Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/853 E. 2022/1931 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/853
KARAR NO: 2022/1931
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/10/2019
NUMARASI: 2019/251 Esas – 2019/705 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 31/01/2015 tarihinde müvekkillerinin murisi …’e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, kazanın oluşumunda davalı …’ın tam kusurlu olduğunu, … plakalı aracın olay tarihinde … Sigorta AŞ’ye ZMSS ile sigortalı bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinde tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tüm davalılardan tahsiline, manevi zarar karşılığı olarak davalılardan her birisi için 75.000,00 TL den toplamda 150.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 31/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Meydana gelen kazada müvekkilinin hiç kusuru bulunmadığından, müvekkili aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde; meydana gelen kazada davalı araç sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, davacılar vekili Av. …a 22.134,70 TL, müteveffanın annesi …’e 2.369,36 TL ödeme yapıldığını, bu ödemelerle müvekkili şirketin sorumluluğu sona erdiğini, davacının zararı karşılandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacılar tarafından talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, meydana gelen kazada müvekkili şirket ile davalı …’ın hiçbir kusurunun bulunmadığını, davanın haksız, iyi niyetten yoksun ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Davacıların açtığı maddi tazminat davasının davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına, Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacı eş … yönünden takdir olunan 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, Davacı … yönünden takdir olunan 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 31/01/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …dışındaki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, müteveffanın yaya trafiğine kapalı bir alanda bulunması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, yerel mahkemenin eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurduğunu, eksik inceleme ile mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda kaza ile yaşanan ölüm arasında sorumluluk açısından bulunması zaruri olan illiyet bağının da kurulamadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, müteveffanın kusuru göz önünde bulundurularak tazminat miktarında indirim yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 05/12/2018 tarih, 2017/ 1622 Esas ve 2018/1655 Karar sayılı kararı ile “Davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerektiği” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine davaya bakan Asliye Ticaret Mahkemesince karar verildiği görülmüştür. Konusuz kalan maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olduğundan, manevi tazminat yönünden istinaf incelemesi yapılmıştır.Dosya kapsamından 31.01.2015 tarihinde davalı …’ın, yönetimindeki … plakalı, davalı … Turizm üzerine kayıtlı ve davalı … tarafından mecburi mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı otobüsle, … pazarını takiben seyredip solda kalan … sokağa dönüşünde … Müzesinin köşesinde davacıların murisi …’ü otobüsün sol yan arka tarafı ile müze duvarı arasında sıkışması ve ölümü ile| sonuçlanan trafik kazası meydana geldiği, desteğin ölümü nedeniyle maddi ile manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Trafik kazası tespit tutanağında, otobüsün … sokağına dönüşünde davacıların murisinin otobüsün sol yan arka tarafi ile duvar arasında sıkıştığı gösterilmiş, davalı … ( 53/1-b) maddesini ihlal sebebiyle kusurlu görülmüştür. İstanbul 53 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/119 Esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp raporunda netice ve kanaat olarak; kazanın oluşumunda yaya …’ün tali kusurlu olduğu, sanık sürücü …’ın asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi vermiş olduğu raporunda; davalı …’ın %75 oranında, davacıların murisi …’ün %25 oranda kusurlu olduğunu bildirmiştir. Bu halde kusur raporları kaza tespit tutanağı, olay yeri cd görüntüleri, tanık ve taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı incelenerek ve illiyet bağı da kurulmak suretiyle düzenlenmiş olup dosya kapsamı ile uyumlu, birbirleri ile örtüşür nitelikte olduğundan kusur ve illiyet bağına ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı). Davalı … San. Ve Dış Tic. A.Ş, … plakalı otobüsün maliki olduğuna göre, işleten olarak kaza anında bu aracı kullanan sürücünün kusurundan dolayı doğan zarardan davacılara karşı müteselsilen sorumludur. Aracın bir başkası tarafından işletilmesi de bu sorumluluğu kaldırmayacaktır. Bu nedenle Mahkemece davalı …yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir. (Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.147,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan (54,40+1.485,00=)1.539,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.608,50 TL harcın davalı …’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/10/2022