Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/96 E. 2023/524 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/96
KARAR NO: 2023/524
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
NUMARASI: 2015/759 Esas – 2021/1149 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/05/2014 tarihinde davalı …’ın sürücüsü, davalı İç İşleri Bakanlığı’na ait ve davalı … Sigorta tarafından sigortalanan … plakalı aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, meydana gelen kazada davalı araç sürücüsününü kusurlu olduğu, kaza nedeniyle müvekkilinin gördüğü tedaviler nedeniyle masraflarının oluştuğunu, ayrıca müvekkilinin çalışma gücünde azalma meydana geldiğini, müvekkilinin aşçılık yaptığını, aylık gelirinin en son 1.800,00 TL olduğunu, kazadan sonra 31/12/2014 tarihinde müvekkilinin işten çıkarıldığını ve gelir kaybının oluştuğunu ayrıca uğradığı kaza nedeniyle manevi olarak da zarara uğradığını belirterek şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın davalı araç sürücüsü ve malikinden kaza tarihinden, davalı sigortadan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 75.000,00 TL manevi tazminatına kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı araç sürücüsü ve malikinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilince 01/12/2015 tarihli dilekçe ile maddi tazminata ilişkin taleplerinin 4.000,00 TL’sinin tedavi giderleri, 500,00 TL’sinin gelir kaybı, 500,00 TL’sinin işgücü kaybına ilişkin olduğu belirtilmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın müvekkili nezdinde 21/01/2014-21/01/2015 tarihleri arasında zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, sadece belgelendirilebilen maddi hasarların ve zararların teminat altına alındığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun kabul edilmediğini, 6111 sayılı yasa gereği tedavi giderlerinin SGK’dan talep edilebileceğini, davacının maluliyete ilişkin zararlarının SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığının araştırılması gerektiğini, manevi tazminat talebinin teminat kapsamında olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline atılı kusurun kabul edilmediğini, davacının tam ve asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin aşırı hızlı olduğu iddiasının asılsız olduğunu, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 4.000,00 TL tedavi gideri, 168.229,59 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 172.229,59 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihi olan 22/01/2015 tarihinden, davalılar … ve İçişleri Bakanlığı yönünden kaza tarihi olan 20/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Gelir kaybına ilişkin aşan istemin reddine, davacının manevi tazminat istemi yönünden davasının kısmen kabulü ile, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve İçişleri Bakanlığı’ndan kaza tarihi olan 20/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, aşan istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı İçişleri Bakanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada davacının tam ve asli kusurlu olduğunu, Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 06/11/2014 tarihli raporunda kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığını, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunu belirttiğini, bu nedenle davacının geçici ve sürekli iş göremezlik zararının aşırı hesaplandığını, manevi zarar şartlarının oluşmadığını, davacının tedavi, fark ücretlerinin hesaplanmasına itiraz ettiklerini, evde pansuman, bakım için tıbbi malzemeler ve ilaç giderlerinin de SGK tarafından karşılanan giderlerden olduğundan hesaplanamayacağını, kaza tarihi dikkate alındığında evde pansuman, bakım için tıbbi malzemeler ve ilaç giderleri ile sağlık kurumlarına kontrollere gidiş-geliş esnasında ulaşım ve diğer sosyal giderlerin fazla hesaplandığını, ıslah dilekçesi ile artırılan maddi tazminata ilişkin bedelin zamanaşımına uğradığını, ıslah edilen bedel için ıslah dilekçesinde faiz talep edilmediğinden daha sonrası için faize hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu, ayrıca müvekkili İdare de dava tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğünden bu tarih öncesi için faize hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğunu, kaza tarihinde yürürlükte olmayan Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının kanuna aykırı olduğunu, Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi gereğince harçtan muaf olan müvekkili idare aleyhine harca hükmolunamayacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminat hesaplamasının PMF-1931 yaşam tablosu esas alınarak yapılması gerektiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik, tedavi gideri vb. zararlara ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, davacı vekili dava dilekçesinde 4.000 TL tedavi giderinin tazminini talep etmiş; yargılama esnasında alınan 09.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının kusur oranına göre tedavi giderinin 1.875,00 TL olduğu tespit edildiğini, müvekkil şirketin tedavi gideri yönünden sorumlu olduğu kabul edilse dahi bu sorumluluk belgelendirilemeyen tedavi giderleri ile sınırlı olduğunu, bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere davacının belgelendirilemeyen tedavi gideri zararı da 1.875 TL olduğundan 4.000 TL üzerinden hatalı hüküm kurulduğunu, davacı vekilinin, iş göremezlik tazminatına ilişkin taleplerini 167.729,59 TL arttırarak toplamda 168.229,59 TL talep ettiğini, bu kapsamda davanın, gerek tedavi gideri gerekse iş göremezlik tazminatı yönünden kısmen kabulü kısmen reddi gerektiğini, davacı dava dilekçesinde 4.000,00 TL tedavi gideri talep ettiğini ancak bilirkişi tarafından 1.875,00 TL hesaplandığını bu kalem yönünden davacının taleplerini arttırmadığını, davacının bedel arttırım dilekçesinde arttırmış olduğu kalemin, dava dilekçesinde 500,00 TL olarak talep edilen iş gücü kaybı tazminatına ilişkin olduğunu, 167.729,59 TL arttırılması sonrası davacı tarafından talep edilen iş göremezlik tazminatının 168.229,59 TL olduğunu, mahkemece bilirkişi raporu üzerinden hüküm kurulmasının yerinde olduğu kanaatine varılacak olması ihtimalinde dahi, hükmün 1.875,00 TL tedavi gideri ve 168.229,59 TL iş göremezlik tazminatı üzerinden kurulması, artan tedavi gideri ve gelir kaybı talepleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 20.05.2014 tarihinde davalı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı kamyonet (… resmi plaka sayılı polis aracı) ile Pendik Sahil istikametinden … Caddesini takiben … Caddesi istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde istikametine göre sol taraftaki Zeynep Sokağa dönüş yaptığı esnada istikametine göre sol taraftan kavşak başı mahallinden yola girerek karşıdan karşıya geçiş yapmakta olan davacı yaya …’ye çarpması neticesinde, davacı yayanın yaralanması nedeniyle tedavi, ulaşım ve maluliyet ile manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan kusur raporunda davacı yayanın %25, davalı sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiş yine kaza nedeniyle sürücünün yargılandığı ceza mahkemesinde alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalı İçişleri Bakanlığı vekilinin kazada davacının tam ve asli kusurlu olduğuna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 14,3 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 3 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden davalı İçişleri Bakanlığı vekilinin ıslah zamanaşımına (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih, 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı); Haksız fiil olan trafik kazasında yaralanmış olup kaza tarihinin temerrüt tarihi olması nedeniyle ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin davalı İçişleri Bakanlığı vekilinin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve tedavi gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiği kabulni vurgulamıştır. Bu nedenle davalı İçişleri Bakanlığı vekilinin tedavi giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde değildir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Bu nedenle PMF tablosuna göre hesaplama yapılması gerektiği yönündeki davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesine göre, davalı idare harçtan muaf olup harçtan sorumlu tutulmaması gerekirken mahkemenin aksi yönde karar vermesi doğru olmamıştır. Bu yöne değinen davalı İçişleri Bakanlığı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Davacı vekili 01/12/2015 tarihli dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin taleplerinin 4.000,00 TL’sinin tedavi giderleri, 500,00 TL’sinin gelir kaybı, 500,00 TL’sinin işgücü kaybına ilişkin olduğunu açıklamış, 25/07/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi ile dava değerini 172.729,59 TL’ye artırmış ve hükme esas hesap bilirkişi raporunda davacının kusur oranına göre tedavi giderinin 1.875,00 TL olduğu tespit edilmiş olmasına göre mahkemece yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Buna değinen davalılar vekillerinin itirazı yerinde görülmüş ve hüküm düzeltilmiştir. Bu nedenle; davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının maddi tazminat istemi yönünden davasının KISMEN KABULÜ ile; 1.875,00 TL tedavi gideri, 168.229,59 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve taleple bağlı kalınarak 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 170.604,59 TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihi olan 22/01/2015 tarihinden, davalılar … ve İçişleri Bakanlığı yönünden kaza tarihi olan 20/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin 2.125,00 TL tedavi gideri talebinin REDDİNE, 2-Davacının manevi tazminat istemi yönünden davasının KISMEN KABULÜ ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve İçişleri Bakanlığı’ndan kaza tarihi olan 20/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Aşan istemin REDDİNE, 3-a.Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 11.653,99 TL harçtan peşin alınan 273,24 TL harç ile 2.865,00 TL ıslah harcı toplamının 3.138,24 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.515,75 TL nispi karar harcının davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, b.Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 1.707,75 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-a)Davanın maddi tazminat davası yönünden toplam kabul edilen miktar üzerinden İlk Derece Mahkemesi karar tarihindeki AAÜT hükümlerine göre (İstinaf talep eden davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek) belirlenen 20.157,43 TL nispi avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b)Davanın maddi tazminat davası yönünden red olunan miktar üzerinden belirlenen 2.125,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, c)Davanın manevi tazminat davası yönünden kabul edilen 25.000,00 TL dava değeri üzerinden, davacı yararına belirlenen 4.080,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalılar … ve İçişleri Bakanlığı’ndan alınarak davacıya verilmesine, d)Davanın manevi tazminat davası yönünden red edilen 50.000,00 TL dava değeri üzerinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi gereğince davalılar yararına belirlenen avukatlık ücreti, davacı yararına belirlenen avukatlık ücretini geçemeyeceğinden, 4.080,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalılar … ve İçişleri Bakanlığı’na verilmesine, 5-a)Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 273,24 TL peşin harç ve 2.865,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.165,94‬ TL harcın davalı İçişleri Bakanlığı dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b)Davacı tarafından yapılan 2.200,00 TL bilirkişi ücreti, 790,65‬ TL posta gideri olmak üzere toplam 2.990,65 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap ve takdir olunan 2.392,52‬ TL yargılama giderinin (Davalı sigorta şirketi 2.953,85 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,c) Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak 0,61 TL’sinin davacıdan alınarak, adı geçen davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, d)Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan 68,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 14,30 TL’sinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya ödenmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, Davalı İçişleri Bakanlığı harçtan muaf olduğundan harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 2-a-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan 80,60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı İçişleri Bakanlığı’na verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023