Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/885 E. 2022/1737 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/885
KARAR NO: 2022/1737
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2017/799 Esas – 2021/1032 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2012
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.07.2012 tarihinde … Mah. … Caddesi üzerindeki Selamiçeşme Köprüsünün … Caddesi istikametinde: davalı … sevk ve idaresinde davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olan, davalı … Mak. Firmasının işleteni olduğu … plakalı araçla seyri sırasında olay mahalline geldiğinde davacı müvekkilinin kullanmakta olduğu bisikleti kenar bölgeye sıkıştırarak ezdiğini ve davacının yaralandığını, halen tedavisinin devam ettiğini, müvekkilinin kaza öncesinde … A.Ş. firmasında aylık net 1.160,00 TL gelir ile çalıştığını, kaza neticesinde Temmuz- Ağustos- Eylül- Ekim ve Kasım ayının ilk 10 günü dahil toplam 5.000,00 TL maaş alacağının bulunduğunu, bu alacağın %70’inin sigortadan karşılandığını ancak kalan %30’luk kısmı olan 1.500,00 TL maaş alacağının davalılar tarafından ödenmesi gerektiğini, bu kazanç kaybı haklarının tedavisinin ne zaman biteceği bilinmemesi nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, mağduriyetin ortadan kaldırılabilmesi için şu ana kadar çalışamadığı günlere tekabül eden 1.500,00 TL maaş alacağı, kaza nedeniyle yapmış olduğu tüm hastane masrafları ve diğer giderler için şimdilik 2.000,00 TL maddi, çekilen ızdırap ve elim için 20.000.00 TL manevi tazminat talep etmiştir. Davalı … Sigorta Aş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu … Plaka sayılı araca ait Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesinin müvekkili şirket kayıtlarında tespit edilemediğini dava konusu araca ait trafik poliçesinin müvekkili şirket tarafından düzenlenmemiş olması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi gerektiğini, bir an için geçerli bir poliçenin varlığı tespit edilse bile, davacının talebine konu tedavi gideri ve geçici iş göremezlik tazminatından 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değiştirilen KTK 98 düzenlemesi gereği müvekkili sigorta şirketinin değil Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu trafik kazasına ilişkin maddi tazminat taleplerini sigorta şirketine ve Sosyal Güvenlik kurumu’na yöneltmesi gerektiğini, müvekkili … tarafından gerçekleştirilmiş bir fiilin olmadığını, dava konusu trafik kazasına sebebiyet veren davacının fiili olduğunu, kazanın oluşmasına sebebiyet verenin davacı olduğunu, aksi bir değerlendirmede ise yine davacının dava dilekçesinde yer alan iddialarının aksine kusurunun asli kusur niteliğinde olduğunu, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; aynı kaza nedeniyle 106.504,85 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve dosyasının aynı trafik kazası sebebiyle açılmış bulunan ve tarafları da aynı olan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/799 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir. Davalı … Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk Borçlar Kanunu m.72 uyarınca zamanaşımı zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde kaza tarihinden itibaren 10 yılın geçmesiyle dolduğunu bu sebeple davanın usulden reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Mahkemenin 2017/799 Esas sayılı dava dosyasında 3.480,00 TL geçici iş göremezlik ve 311,25 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 3.791,25 TL tazminatın davalılardan …, … San. Tic. A.Ş. ve… Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, Manevi tazminat talebinin kısmen kabul-kısmen reddine Davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile … San. Tic. A.Ş.’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; Birleşen davada 106.504,85 TL sürekli iş göremezlik tazminatın davalılardan …, … San. Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … sigorta A.Ş. vekili, davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin diş tedavisi için ödediği ücret ile bu süre içinde hastaneye gidiş ve geliş ücretleri nedeniyle 2.410,00 TL zararının bulunduğu dosyaya sundukları makbuzlarla belli olmasına rağmen, Mahkeme tarafından usule aykırı bilirkişi raporundaki beyanlar dikkate alınarak 311,25 TL tedavi giderine hükmedildiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, kök raporun düzenlendiği ve itiraz dilekçesinin verildiği tarih itibariyle daimi iş göremezlik tazminatına yönelik bir dava bulunmadığından birleşen davada aleyhe usulü kazanılmış hak oluşmasının mümkün olmadığını, mahkeme tarafından bu durumun yanlış değerlendirildiğini, sürekli iş göremezlik tazminat talepli davanın zamanaşımı süresi geçmeden açıldığını, asıl davada ve birleşen davada ayrı ayrı ıslahın mümkün olduğunu, asıl ve birleşen dosyaların ayrı davalar olduğunu, birleştirme kararı ile bu özelliklerini kaybetmediklerini, birleşen dosyada yaptıkları ıslah işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; birleşen davada davacının tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsüne %75 kusur atfedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, davacının bisiklet yolu olarak yolun en sağından gitmeyip trafik akışının yoğun olduğu bir saatte kendi güvenliğini yeterince sağlamadan, tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde yola çıkmak suretiyle kazaya sebebiyet verdiği ve kazanın meydana gelmesinde tek başına ve tam kusurlu olduğunun açık olduğunu, bisiklet sürücüsünün kask veya koruyucu tertibat takmadığından tazminat miktarından %20 müterafik kusur indirimi uygulanması gerektiğini, davacının güncel gelir durumu araştırılmadan, 10 yıl önceki gelirinin yaşam süresi boyunca devam edeceği varsayımı ile tazminat hesaplaması yapılmasının son derece hatalı olduğunu ayrıca SGK tarafından yapılan ödemenin tenzil edilmemesinin son derece hatalı olduğunu, geçici iş göremezlikten doğan zararlar ve tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TBK’nın 72/1.maddesi uyarınca öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin ve TBK’nın 72/1.maddesi atfıyla TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca öngörülen 8 yıllık uzamış zamanaşımı süresinin birleşen dava yönünden dolmuş olduğunu, davacının maluliyet zararını dava konusuna dahil etmediği halde, taraflarınca bu zararın sonradan davaya dahil edilmesine de hiçbir suretle muvafakat edilmediği gözetildiğinde; ATK tarafından yapılan maluliyet oranı belirlemesinin HMK’nın 26.maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, temel usul ilkelerine aykırı bir biçimde yargılamanın seyrine etki ederek müvekkilinin hak kaybına sebep olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, davacının birleşen dava yönünden tanzim edilen 01.01.2020 tarihli kök rapordaki değerlendirmeleri kabul etmesi sebebiyle, tarafları lehinde meydana gelen usuli kazanılmış hakka istinaden davacının ıslah talebinin reddedilmesinin hukuka uygun ve davacının bu husustaki haksız istinaf talebinin reddi gerektiğini, kasksız ve dizliksiz olarak, hiçbir şekilde kendisini koruyacak bir ekipman bulundurmadan trafiğe çıkmış olan davacının bu eylemi yargılamaya konu zarara doğrudan etki etmiş olduğunu, davacıya yalnızca %25 kusur atfedilen 06.08.2013 tarihli bilirkişi raporunun, maddi gerçeğe aykırı tespitler içerdiğini,tedavi giderlerinin belgesiz olduğunu, davacı tarafından ispat edilmediği halde yerel mahkemece müvekkili aleyhine belgesiz tedavi giderleri yönünden de maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının tedavi giderlerinin KTK’nın 98.maddesi uyarınca SGK tarafından karşılanacağının açık olmasına karşılık müvekkili aleyhinde tedavi giderlerine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça geçici iş göremezlik zararının %70’inin SGK tarafından karşılandığı açıkça beyan edilmesine karşılık mahkemece geçici iş göremezlik zararında %70 oranında tenzilat yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, faiz başlangıç tarihinin kaza tarihi olan 02.07.2012 olarak kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 02.07.2012 tarihinde davalı … sevk ve idaresinde, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile teminat altında olan davalı … Firmasının işleteni olduğu … plakalı araçla seyir halindeyken aynı yöne doğru sol tarafından seyretmekte olan bisiklet sürücüsü davacı … yönetimindeki bisiklete aracının ön sol kapı ve cam kısımları ile çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının yere düşerek yaralandığı, bu yaralanması nedeniyle asıl dosyada geçici işgöremezlik, tedavi gideri ve manevi tazminat ile birleşen dosyada sürekli işgöremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Asıl davada maddi tazminat yönünden istinaf incelenmesinde; Davacı vekili asıl dosya dava dilekçesinde, şimdilik 2.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiş, 13/08/2021 tarihli dilekçesi ile asıl davada kazanç kaybı taleplerinin 1.999,00 TL’yi 1.481,00 TL ıslah ederek toplamda 3.480,00 TL olarak, tedavi giderleri taleplerinin 1,00 TL’yi 310,25 TL ıslah ederek toplamda 311,25 TL olarak ıslah etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davada maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün asıl dosyada maddi tazminat yönünden verildiği 2021 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olacaktır. Dava, maddi tazminat istemine ilişkin olup dava değeri 3.791,25 TL’dir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu halde, dava değeri kararın verildiği tarihe göre uygulanması gereken 2021 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması olanaklı değildir. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Asıl davada manevi tazminat ile birleşen dava bakımından istinaf incelenmesinde; Somut uyuşmazlıkta birleşen dosyada, davalılar sigorta şirketi ile araç maliki şirket süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunmuşlardır. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir. Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 tarih, 2008/4-326 E. ve 2008/325 K.sayılı kararı). Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği andır. Zararın öğrenilmesi kavramıyla kastedilen ise haksız fiil nedeniyle oluşan bedensel zararın kapsamının öğrenilmesi olup, bu bedensel zararın sebep olacağı maluliyet oranının belirlendiği tarihin, zararın öğrenilmesi kavramına bir etkisi yoktur. Bedensel zararın (yaralanmanın) gerçekleşmesi ve bu yaralanmayla ilgili tedavinin tamamlanması ile zararın kapsamının belli olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/4765 Esas ve 2021/7355 Karar sayılı kararı). Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2013/2878 Esas ve 2014/3289 Karar sayılı kararında da “Öğreti ve uygulamada kabul edilen genel kurala göre, zarar görenin zararı öğrenmesinden amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır. Eğer zararın kapsamını belirleyici husus “gelişmekte olan bir durum” ise zamanaşımı bu gelişme sona ermedikçe işlemeye başlamaz. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki “gelişen durum” aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır. Zararın mahiyet ve şümulü hiç anlaşılmadan mutlaka haksız eylem tarihinden itibaren dava açılması gerektiği yolundaki bir görüş, “zararı öğrenme” kavramına uygun düşmez. Nitekim, İsviçre Federal Mahkemesi kararları ve öğretide, vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararlarda zamanaşımı süresinin ancak kesin teşhisten, özellikle sürekli sakatlığa ilişkin kesin raporun öğrenilmesinden sonra başlayacağı kabul edilmektedir.” şeklinde karar verilmiştir. Davaya konu trafik kazası 02.07.2012 tarihinde, 5237 sayılı sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlükteyken meydana gelmiştir. Dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden kazanın yaralamalı trafik kazası olduğu anlaşıldığından, olayda TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre 8 yıldır. Davacı hakkında İstanbul ATK 2.İhtisas Dairesince düzenlenen 11.12.2019 maluliyet raporu ile tedavinin devamına ilişkin süreç ve yapılan müdahaleler de açıklanarak maluliyet oranı belirlenmiştir. Bu durumda davacının zararın kapsamını bu rapor tarihi ile öğrendiği ve öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde (aynı zamanda 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde) birleşen davasını 11.09.2020 açıldığı anlaşıldığından zamanaşımı geçmemiştir. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı İstanbul Anadolu 76. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1223 Esas ve 2015/942 Karar sayılı ilamında hükme esas alınan 20/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda müştekinin tali kusurlu olduğu, sanığın ise asli kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporu da aynı doğrultuda olup davalı sürücü %75, davacı ise %25 kusurlu olduğundan raporların birbirini teyit ettiği dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir.Müterafik kusura ilişkin davalıların delil bildirmediği dosya kapsamına göre de davacının bisiklet sürerken koruyucu ekipman takıp takmadığı anlaşılamadığından müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Dosya kapsamından asıl dosyada, geçici işgöremezlik, tedavi gideri ve manevi tazminat talep edildiğine göre, manevi tazminat talebi açısından sürekli maluliyet oranının da bilinmesi gerektiğinden, ATK tarafından hazırlanan maluliyet raporunda talep olmadığı halde sürekli maluliyet oranı belirlemesinin HMK’nın 26.maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğine ilişkin istinaf itirazını yerinde görülmemiştir. Kabule göre hükme esas alınan aktüerya raporunda, kaza tarihindeki gelirin asgari ücrete oranlaması ile yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davalı sigorta şirketinin güncel gelire göre hesaplama yapılması gerektiğine yönelik itirazı yerinde değildir. Davalı …şirketi kazaya karışan araç maliki olduğundan KTK’nnı 85. maddesi gereği zarardan müşterek ve müteselsil sorumlu olduğundan ve olay haksız fiil olup olay tarihinde muaccel hale geldiğinden faiz başlangıç tarihine yönelik itirazlarının reddi gerekmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. s. kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kusur ve maluliyete raporu, yaralanmanın derecesi, iyileşme süresi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı vekili birleşen dosyada “…İş bu dava ile İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/799 Esas sayılı dosyasında sürekli iş göremezliği yönünden hesaplanan ve tespit edilen 106.504,85 TL maddi zararının tahsilatı için dava açma gereği doğmuştur. ” açıklamasına yer verilerek ve sonuç kısmında da”…Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davacı müvekkilin sürekli iş göremezlik zararı olarak şimdilik 106.504,85 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ” şeklinde beyanda bulunarak asıl davada talep etmediği sürekli maluliyet tazminatını asıl dosyada hesaplanan miktarı dava değeri olarak göstermiştir. Ancak birleşen davada davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 16/08/2021 tarihli ıslah dilekçesinde talebini 41.010,18 TL arttırdığı halde mahkemece asıl dosyada tespit edilen sürekli maluliyet tazminat miktarına davacı tarafın itirazı olmadığı gerekçesiyle ıslahı dikkate alınmadan karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm istinaf itirazları ile davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun reddine, asıl davada ise maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekilinin tüm istinaf itirazları ile davacı vekilinin manevi tazminat yönünden istinaf başvurusunun REDDİNE, -Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili ile davacı vekilinin asıl davada maddi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun HMK 352/1-b maddesi gereğince REDDİNE, -Davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: A- ASIL DAVA DOSYASINDA; 1-3.480,00 TL geçici iş göremezlik ve 311,25 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 3.791,25 TL tazminatın davalılardan …, … Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu tahsilat yapılırken davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden dava tarihi (09.11.2012) itibariyle, diğer davalılar … San. Tic. A.Ş. yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine (Sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesinden limite bağlı kalınarak ve limiti aşmamak üzere), 2-Manevi tazminat talebinin KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ İLE, 3-Davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile … San. Tic. A.Ş.’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 600,53 TL harçtan peşin alınan 326,70 TL ile 730,96 TL ıslah harcı toplamı 1.057,66 TL’nin mahsubu ile bakiye 457,13 TL karar harcının davalılar …, … San. Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca; aa) kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden 3.791,25 TL vekâlet ücretinin davalılar …, … San. Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile davacıya verilmesine, bb) Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden 5.000,00 TL vekâlet ücretinin davalılar … ile … San. Tic. A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı … San. Tic. Aş davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca; aa) Reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden 5.000,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı … San. Tic. Aş verilmesine, bb) Davalı … iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ve 326,70 TL peşin harç ile 730,96 TL ıslah harcı toplamı:1.078,81 TL ile aşağıda dökümü yazılı yargılama giderinin davalı …, … San. Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
B-BİRLEŞEN DAVADA: 1-147.515,03 TL sürekli iş göremezlik tazminatın davalılardan …, … San. Tic. A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu tahsilat yapılırken davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden dava tarihi(11.09.2020) itibariyle, diğer davalılar … ile … San. Tic. A.Ş. yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine (Sigorta şirketi yönünden 225.000,00 TL limit ile bağlı kalınarak ve limiti aşmamak üzere), 2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 10.076,75 TL harçtan, peşin alınan 1.818,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.257,91 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafça dava açılırken yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.818,84 TL peşin harç toplamı 1.873,24 TL’nin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine,4-Davacı tarafça yapılan 83,75 TL posta giderinin davalılardan alınarak davacı tarafa ödenmesine,5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir 23.127,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 7-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-a-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,b-Davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden; alınması gereken (600,53+7.275,35=)7.875,88 TL harçtan peşin alınan (1.884,00+150,13=)2.034,13 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.841,75 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … San. ve Tic. A.Ş. yönünden; alınması gereken (600,53+7.275,35=)7.875,88 TL harçtan peşin alınan (1.818,83+150,13=)1.968,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.906,92 TL harcın davalı … San. ve Tic. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 114,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, b-Davalılar … Sigorta A.Ş. ile davalı … San. ve Tic. A.Ş.tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2022