Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/896 E. 2022/816 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/896
KARAR NO: 2022/816
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 04/01/2022
NUMARASI: 2021/874 Esas – (Derdest)
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile birlikte ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz haciz talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 04/01/2022 tarihli tensip zaptı ile “davacılar vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin ayrı ayrı reddine, ” karar verilmiş, bu yönde aynı tarihli gerekçeli ara karar yazılmıştır. Bu ara kararına karşı davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden istenebileceği, talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde karşı taraf dinlenmeden karar verilebileceği düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesi gereğince taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877). İhtiyati tedbire ilişkin yasal düzenleme, dava konusu, dava dilekçesindeki talep, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde dava ile para olarak tazminat talep edildiğinden ve üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilen malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığından İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. İİK’nun 257/1. fıkrasına göre “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hüküm gereğince alacaklı, bir para alacağı için ancak vadesinin gelmesi hâlinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK’nun 258/1. fıkrası gereğince “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi gerekmez. Bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Başka bir anlatımla ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olması yeterlidir. Yargıtay’ın istikrar kazanmış ilke ve uygulamalarına göre, haksız eylemden kaynaklanan zarar, haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olması anlamındadır. Bu yasal çerçeve içerisinde davacı vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde; Mahkemece, davacı tarafın ihtiyati haciz talebi red edilmiş ise de dava dilekçesine ekli mevcut kaza tespit tutanağı, davalı sürücü hakkında verilen mahkumiyet kararı ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda alacağın varlığının ve miktarının kesin olarak ispatı, bu aşamada gerekli bulunmadığından, İİK’nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek, ihtiyati haciz talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebine ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebine ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-a. Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebine ilişkin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, b. Davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebine ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken harç peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/04/2022