Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/875 E. 2022/1199 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/875
KARAR NO: 2022/1199
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2017/827 Esas – 2021/989 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.12.2015 günü … Mah. … Caddesi Esenler’de saat 14:30 civarında herhangi bir ZMMS ile sigortalı olmayan … plakalı araç sürücüsünün yaya olan müvekkiline çarpması ile ağır yaralanmasına sebep olduğunu, kaza sebebiyle günlük işlerini yürütemeyecek derecede akli dengesini yitiren müvekkilinin hukuken korunmaya muhtaç olduğundan hakkında vasilik kararı verilmesi talebiyle Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesine dava açıldığını, 2016/2440 Esas sayılı dava dosyasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden alınan rapora istinaden oğlu …’in vasi olarak tayin edilmesine karar verildiğini, söz konusu raporda arızalarının trafik kazası sebebiyle meydana geldiği hususu açıkça ifade edildiğini, KYTK ilgili hükümleri uyarınca davalı kuruma tazminat talebinde bulunulduğunu ancak ödeme yapılmadığını müvekkili daimi sakatlığı sebebiyle uğramış olduğu gerçek zararı ve kazaya ilişkin kusur durumu mahkemece tayin edilecek bilirkişi tarafından tespit edilebileceğini şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, kaza tarihi 01.12.2015 olduğundan, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik poliçesi bulunmadığını, kazaya karışan aracın trafik sigortasının bulunması durumunda husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın kabulü ile 23.442,46-TL sürekli iş göremezlik tazminatının davacının davalı kuruma başvuruda bulunduğu tarihten sonraki 8. iş günü olan 12/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi 01/12/2015 olduğundan 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Genel Şartlarının bu davada uygulanması gerektiğini, davacının kazaya bağlı olarak gerçekleştirilen tedavi belgeleri ve mevzuata uygun sağlık kurulu raporu davacı vekilinden yazılı olarak talep edilmesine rağmen belgelerin müvekkili kuruma sunulmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına ATK 3. İhtisas Dairesi’den Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, davacının kalıcı maluliyetinin kesin olarak tespiti için geçmesi gereken süreye uyulmadığını, kusur tespitinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, davacı dilekçe ile almış olduğu muayene/sağlık raporu bedelinin ve araç ücretinin tazminini talep etmişse de müvekkili kurumun bu ücreti tazmin yükümlülüğünün bulunmadığını, usulüne uygun başvuru şartı yerine getirilmemiş olduğundan dava öncesi tarihten itibaren faize hükmedilmiş olmasının haksız olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 01.12.2015 tarihinde saat:14.30 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … Caddesini takiben … sokak istikametinden … caddesi yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiğinde sola manevra ile dönüş yaptığı esnada seyir istikametine göre … caddesini dikey olarak yolun sağından soluna doğru karşıdan karşıya geçiş yapmak isteyen davacı yaya …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kazaya karışan araç sigortasız olup davacı vekili, …na başvuru yaptıktan sonra eksik evrak bulunduğu açıklanarak verilen olumsuz yanıt üzerine dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yine kazaya karışan araç sigortasız olup davacı vekili, …na başvurusunu yaptıktan sonra verilen olumsuz yanıt üzerine dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabulü ile başvuru tarihinden itibaren 8 gün sonrasının faize başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinde usul ve Yasaya bir aykırılık yoktur. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlenemeyeceğinden kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma ve Meslekte kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 21/07/2019 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu durumda, Adli Tıp Kurumundan kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak davaya konu trafik kazası nedeniyle davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı ve süresi, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte rapor alınmalı, tespit edilecek maluliyet oranına göre hükme esas alınan aktüer rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Kabule göre, mahkemece davacının maluliyeti hakkında alınan ATK rapor ücreti yargılama giderlerinden olduğundan yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2022