Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/105 E. 2023/1578 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/105
KARAR NO: 2023/1578
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANA. 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
NUMARASI: 2020/775 Esas – 2022/677 Karar
DAVA:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, 18/10/2009 tarihinde yine davalı … şirketine sigortalı … plakalı araca çarpması sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada araçta yolcu olarak bulunan müvekkili …’in yaralandığını, müvekkilinin geçirdiği trafik kazası neticesinde 48,70 oranında sürekli sakat kaldığını, kazadan sonra müvekkil tarafından her iki aracında ZMMS poliçesini düzenleyen davalı … şirketine başvurulduğunu, … plakalı araçtan dolayı … numaralı hasar dosyası, … plakalı araçtan dolayı … sayılı hasar dosyalarının açılmış olduğunu, davalı … tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığını ancak hangi hasar dosyasından yapıldığının bilinmediğini, müvekkilinin mağduriyetinin sigorta şirketi tarafından ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik sürekli sakatlık tazminatı olarak 1.000,00 TL tazminatın (davalı … azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava hakkının olmadığını, söz konusu kaza nedeniyle davacının davadan önce müvekkil şirkete yaptığı müracaat üzerine uzman aktüer hesap bilirkişisinden alınan rapora göre davacı …’a 09/04/2010 tarihinden 1.063,00 TL tazminat ödendiğini, kazaya karışan … ve … plakalı araçların kusurlarının ayrı ayrı değerlendirildiğini, yapılan bu ödeme sonucunda davacının zararının tazmin edildiğini, başkada zararının kalmadığını, ibra tarihinden itibaren 2 yıllık ibranın iptalini talep edebilme süresi geçtiğinden davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, ödemenin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, müvekkil şirketin belirlenecek gerçek zarardan sigortalısının kazadaki kusur oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, ceza yargılamasında rapor alınmış olsa dahi tazminat hukukuna esas olacak şekilde yeniden oluşturulacak heyetten kusur raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı rapor ile sürekli maluliyetinin olmadığının tespit edildiğini, fakat müvekkilinin öncesinde almış olduğu Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait 04/07/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre, %48,70 oranında sürekli sakat kaldığının tespit edildiğini, bu iki rapor arasındaki çelişkinin fahiş derecede fazla olduğunu, kazanın büyüklüğü ve kazadan sonra müvekkilinin uzun süre tedavi görmek zorunda kaldığını, tedavi sürecinde müvekkilinin çalışmadığı göz önüne alındığında vücudundaki çok fazla sayıda yaralanma olduğu da düşünüldüğünde müvekkilinin daimi maluliyetinin olmamasının kabul edilemeyeceğini, verilen raporda ATK üst kuruluna gitme şartları oluşmasına rağmen üst kurula gitmediğini, müvekkilinin sağ kaş lateralinde 6-7 cm boyutunda skar alanı ve klas 1 kapak hastalığı oluştuğunu, bu sebepten ATK Üst Kurulu’na gidilmesi ve bu çelişkinin bir an önce giderilmesi gerektiğini, itiraza konu raporda müvekkilinin arazları tespit edilmesine rağmen raporun sonuç kısmında sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığının belirtildiğini, ancak belirtmek gerekir ki tespit edilen arazlar Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde çeşitli oranlarda maluliyet sebebi olduğunu, bu kapsamda müvekkilin adil yargılanma hakkı çerçevesinde Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da dikkate alınarak kendisini ATK Üst Kurulu na sevk edilerek dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler ışığında davaya konu trafik kazası nedeni ile maluliyetinin mevcut olup olmadığı yönünde rapor aldırılması gerektiğini, itirazların değerlendirilmesi amacıyla dosyanın üst kurula gönderilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 25/11/2020 tarih, 2018/4016 Esas ve 2020/4023 Karar sayılı kararı ile ” … Somut uyuşmazlıkta; Mahkemenin maluliyete ilişkin rapor için talimat yazılması ara kararı 13/10/2015 tarihi olup davacı vekilinin talepleri kabul edilerek her seferinde yeniden süre verilmiş ancak en son verilen 1 aylık sürede de davacı müracaat etmediğinden 28/12/2017 tarihinde talimat bila ikmal iade edilmiştir. Dava dilekçesine ekli olarak Fırat Üniversitesi Hastanesinden alınan davacıya ait 04/07/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun eklendiği, tedavi evraklarının getirtildiği ve dosya da henüz kusur raporu alınmadığı ve son celsede talimat iadesinden sonra davacının hastaneye müracaat ettiği belirtildiği halde İlk Derece Mahkemesince de davacının kalıcı ya da geçici iş görmezliğine ilişkin Adli Tıp ön raporunda belirtilen hususlarda gerekli muayeneleri yapılmak üzere talimat Mahkemelerince verilen sürelere uymadığı, raporunun alınamadığı, iddialarını ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç eksik incelemeye dayalı olmuştur. Bu durumda Mahkemece yapılması gereken; Ceza dosyası kapsamında bulunan sağlık raporları ve dava dilekçesine ekli olarak sunulan sağlık raporuyla, davacının kaza nedeniyle tedavi gördüğü yerlerin belirli olduğunun gözetilmesi; Bu belgeleri düzenleyen ilgili sağlık kuruluşlarından tedaviye ilişkin tüm belgelerin getirtilmesi; daha sonra, kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınmalı, davacı asil ile birlikte vekiline de hastaneye müracaat için meşruhat içeren tebligat çıkartılmasına; Alınacak raporda davacı için maluliyet oranı belirlenmesi halinde tazminat hesabı yönünden de aktüerya uzmanından rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır. …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda davacı hakkında ATK dan alınan maluliyet raporunda sürekli maluliyetinin olmadığının tespit edildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince ATK 2. İhtisas Dairesinden alınan 01/07/2022 tarihli maluliyet raporunda davacının engellilik oranının % 0 olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 2 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Oysa dava dilekçesi ekinde bulunan Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait 04/07/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre, %48,70 oranında maluliyeti bulunduğu belirlenmiştir. Bu halde maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğu halde dava dilekçe ekindeki sağlık kurul rapor ve ekleri getirtilerek çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, öncelikle dava dilekçe ekindeki sağlık kurulu rapor ve tüm eklerinin getirtilerek dosyaya eklenmesi, sonrasında başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, ” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, tespit edilecek geçici iş göremezlik süresi içinde bakım ve bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı varsa süresi, kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, sürekli bakıcı gerekip gerekmediği ve süresi, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, maluliyet raporları arasında çelişkiyi giderecek şekilde dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve bu raporun sonucuna göre aktüerya bilirkişisinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle yeniden rapor alınmalı sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/09/2023