Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/93 E. 2022/673 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/93
KARAR NO: 2022/673
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/06/2021
NUMARASI: 2020/538 Esas – 2021/377 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri tarafından daha önce açılan İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2017/242 Esas, 2018/95 Karar sayılı dosyasında, müvekkillerinin bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacaklarının var olduğunu belirterek davacı anne … için bakiye 4.997,45 TL destekten yoksun kalma tazminat alacağının ve davacı baba … için bakiye 2.726,96 TL. destekten yoksun kalma tazminatı alacağına, davalılar … ve … yönünden 30/04/2007 olay tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi teminat limitleri ile sınırlı olmak sureti ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görev ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacı tarafça arabuluculuk başvurusu yapılmadığından dava şartı yokluğu bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu dava da görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ve görev yönünden itirazlarının bulunduğunu beyan ederek dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda: “-Arabuluculuk son tutanağının dava tarihinden sonra olduğu, dava tarihi itibari ile davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu ve dava açılmadan önce arabulucuya müracaat bulunmadığı anlaşıldığından dava şartı yokluğundan davanın Usulden Reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Talep konusu destekten yoksun kalma tazminatı alacağının asliye hukuk mahkemesinde açılmış olduğunu, İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/85 Esas sayılı dosyada sigorta şirketinin de taraf olması sebebiyle asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verdiğini, görevli mahkemenin değişmesi ile zorunlu arabuluculuk gündeme geldiğini, taraflarınca zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş ve anlaşamama tutanağı ile son oturum tutanağı dosyaya sunulmuş olduğunu, anlaşamama tutanağının mahkemece davanın esasına girilmeden önce ibraz edilmiş olduğunu, dosyada; 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’ nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A Maddesinin Birinci fıkrası uyarınca ticari davalarda aranan, arabulucuya başvuru şartı yerine getirilmiş olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesinin Anayasa’nın 36. Maddesinde düzenlenen kişilerin hak arama hürriyeti maddesine aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle araç sürücüsü ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır. 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı da zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayanarak davalıdan rücuen tazminat talep etmektedir. Bu durumda dava, TTK’da düzenlenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta; Açılan davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunduğu, dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 12/11/2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının ZMMS sigortacısı olan davalı bakımından arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek verilen görevsizlik kararı doğrultusunda dosyanın 18/11/2020 tarihinde ticaret mahkemesine tevzi edildiği, davacı tarafından dosyanın ticaret mahkemesine tevzi edildikten sonda 25/12/2020 tarihinde arabulucuya başvurulduğu ve tarafların uzlaşmadığına dair 20/01/2021 tarihinde tutanak düzenlendiği, bu hali ile görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuk eksikliğin giderilmediği anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre İlk Derece Mahkemesince davalı … yönünden zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak diğer davalı ile davacı gerçek kişi olup aralarındaki uyuşmazlık, haksız fiil niteliğindeki trafik kazasından kaynaklandığından ticari dava olarak nitelendirilemez. Bu nedenle davalı gerçek kişilere yöneltilen dava, ticari dava olmadığı ve dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk şartını ihtiva etmediğinden bu davalı aleyhine açılan dava tefrik edildikten sonra, davalı … bakımından zorunlu arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden HMK’nın 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, zorunlu arabuluculuk dava şartına tabii olmayan davalı gerçek kişi yönünden de yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022