Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/919 E. 2023/669 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/919
KARAR NO: 2023/669
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2015/554 Esas – 2021/653 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalılardan sürücü …’ün sevk ve idaresindeki, diğer davalı …’e ait … plaka sayılı yolcu otobüsünün, 12/02/2015 tarihinde Adıyaman ilinden Malatya iline seyir halindeyken tek taraflı, ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza yapan … plaka sayılı iş bu otobüsün, davalı … Sigorta Anonim şirketince zorunlu ve diğer davalı … Sigorta A.Ş. ile özel sigortalı olduğunu, gerçekleşen kaza sonucunda davacılar … ve …’in oğulları, …’in abisi 10/10/1999 doğumlu …’in hayatını kaybettiğini belirterek evlatlarının kaybı nedeniyle maddi ve manevi desteğinden yoksun kalan davacıların evlat/kardeş kaybı acıları nedeniyle davalılar … ve …’den müteveffanın annesi davacı … için 60.000,00 TL, babası … için 60.000,00 TL ve müteveffanın kardeşi … için 50.000,00 TL manevi tazminat talebi ile HMK 107/2 maddesi kapsamında her bir davacı için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte tüm davalılardan ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın, müvekkili şirket tarafından 03/10/2014 – 03/10/2015 vadeli Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalandığını, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5. Teminat Dışı Haller başlıklı maddesi b) bendi uyarınca, yolcu bileti olmayan kişilerin taleplerinin teminat dışı bırakıldığını, davaya konu olayın ticari olmayan taşıma esnasında meydana geldiğini, bu nedenle dava konusu taleplerin Taşımacılık Poliçesi’nin değil, Zorunlu Trafik Poliçesi’nin teminatında olduğunu, davacılar ve müteveffaların dava konusu araçta, hatır için ve karşılıksız olarak taşındıklarını, müvekkili Şirketin Sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ile üçüncü kişilere karşı işletenin kusuru ile sorumlu olduğu zararlarla sınırlı olduğunu, temerrüdün, delillerin (tamamlanmış olması halinde) tümünün müvekkili şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başladığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta (Münfesih … A.Ş) şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın Trafik Sigorta Poliçesi 02/10/2014/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçede belirtilen limitin ölüm halinde mutlak ve likit ödenecek meblağ olmayıp, vefat edenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yoksun kaldıkları zararın, yani destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sonucunda belirleneceğini, müvekkili şirketin hiçbir mesuliyeti olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ile … vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza sonrasında firma sahibi müvekkilinin, müteveffanın ailesinin tüm mağduriyetini giderdiğini, buna ilişkin müteveffanın babası olan davacının Malatya … Noterliğinde ibraname tanzim ettiğini, Noter huzurunda düzenlenmiş olan bu belgede, müteveffanın babası olan davacının, tüm maddi ve manevi tazminatlarını, bilumum hak ve alacaklarını müvekkillerim … ve …’den aldığını ve hiçbir hak ve alacağının kalmadığını ikrar ettiğini, bu belgeye rağmen davacıların açmış olduğu davanın, tamamiyle bir hakkın kötüye kullanılması yasağı ile karşı karşıya kaldığını, tüm cenaze vs… masraflarının müvekkilleri tarafından yapıldığını ve üstlenildiğini, davacı tarafın iyi niyetten uzak olduğunu ve aynı zamanda görevli ve yetkili olan mahkemenin, kazanının meydana geldiği yer olan Malatya ili Doğanşehir ilçesi sınırları içerisindeki Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacılar … ve …’in maddi tazminat davasının, davalılar … Sigorta A.Ş., …, … yönünden kabulü ile, davacı … için 118.285,75TL., davacı … için 136.589,35TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı … Sigorta A.Ş.’nden 27/05/2015 dava tarihinden, diğer davalılar …, …’den 12/02/2015 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … Sigorta A.Ş. (davalı sigorta şirketinden sigorta poliçe limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olacak şekilde), …, …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’e verilmesine, Davacılar … ve …’in, davalı … Sigorta A.Ş. (Münfesih … Sigorta A.Ş.) aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, davacı …’in maddi tazminat davasının reddine, Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 40.000-TL., davacı … için 40.000 TL, davacı … için 20.000 TL manevi tazminatın 12/02/2015 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yanlar dosya davalıları ve müteselsil borçlular hakkında davadan ve tüm alacaklarından feragat ettiğini ve bu husus mahkemece de kabul edildiğini, feragatin sirayeti gereği, tarafları yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin 4925 sayılı Kanun md 18 çerçevesinde aynı kanunun 17. maddesinde düzenlenen sorumluluğu teminat altına alındığını, 17. maddede düzenlenen sorumluğun ise ancak şehirlerarası ve uluslararası yolcu taşımacılarının sorumluluğu olduğunu, davacı 4925 sayılı Kanun çerçevesinde taşınmamakta olduğunu, davacı yan tarafından tüzüğe göre tanzim edilmiş yolcu bileti sunulmadığını, ayrıca taşımanın şehirlerarası mı yoksa şehir içi mi olduğunun mahkemece tespitini talep ettiklerini, şehir içi olması halinde talep Taşımacılık Poliçesi’nin değil Trafik Poliçesi’nin teminatında olacağını, hükme konu bilirkişi raporunda annenin ev emekçisi olması gerekçesiyle maddi gelir elde etmediği öne sürülerek yetiştirme gideri düşülmemesinin hatalı olduğunu, yetiştirme giderinde de hem anne, hem baba yönünden düşülmesi gerektiğini, bilirkişi raporu bu yönüyle de hatalı olduğundan ek rapor alınması gerekirken hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın olduğu dönemde … ile birlikte müteveffanın ailesine 100.000,00 TL tutarında ödeme yaptığını, buna rağmen iş bu davanın açıldığını, ilk derece mahkemesince verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, meydana gelen kazada hiçbir suçu bulunmadığını, trafik kazasının tamamen hava ve yol şartlarından dolayı gerçekleştiğini, müteveffanın ailesine ödeme yaptığı, işbu ödeme nedeniyle davacının ailesinin kendisini ve diğer davalıyı noter huzurunda ibra ettiği, dava hakkından da feragat edildiği ve ayrıca kendisini ibra da ettiklerini, taraflarınca yapılan ödemenin, ödeme tarihindeki değerinin dikkate alınması, gerekirse davacıların isticvap edilmesi, ödeme makbuzlarının incelenmesi ve mahsuplaşma işlemlerinin yapılması gerektiğini, birçok Yargıtay kararının bu yönde olduğunu, huzurdaki dava bakımından 2015 yılındaki 100.000,00 TL tutarındaki ödeme ile günümüzdeki 100.000,00 TL’nin aynı olmadığını, 2015 yılındaki paranın alım gücü ve enflasyon dikkate alındığında davalılara fazlasıyla ödeme yapıldığını, maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, müteveffanın reşit olana kadar ailesinin müteveffaya yapacağı bakım giderlerinin oldukça düşük olarak hesaplandığını, dolayısıyla maddi tazminat miktarının yüksek çıktığını, meydana gelen kazada suçunun olmadığı, bilerek ve isteyerek kaza yapmadığının ortada olduğunu, tazminatların belirlenmesi noktasında işbu hususun dikkate alınarak makul bir indirim yapılması gerektiğini, hükmedilen tazminat miktarını ödemesinin kendisinin mahvına sebep olacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 12/02/2015 tarihinde …’in maliki ve işleteni olduğu, davalı …’ün sevk ve idaresindeki, … plakalı aracın tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan …’in vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talep ettiği, kazaya karışan … plaka sayılı otobüsün ZMMS sigortasının davalı … Sigora A.Ş. (Münfesih … A.Ş.) tarafından, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sigortası’nın davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. Malatya … Noterliğinde düzenlenen 20/04/2015 tarihli “Genel İbraname” başlıklı belgesinde; 02/02/2015 günü saat 04:00 sıralarında davalı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsün yaptığı kaza sonucu …’in vefat ettiği, bu kazadan dolayı sigorta şirketindeki alacakları baki kalmak kayıt ve şart ile diğer maddi ve manevi tazminatlarını ve diğer bilumum hak ve alacaklarını … Turizm unvanlı firmadan, araç sahibinden ve araç şöföründen nakden tamamen ve defaten aldıklarını bu kazadan dolayı hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını, bu hususta ileride her hangi bir şekilde dava açmayacaklarını, bu haklarından da gayri kabili rücu olmak kayıt şartı ile feragat eylediklerini beyan ettiğinin belirtildiği ve ibranameyi müteveffanın babası davacı …’in imzaladığı görülmüştür. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihinden önce düzenlenen 20/04/2015 tarihli ibranameye göre davacı …’in sigorta şirketlerindeki alacakları baki kalmak kayıt ve şartı ile diğer maddi ve manevi tazminatlarından hak ve alacaklarından … araç sahibi ve araç şöföründen nakden ve defaten aldığı, başka bir hak ve alacağı kalmadığı belirtilerek ibranameyi imzalamıştır. İbraname de yapılan ödeme miktarı yazılı olmadığı gibi sigorta şirketleri yönünden tazminat hakları saklı tutulduğundan şarta bağlı olarak yapılan ibraname geçerli değildir. Kaldı ki ibraname tarihinden itibaren KTK’nın 111. maddesindeki 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 27/05/2015 tarihinde dava açıldığından ibranamenin geçersizliği de ileri sürülebilecektir. Bu nedenlerle sadece davacı … tarafından imzalanan ibranamenin tüm davacıları kapsayacak şekilde yorumlanması ve tüm davalılara sirayet etmesi yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Kaldı ki dava tarihinden önce açılacak davadan feragat edilmesi de geçerli olmayacaktır. Ne varki İlk Derece Mahkemesince ibranamenin taraflarına ibraname gereğince ne kadar ödeme yapıldığı sorularak ve ödeme varsa, ödeme belgelerini sunmak üzere kesin mehil verilmesi, davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29/05/2017 tarih, 2015/5271 Esas ve 2017/6029 Karar sayılı ilamında “4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 17. ve 18. maddeleri ile Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.8. maddesinde sıralı sorumluluk esası kabul edildiğinden, yolcunun uğradığı bedensel zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğunun doğmayacağı gözetilerek, kazayı yapan aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir taşımacılık mali sorumluluk sigortası bulunup bulunmadığının araştırılması ve bu poliçenin mevcudiyetine göre de davalının sorumluluğu hakkında bir karar verilmesi gerektiği” yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15066 E.- 2021/8688 K., 2021/4063 E.- 2021/8016 K., 2021/17582 E. – 2021/8800 K. sayılı kararı). Bu itibarla yukarıya aktarılan yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere sıralı sorumluluk gereğince öncelikle zorunlu karayolu taşımacılık sigortasını başvuru yapmak gerektiğinden ve davalı … Sigorta Şirketi de zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı olduğundan aksi yöndeki davalı sigorta vekili istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı, davacının emniyet kemeri takmayıp zararın doğmasına veye artmasına neden olduğunu, müterafik kusurlu sayılması gerektiğini savunmuştur. Kaza tespit tutanağında emniyet kemeri takılı olup olmadığının belirsiz olarak işaretlendiği, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150/2-b maddesi düzenlemesine göre davacının yolcu olduğu araç bakımından emniyet kemeri zorunluluğunun bulunmadığı (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3759 Esas, 2021/4961 Karar), kazanın meydana gelme şekli itibarıyla müterafik kusur indirimi yapılamayacağı anlaşıldığından, müterafik kusur yapılması gerektiği yönündeki istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Yargıtay yerleşmiş içtihatlarına göre annenin çalışmaması halinde yetiştirme gideri sadece baba için hesaplanan tazminattan indirileceğinden yetiştirme gideri tenziline; Hatır indirimi yapılabilmesi için cevap dilekçesinde hatır indirim yapılmasının talep edilmesi gerekmekte olup davalı sigorta şirketinin bu yönde bir talebi bulunmadığından hatır indirimine; Destekten yoksun kalma tazminatı talebi halinde esasen zarar desteğin ölümü ile ortaya çıkmakta olup desteğin muhtemel yaşam süresine göre tazminat hesaplanacağından işleyecek döneme ilişkin faize; KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekeceğinden ıslah tarihinden faiz işletilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kabule göre de ilk derece mahkemesince davalı tarafın davadan önceki feragatin diğer davalılara da sirayet etmesi yönündeki savunması yönünden gerekçe yazılmaması yine davalı Allinaz sigorta şirketi yönünden davanın reddine ilişkin gerekçe yazılmaması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta Şirketi vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta Şirketi ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/04/2023