Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/989 E. 2023/927 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/989
KARAR NO: 2023/927
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
NUMARASI: 2016/824 Esas – 2021/1153 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09/08/2015 tarihinde davalılardan …’ in maliki olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu trafik sigortası ile sigortalısı olduğu. davalı …’ in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkili …’ e çarparak hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin felç olduğunu, ömrünün sonuna kadar sürekli engelli kaldığını, sinir sistemi fonksiyonlarında %88 oranın kayıp oluştuğunu, fazlaya ilişkin diğer haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik müvekkili … için 15.000,00 TL maddi, 400.000,00 TL manevi, … için 3.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi, … için 2.000,00 TL, 200.00,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkiil şirket tarafından 12/03/2015 ile 07/01/2016 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, söz konusu poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davayı kabul anlamında olmamakla birlikte, yapılacak inceleme sonucunda müvekkili şirketin sorumluluğuna hükmedilmesi durumunda poliçede belirtilen limitin esas alınması gerektiğini, tedavi giderlerinden ve tedavi giderleri kapsamında sayılan bakım ve bakıcı giderleri refakatçi gideri ile geçici iş göremezlik tazminatından KTK 98 düzenlemesi gereği müvekkili sigorta şirketinin değil Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin tazminattan sorumlu olduğu varsayımında uygulanması gereken faizin yasal faiz olmasını talep etmiştir. Davalı … Tic. San. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların müvekkili şirketin kazaya karışan aracın kiralık plaka sözleşmesini yapan firma olduğu iddiası ile müvekkillerinin tüm maddi,manevi tazminatları ile tedavi ve bakım masrafından sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkili aleyhine dava açtığını, müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracın olay tarihi olan 09/08/2015’de ne maliki ne de sürücüsü olmadığını, kirayada veren de olmadığını, müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yönünden aksi taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza krokileri üzerinde görüleceği üzere davacı yaya …’in bir anda ana caddeye orta refüjden atlayarak kazaya sebebiyet verdiğini, yolda yayalar için herhangi bir geçit olmadığını, davacı …’in alkollü olduğunu, olayın gerçekleşme biçiminin davacının ağır kusuru ve alkollü olması ve tarafların ekonomik durumları gözetildiğinde talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacının malüliyetine ilişkin % 88 oranında rapor aldığını beyan ettiğini, bu rapora açıkça itiraz ettiklerini, malüliyete ilişkin raporun tam teşekküllü bir devlet hastanesinden yeniden alınmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın talep artırım dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunulmuş oldukları halde mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir değerlendirilme yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, davanın HMK m. 109’da düzenlenen kısmi dava olduğunu, bu nedenle ancak dava konusu yapılan miktar bakımından zamanaşımının kesilmesinin söz konusu olduğunu, bu durum karşısında, olayın 09.08.2015 yılında meydana geldiği, davanın 06.01.2016 tarihinde açıldığı, ıslah talebinin ise 14.07.2021 tarihinde yapıldığı gözönüne alındığında, 2918 sayılı KTK’nın zamanaşımına ilişkin 109. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili şirketin bakıcı (tedavi) gideri tazminatından sorumlu tutulmaması gerektiğini, %88 maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasını talep ettiklerini, yerel mahkemece talep kabul edilmeyerek davacının %100 maluliyetine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alındığını, avans faizi uygulanmasının hatalı olduğunu ancak yasal faiz uygulanabileceğini de belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … vekili de istinaf talep etmiş ise de; Mahkemece davalı vekili tarafından gerekli harç ve masrafların verilen kesin süre içinde yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344/1 maddesi gereğince istinaftan vazgeçmiş sayılarak istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin 09/12/2021 tarihli ek kararın verildiği, bu kararın davalı … vekiline usulüne uygun tebliğ edildiği ancak ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf talebi incelemeye alınmamıştır. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava dilekçesi anlatımında davacı …’nin trafik kazası nedeni ile %88 oranında malul olduğu açıklanmış ancak dilekçenin netice ve talep kısmında açıkça davacının % 88 oranındaki maluliyeti nedeni ile tazminat talep edildiği belirtilmemiş ve bu suretle talep sınırlandırılmamıştır. Bu durumda maluliyet oranı bakımından davalı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahsedilemeyeceğinden tazminatın %88 maluliyet oranı üzerinden hesaplanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, 16.04.2008 gün 2008/4-326-325, 09.10.2013 gün 2013/4-36-1457 sayılı kararları). Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Somut olayda kaza tarihi, 09/08/2015 ıslah tarihi ise 14/07/2021 olmakla ıslah tarihi itibariyle 8 yıllık zaman aşımı dolmadığından istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin/ …nın sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Dava dilekçesi ile talep edilmeyen faiz TBK’nın 131/2.maddesine göre ana para alınırken faiz hakkı saklı tutulmuşsa ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa her zaman istenilebilir. Bu durumda davacı, dava dilekçesinde talep etmediği faiz alacağının türünü dava sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile talep ettiğine, aracın ticari taksi olmasına göre avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davalılar … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-)Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 44.934,50 TL harçtan peşin alınan (11.152,93 TL+80,70 TL)= 11.233,63 harcın mahsubu ile bakiye 33.700,87 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2023