Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/1019 E. 2023/1692 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2023/1019
KARAR NO: 2023/1692
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
NUMARASI: 2015/1066 Esas – 2022/846 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/03/2014 tarihinde … plakalı aracın seyir halinde iken yaya müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin ağır yaralanarak sakat kaldığını, araç sürücüsü …’in o esnada yaya geçidinde yolun karşısına geçmekte olan müvekkiline hız limitlerine uymaması nedeniyle çarptığını, kazayla ilgili Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/1817 sayılı dosyasıyla soruşturma başlatıldığını, kazaya karışan aracın ZMSS poliçesi ile davalı şirkete sigortalı olup davalı şirketin sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkilinin kalıcı iş gücü kaybından dolayı çalışamayarak gelir kaybına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirterek, sonradan arttırılmak üzere şimdilik 100,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 19.420,76 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete dava konusu kaza nedeniyle herhangi bir başvuru yapılmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, ZMSS sigortası kapsamında müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, davacının sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yönündeki iddialarının herhangi somut bir dayanağının bulunmadığını, kusur ve maluliyet oranının tespit edilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 19.420,76TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının faize ilişkin fazlaca taleplerinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının ıslahla artırdığı maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kaza tespit tutanağı ile ATK raporlarıyla izafe edilen kusur oranlarındaki çelişkilerin giderilmeden hüküm kurulduğunu, hesap edilecek tazminat tutarına %1,8 oranındaki teknik faiz uygulanması gerekirken progresif rant yönteminin benimsenmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 11/03/2014 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı otomobille Kırıkkale istikametinden Kırşehir istikametine doğru seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, istikametine göre sol tarafından kaplamaya girip karşıdan karşıya geçmekte olan davacı yaya …’a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 10/04/2018 tanzim tarihli kusur raporunda, sürücü …’in %25 ve davacı yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporunun kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin ıslah zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı). Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Bu nedenle 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.326,63 TL harçtan peşin alınan 350,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 976,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023