kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.982,84 TL harçtan peşin alınan 1.496,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.486,84 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/11/2023