Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/777 E. 2022/1320 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/777
KARAR NO: 2022/1320
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2014/106 Esas – 2021/518 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin eşi, babası ve oğlu …’ın 10.04.2013 günü, davalılardan …’ın maliki olduğu ve davalılardan …’ın yönetimindeki … plakalı aracın trafik ışıklarında kendisine çarpması sonucu öldüğünü, kazanın İstanbul Bayrampaşa … Mahallesi 24’lük yol … no.lu trafik ışıklarında meydana geldiğini, yayalara yeşil yandığını, seyir halindeki diğer araçların durduğu ve yayaların karşıya geçmeye başladığı sırada davalı sürücünün kendisine kırmızı yandığı halde hızlı şekilde fren yapmadan yayalara yeşil ışık yanıyorken karşıya geçen …’a çarparak 22 metre ileriye fırlattığını, ölenin başının üzerine düşmesi sonucu kaza yerinde öldüğünü, kazaya % 100 kusurlu davranışı ile neden olan davalı …’ın kaza yerinden hızla kaçtığını, …’ın olay tarihinde 41 yaşında olduğunu, aylık net 1.300,00.-TL kazanç karşılığı çalıştığını, davacıların maddi manevi zarara uğradıklarını, araç sahibinin işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, diğer davalıların ise sigorta poliçeleri nedeniyle sorumlu olduklarını, davacıların destekten yoksun kaldıklarını belirterek müvekkillerinden … için 100.000,00 TL, müvekkillerinden … için 100.000,00 TL, müvekkillerinden … için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 225.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı sigorta şirketlerinin sorumluluklarının sigorta poliçe kapsamında olmak üzere; müvekkillerinden … için 30.000,00 TL, müvekkillerinden … için 20.000,00 TL, müvekkillerinden … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Ünvan: … Sigorta A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; manevi tazminatın poliçe teminatında olmadığını, davacılar tarafından önceden başvuruda bulunulmadığını, bir hasar dosyası açılmadığını, ayrıca bir belge gönderilmediğini, kasko sigorta poliçesi içindeki İMMS poliçesi teminatının ZMMS poliçe teminatından sonra devreye girdiğini, poliçe teminatıyla sınırlı sorumlu olduklarını, sürücülerin kusur durumlarının belirlenmesi gerektiğini, bu nedenle ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, zarar görenin müterafık kusurunun dikkate alınması gerektiğini, SGK tarafından veya özel sağlık sigortaları tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğini, ölenin kazancının belirlenmesi gerektiğini, aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiğini iddia ve beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının her ne kadar davalı sürücünün % 100 oranında kusurlu olduğunu belirtmişse de, bu konuda bir kesinlik olmadığını, İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/168 Esas sayılı davada henüz kusur raporu düzenlenmediğini, dinlenen tanık …’in ifadesinde yanında bulunan arkadaşlarının karşıya geçmekte olan murise dur geçme ihtarında bulunduklarını ve murisin yoluna devam ettiğini, çarpma anından sonra da yeşil yandığını ifade ettiğini, davalı …’ın araçlara yanan sarı ışıkta geçtiğinin keşif zaptına işlendiğini, kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin kusurlu olması halinde bu oranda tazminattan indirim yapılacağını, ölenin ücretinin kanıtlanması gerektiğini, tazminat hesaplamalarının Yargıtay’ca benimsenen ilkelere göre yapılması gerektiğini, manevi tazminatın davalının ekonomik gücünü yok edecek derecede yüksek olamayacağını, ceza davası duruşmasında uzlaşmaya açık olduklarını beyan ettiklerini, davalı şirketlerin başvuruya rağmen destekten yoksun kalma tazminatı ödemediklerini, bunun kabul edilemeyeceğini iddia ve beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde ZMMS ile 09/10/2012 ile 09/10/2013 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, işbu sigorta poliçesine istinaden müvekkili şirketin sorumluluğunun sakatlanma ve ölüm durumunda kişi başı 225.000,00 TL olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, sigortalı araç sürücüsüne yöneltilen kusur durumunun kesin bir oran olarak belirlenmediğini, müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğinin maddi olgularla ispat edilmesi gerektiğini, trafik sigortasının meblağ sigortası değil zarar sigortası olduğunu, herhangi bir sigorta kurumun tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, müteveffanın kazancının belirlenmesi gerektiğini, aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiğini iddia ve beyan ederek davanın reddini bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”1-Davacılar … ve … tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacılar … ve … tarafından davalı …, …, … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, 3-Davacılar … ve …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 15.000,00 TL davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,4-Davacıların manevi tazminat istemlerinin davalı sigorta şirketleri yönünden reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, hükmedilen/hükmedilecek manevi tazminat miktarının kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, maddi tazminattan feragatin sulhe dayalı olduğunu, feragat sebebiyle diğer davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin hakkaniyet gereği kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 10/04/2013 günü saat 07:10 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobili ile … istikametinden Gaziosmanpaşa istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan sinyalize kavşağına gelip kendisine hitaben yanan sarı ışık ile birlikte geçişini sürüdürdüğü esnada seyir istikametine göre sağ tarafından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçiş yapan maktul yaya …’a sol şerit üzerinde çarpması neticesi dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir. Mahkemece aldırılan 09/02/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ; davalı sürücü …’ın tali ve %25 oranında kusurlu, davacıların murisi müteveffa yaya …’ın asli ve %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahallinde yapılan keşif sonucunda aldırılan 08/08/2016 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün, yönetimindeki aracıyla trafik ışıklarına yaklaşırken hızını azaltması, daha dikkatli ve tedbirli seyretmesi, kendisine hitap eden sarı ışıkta yavaşlaması gerekirken aksine hareketle hızını artırıp duran araçların sağından geçmek suretiyle aşırı süratle kavşağa girdiği ve bu sırada yolun büyük bölümünü geçmeyi tamamlayan davacıların murisi yayaya şiddetle çarparak ölümüne neden olduğu, bu nedenle davalı sürücü …’ın olayda %40 oranında tali kusurlu olduğu, davacılar murisi …’ın ise, her ne kadar yayalara kırmızı ışık yanarken karşıya geçişine başladığı sırada yol boş ve geçişe müsait ise de, aşırı hızla yaklaşan araca yeterince dikkat etmediğinden ve kendisini araçtan sakınmadığından olayda %60 oranında asli kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan 21/03/2018 tarihli raporda davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobili ile kendisine hitaben yanan sarı ışığı dikkate alıp hızını azaltarak kontrollü ve tedbirli bir şekilde seyrini sürdürmediği, yolun belli bir kısmını kateden yayaya karşı ikazda bulunup zamanında etkin fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığı olayda %25 oranında tali kusurlu olduğu, maktul yaya …’ın yayalara hitaben trafik ışığını dikkate almayıp kontrolsüz ve tedbirsiz bir şekilde kaplamaya girerek kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, gelen aracın seyir durumunu gözetmeyip kendisine hitaben yanan kırmızı ışığın yeşile dönmesini beklemeksizin ışık ihlali yaparak geçiş yaptığı, sarı ışıkta geçiş yapan aracın geçişine öncelik vermeyerek kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde geçiş yaptığı olayda %75 oranında asli asli kusurlu olduğu bildirilmiştir. Aynı olaya ilişkin İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/168 Esas 2014/183 Karar sayılı dosyasının “…Sanığın savunması, mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenilen tanıklar … ve … ile …’ın kaza anına ilişkin görgüleri ve bilgileri tartışılmak suretiyle mahallinde yapılan keşif sonrası verilen bilirkişi raporuna göre sanığın tali kusurlu, müteveffanın asli kusurlu olarak belirlendiği ancak tarafların itirazı üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na dosyanın gönderildiği ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 30/01/2014 günlü raporuna göre; sanık sürücü … yönetimindeki vasıtasıyla seyri sırasında, yola gereken dikkat ve özeni göstermediği, hızını yol, trafik, görüş alanı ve vasıtasının teknik özelliğine göre ayarlamadığı, kavşak alanına hızlı ve kontrolsüz yanaşarak sağdan yola girip, ışık dönüşümü nedeniyle duraklayan araçların önünden geçiş yapmak için şeridine gelen yayayı fark ettiğinde kendi varlığını hissettirecek şekilde uyarmayıp, sarı ışıkta geçiş yapmak üzere ısrarcı davranmasıyla vasıtasının sağ ön kısmıyla çarpmasıyla karıştığı kazada; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle tali derecede kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’ın, tek yönlü yolu yeterince kontrol etmeden, gelen araçların hız ve mesafelerini kaale almadan, sol şeritten gelen ve iyice yanaşan araca rağmen, gündüz vakti kavşak çıkışından kaplamaya girip, karşısına geçiş yaptığı, geçişi esnasında yol ve taşıt trafiğinin durumunu dikkate almadığı, gelen araçtan gerekli ve yeterli korunma tedbirini almayarak, yayalara hitap eden ışığın yeşile dönüşmesini beklemeden, geçiş yapmak istemesiyle sanık yönetimindeki vasıtanın ön tarafına gelerek sadmeye maruz kalıp, kazaya sebebiyet verdiği dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle olayda asli derecede kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkememizce de kabul görmüş olup, müteveffa …’ın taksirle ölümüne sebebiyet veren sanığın aşağıdaki şekilde cezalandırılması yoluna gidilmek gerekmiştir.” gerekçesi ile hüküm kurulduğu, kararın Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2015/18345 Esas 2015 18953 Karar sayılı kararı ile düzelterek onandığı görülmüştür. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan 21/03/2018 tarihli kusur bilirkişi raporu ile ceza mahkemesi tarafından kabul edilen maddi olgunun birbiri ile uyumlu oldukları, kusura ilişkin bilirkişi raporunun gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olmasına göre kusura yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının miktarının bir miktar düşük belirlendiği davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Somut olayda, uyuşmazlık haksız eylemden (trafik kazasından) kaynaklanmaktadır. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 18/10/2018 tarih, 2015/14114 Esas ve 2018/9287 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağından zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olmasına göre, mahkemece hükmedilen manevi tazminata kaza tarihinden itibaren faiz işletilmemiş olması doğru olmamıştır. Davacılar vekili yargılama sırasında, maddi zararlarının karşılandığını karşılıklı sulh olduklarını, bu nedenle maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen maddi tazminat yönünden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacılar … ve … tarafından davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacılar … ve … tarafından davalı …, …, … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, 3-Davacılar … ve …’ın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 20.000,00-TL davacı … için 15.000,00-TL manevi tazminatın, davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,4-Davacıların manevi tazminat istemlerinin davalı sigorta şirketleri yönünden reddine, 5-Maddi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar tarifesi gereğince hesap olunan 59.30.-TL maktu karar ve ilam harcının davacılardan tahsiline, davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 243,35.-TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına,6-Manevi tazminat talebi yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.390,85 TL nispi karar ve ilam harcından, davacılar tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan ve 5. madde gereği mahsup edilen harçtan bakiye kalan (243,35 TL-59,30 TL) 184,05.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.206,80 TL’nin davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-Davacılar … ve … tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 184,05.-TL’nin davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine, 8-Maddi tazminat yönünden davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 9- Davacılardan …’ın kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00.-TL maktu vekalet ücretinin, davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılardan …’a verilmesine, 10- Davacılardan …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5,100,00.-TL maktu vekalet ücretinin, davacılardan …’tan alınarak davalılardan …’a verilmesine, 11-Davacılardan …’ın kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin, davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılardan …’a verilmesine,12-Davacılardan …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.000,00.-TL maktu vekalet ücretinin, davacı …’tan alınarak davalı …’a verilmesine, 13-Davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, davacılardan …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin, davacı …’tan alınarak ret sebebi ortak olan davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 14-Davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş. kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, davacılardan …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin, davacı …’tan alınarak ret sebebi ortak olan davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 15-Davacılar tarafından yapılan 24,30.-TL başvurma harcı, 206,30.-TL keşif harcı, 2.974,50.-TL bilirkişi ücreti, posta masrafları ve diğer giderler olmak üzere toplam 3.205,10.-TL yargılama giderinin takdiren yarısının feragat edilen maddi tazminat davasından dolayı yapıldığının kabulü ile; 1.602,55.-TL’sinin davacılar üzerinde bırakılmasına, kalan 1602,55.-TL yargılama giderinin manevi tazminat davasının kabul ve ret oranına göre 1.121,78.-TL’sinin davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, bakiye miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına, 20-HMK 333. maddesi gereğince davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan avans olması halinde, hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacılara iadesine,21-Davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 50,00.-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,22-Davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından yatırılan 50,00.-TL gider avansından artan avans olmaması nedeniyle bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 23-Davalılardan … tarafından yapılan 147,00.-TL yargılama giderinin, davadaki kabul ve ret oranına göre; 44,1 TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılardan …’a verilmesine, bakiye miktarın adı geçen davalı üzerinde bırakılmasına, 24-HMK 333. maddesi gereğince davalılardan … tarafından yatırılan gider avansından artan miktarın hüküm kesinleştiğinde ve talep edildiğinde adı geçen davalıya iadesine, 25-Davalılardan … tarafından yapılan 14,00.-TL yargılama giderinin, davadaki kabul ve ret oranına göre; 4,20 TL’sinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılardan …’a (mirasçılarına) verilmesine, kalan miktarın adı geçen davalı üzerinde bırakılmasına,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 277,60 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 324,20 TL istinaf başvuru harcının davalılar davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/06/2022