Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/955 E. 2022/1797 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/955
KARAR NO: 2022/1797
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2021/268 Esas – 2021/1110 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili vekili dava dilekçesinde özetle; 30/11/2015 tarihli dava dışı … sevk ve yönetimindeki … plakalı aracın davacı …’e çarpması ile gerçekleşen trafik kazsında davacı …’in yaralanarak malul kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 4.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren faizi ile birlikte güvence hesabından tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, bilahare talebini 10.014,10 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın sigortasız aracın sürücüsü ve işletenine ihbarı gerektiğini, ayrıca tramer kayıtlarından sigorta sorgusunun yapılması gerektiğini, sakatlık oranının ve kusur oranının da muhtaç olduğunu, tazminatın uzman bilirkişilerce hesabı gerektiğini kaldı ki güvence hesabının sorumluluğu poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile maddi tazminat tutarı 10.014,10 TL’nin dava tarihi 25/02/2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın vefat etmiş olduğu bildirildiğinden, güncel nüfus kayıt örneğinin dosyaya alınarak bu hususta araştırma yapılması talep edildiği halde, bu talep inceleme yapılmadan karar verilmiş olduğunu, davacının vefat etmiş olduğundan tazminat hesabının da davacının vefat tarihine göre ve yine davacının ilerlemiş yaşının da dikkate alınarak bu hususta inceleme yapılması gerektiğini, davacı asilin vefat etmiş olduğunun tespiti halinde, davacının mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin tedavi giderleri altında Trafik Sigortası kapsamında SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, zarar görenin yaşı itibariyle, geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmiş olmasının haksız olduğunu, maluliyet raporunun, kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 25/03/2021 tarih, 2019/588 Esas ve 2021/567 Karar sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Daire kararımız ile davalı vekilinin maluliyete ve geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğuna ilişkin istinaf talepleri hakkında karar verilmiş olması nedeniyle aynı istinaf talepleri değerlendirilmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin 24/10/2018 tarih, 2016/198 Esas ve 2018/1042 Karar sayılı kararına karşı davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinde davacının yaşı itibariyle geçici iş göremezlik tazminat hakkı bulunmadığına ilişkin istinaf talebi bulunmadığından davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. ( 6100 sayılı HMK m.114,1/d ) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8. ve 28. maddelerine göre, her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir ve taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak bütünüyle doğduğu anda başlar, ölümle sona erer. Bu nedenle, ölmüş kişinin taraf ehliyeti yoktur. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir ( 6100 sayılı HMK m. 55). Öte yandan yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer(TBK’nın 43/1 ve 513/1.maddeleri). Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Somut olayda; davacı …’e ait nüfus kaydından, yargılama sırasında 06/07/2017 tarihinde öldüğü, uyap sisteminin uyarı vermediği, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davacı vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. İlk Derece Mahkemesince yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacının mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi ve gerekçeli kararın vekile tebliği usul ve yasaya aykırı olmuştur.Kabule göre de yargılamanın devamı sırasında ölen hak sahibi davacı yönünden ölüm tarihi itibariyle davaya konu maddi zararların son bulacağı, somut gerçekliğin bulunduğu durumda varsayıma dayalı olarak hesap yapılamayacağı, yargılama sırasında davacının ölmesi nedeniyle ancak ölüm tarihine kadar talep konusu sürekli işgücü kaybı tazminatı hesaplanmasının gerekeceği gözetilmeksizin karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022