Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/949 E. 2022/1200 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/949
KARAR NO: 2022/1200
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2021/137 Esas – 2021/991 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketinde kasko sigortalı bulunan müvekkiline ait … plakalı aracın 03/07/2013 tarihinde çalınmış ve 08/07/2013 tarihinde aracın motor, şanzıman gibi bazı parçalarının sökülmüş bir vaziyette bulunduğunu, davalı şirkete ihbarının yapıldığını ve yapılan ekspertiz sonucunda araçta 74.582,69 TL hasar tespit edildiğini, davalı … şirketi tarafından aracın tamirine onay verilmemiş olduğundan aracın halen ekspertizin yapıldığı Volswagen yetkili servisi olan Tamaş’ta bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla 36.000,00 TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 03/07/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini ve ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu ve aksine yönelik herhangi bir ispat da sunulmadığını, sigortalının aracının çalınmadığını, aracın bir başkasına satılarak sigorta bedelinin alınması amacıyla çalıntı kaydının oluşturulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf kararının yerinde olmadığı ve somut uyuşmazlıkla örtüşmediği nedenle detaylı bir beyan dilekçesi verildiğini ancak yerel mahkeme tarafından bu dilekçe dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesi’nin bozma kararında ;CMK m.231 ‘de düzenlenen “hükmün açıklamasının geri bırakılması” ile TCK madde 51’de düzenlenen “cezanın ertelenmesi” düzenlenmelerinin karıştırıldığını, somut olayımızdaki ceza davasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı değil mahkumiyet kararı bulunduğunu, ceza dosyasında müşteki, sanık ve tanıkların dinlenmiş olduğunu, olay bütün yönleriyle araştırıldığını, ortada usulüne uygun yapılmış bir ceza yargılaması ve kesinleşmiş bir ceza kararı yani mahkumiyet varken aksi bir kabul ile ceza hukukunun temel ilkeleri göz ardı edilerek olayın hırsızlık olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin açıkça hatalı değerlendirmeye dayalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/4035 Esas, 2021/40 Karar sayılı kararı ile ” İlk Derece mahkemesi gerekçeli kararında “.. kesinleşen ceza mahkemesi dosyası kapsamında davacıya ait kasko sigortalı aracın hırsızlık suçuna konu olduğu ve dava dışı şüphelilerin hırsızlık eyleminin sabit görüldüğü, bu hali ile TTK 1409 maddesi kapsamında gerçekleşen riziko nedeni ile davacının zararından sigortacının sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. ” şeklinde ise de dava konusu aracın çalınması ile ilgili dava dışı kişiler hakkında açılan ceza davası sonucu verilen mahkumiyete yönelik hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı CMK’nın 223 .maddesinde belirtilen hükümlerden değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223.maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan söz edilemeyecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.05.2011 gün ve 2011/4-61, E., 2011/79 K; 06.10.2009 gün ve 2009/4-169 E, 2009/223 K sayılı ilamları). Bu durumda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen ceza mahkemesi kararına göre değerlendirme yaparak davanın kısmen kabulüne karar vermesi doğru olmamıştır. Dava konusuyla ilgili ceza mahkemesi kararı ve bir kısım ifade tutanakları dosya içine alınmış ise de, kararda tanık beyanlarından söz edildiği ancak mahkemece dinlenip dinlenmediklerinin ceza mahkemesi kararından anlaşılamadığı yine yargılama sırasında ve istinaf dilekçesinde müşteki …’nın 23/06/2015 tarihli ek ifadesinin de yer almadığı anlaşılmakla öncelikle ilgili ceza dosyasının getirtilerek tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak incelenmesi ve tarafların ispat külfetine göre yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “.. peşin alınan 614,80 TL ‘ nin mahsubu ile bakiye 1.776,05 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,..” şeklinde hazine yerine davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulması da hatalı olmuştur. ….” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda,Bakırköy 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/425 esas sayılı ceza dosyası fiziken getirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, ilgili ceza dosyasında dava konusu aracın hırsızlık yapılarak çalındığı denetimden geçmeden kesinleşen kararda, sanıklardan … hakkında uygulanan HAGB daha sonra başka suç nedeniyle açıklanmış ve kesinleşmiş olduğu diğer sanık hakkında ise verilen mahkumiyet hükmünün ertelenmesine karar verildiği göz ardı edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu durumda, ceza mahkemesi kararı ile aracın çalındığı kesinleşen maddi olgulara göre sabit olup, mahkemenin ilk hükme esas aldığı bilirkişi raporunda aracın onarımının ekonomik olmadığı, aracın pertinin uygun bulunduğu ve aracın olay tarihindeki piyasa rayiç değerinin ve neticeten davacının maddi zararının 35.000,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, davacı taraf sovtaj bedelini de istemediğine göre, bilirkişi raporu ile belirlenen tazminatın davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, Hasarlı aracın (… plakalı 2007 model, … marka) üzerindeki takyidatlardan ari olarak davacı tarafından davalı … şirketine teslimi kaydı ile 35.000,00 TL’nin 14/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, 2-Alınması gereken 2.390,85 TL ilam harcından peşin yatırılan 614,80 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 1.776,05 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından yatırılan 614,80 TL peşin harç ile başvuru harcı 25,20 TL başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 286,10 TL olmak üzere toplam 1.186,10 TL yargılama giderinden davanın red/kabul oranına göre hesap ve takdir edilen 1.153,15 TL’ sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5- Yargılama sırasında davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 42,00 TL posta ve yazışma masrafından ibaret yargılama giderinden davanın red/kabul oranına göre hesap ve takdir edilen 1,16 TL’sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, bakiyesinin davalı üzerinde kalmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca uyarınca kabul edilen kısım üzerinden hesap ve takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca red olunan kısım üzerinden hesap ve takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 70,60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022