Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/692 E. 2022/1378 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/692
KARAR NO: 2022/1378
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAH.
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
NUMARASI: 2019/490 Esas – 2021/1407 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ: 21/05/2014
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
BİRLEŞEN DAVA
İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
2016/239 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/04/2013 günü davalılar … plakalı araç sürücüsü … ile … plakalı araç sürücüsü …’in kusurlarıyla D-100 Kuzey Yan yol … Mah. Kartal Pendik istikameti … Benzinliği mevkiinde meydana gelen kaza sonucu normal sokakta bulunan müvekkillerinin murisi …’ın vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı aracın yoldan çıkarak murisi altına alıp ölümüne sebebiyet verdiğini, kazanın oluşumunda kaza tespit tutanağına göre davalılar … ile …’in her ikisinin de asli derecede kusurlu bulunduğunu iddia ederek 10.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gerçekleşmiş kazayı engellemek için elinden gelen her şeyi yaptığını ancak kendi elinde olmayarak karıştığı bu kaza sonucunda müteveffa …’ın vefat ettiğini, davacıların taleplerinin fahiş olduğunu ve ilgili sigortalardan tazminatlarını aldıklarını, müteveffanın ölüm tarihi itibariyle bir yerde çalışmadığını, davacının iddia ettiği gibi yufkacıda olduğunu iddia ettiği eşinin üniversite mezunlarının bile kazanamadığı bir ücretle çalışıyor olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ceza davasının halen devam ettiğini, bu nedenle bekletici mesele yapılması gerektiğini, olayların yalnızca müvekkilinin eylemi ile değil dört kişinin eylemi ile gerçekleştiğini, müvekkilinin kaza tespit tutanağında KTK 52.maddesine göre kusurlu bulunduğunu, olayın tamamen müvekkilinin önündeki aracın aniden yavaşlaması ve diğer sanık …’in sinyal vermeden aniden dönmeye çalışması ve üçüncü araç sahibi …’ın dikkatsizce kamyon önüne çıkması sonucunda gerçekleştiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin çok fahiş olduğunu, davacının müteveffanın ölümünden birkaç ay sonra hemen evlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer araç şoförü …’in araçların seyir halinde bulunduğu esnada sinyal vermeksizin dönüş yapmaya kalkışmasının ve aniden durması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, …’ın kaza olmasını engellemek için tüm çabayı gösterdiğini, ceza dosyasındaki takograf kayıtlarının da …’ın aracı hızlı kullanmadığını gösterdiğini, davada destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandıracak nitelikte destek unsurlarının bulunmadığını, müteveffanın önceki evliliğinden olan çocukları tarafından İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/208 Esas sayılı dosyasıyla açılan dava kapsamında SGK’ya müzekkere yazıldığını ve gelen cevapta müteveffanın çalışmadığının bildirildiğini, bahsi geçen dosyanın 01/04/2014 tarihli celsesinde dinlenen tanıkların da davacının sürekli olarak yufkacıda çalışmasının söz konusu olmadığını bildirdiklerini, davacıya sigorta şirketleri tarafından ödeme yapıldığını, ilgili ödeme belgelerinin de İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/208 Esas sayılı dosyası kapsamında ilgili sigorta şirketlerinden istenildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunu yerine getirdiğini ve davacı vekili tarafından da ibra edilmiş olması nedeniyle müvekkili şirket bakımından davanın konusuz kaldığını, davacının dava konusu olaydan dolayı SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini, davacıların manevi tazminat taleplerinin sigorta kapsamında olmadığını, dava konusu alacak ödendiğinden davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkili şirket tarafından 17/06/2013 tarihinde davacıya 60.587,03 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirkete sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, her halükarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, kazayı yapan aracın ehliyetli olup olmadığı, alkol durumu, müteveffanın emniyet kemeri takıp takmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, davacının sosyal güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespiti gerektiğini, müvekkili şirket açısından temerrüt tarihinin, hesaplamaya esas tüm belgelerin ulaştırılmasını izleyen 8 iş günü sonra başlayabileceğini, davacı tarafından alınan ödeme ve imzalanan ibraname gereği artık daha eski bir tarihten faiz işletilmesinin mümkün olmadığı, tüm bu nedenlerle yapılan ödeme gereği müvekili şirketin sorumluluğu sona erdiğinden davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalılar … Tic. Ltd. Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in kazaya karışan … plakalı aracı kullanan kişi ve diğer müvekkili … Tic. AŞ’nin ise aracın ruhsat sahibi olduğunu, müvekkili …’in kazada kusuru bulunmadığını, davacı tarafın müteveffanın yufka yapımı ustası olduğunu ve aylık gelirinin 1.500-2.000 TL olduğunu iddia ettiğini, bunun afaki olarak belirtildiğini, yufka ustası olarak çalışan birinin aylık gelirinde 500 TL gibi değişkenliklerin bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, talep edilen tazminat miktarının müvekkili tarafından karşılanamayacağı gibi davacıların zenginleşmesine neden olacağını, bunun yanında müteveffanın vefatının trafik kazası neticesinde vuku bulması nedeniyle güvence hesabından varislerine ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, sigorta şirketi tarafından ödemeler yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 25/06/2012-2013 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığı, aracın 30/04/2013 tarihinde karıştığı kazada …’ın vefatı nedeniyle davalılara 60.587,03-TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, bu tutardan 55.435,50-TL’sinin eşinin destekten yoksun kaldığı ifade edilen …’a; 5.151,53-TL’ sinin ise müteveffa ile davalının müşterek çocukları …’a velayeten ödendiği, davalının yapılan ödemeye ilişkin herhangi bir itiraz sunmadığı, davalılardan … için ödenen 55.435,50-TL’lik destekten yoksun kalma tazminatının müteveffanın 31 yıl boyunca davalılara destek olacağı varsayımı ile ve %75 kusur üzerinden ödendiği, diğer davalı … için ödenen 5.151,53-TL’nin ise yine destek süresi boyunca %75 kusur üzerinden ödendiği, davalı yan tarafından yapılan ödemenin eksik yetersiz olduğu iddiasıyla İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/218 Esas sayılı dosyası ile bakiye tazminatın tahsili talepli dava açtığını, nüfus kayıt örneğine göre davalı …’ın 17/09/2013 tarihinde yeniden evlendiği ve dolayısıyla dava öncesi yapılan ödemelerin hatalı olduğunun tespit edildiğini, destek yoksun kalma tazminatının ancak fiili destek süresiyle sınırlı şekilde hesaplanarak tazmin edilebileceğini, kişinin yeniden evlenmesi durumunda, önceki eşinin vefatı nedeniyle fiili destek kesilmiş sayılacağı, zira yeniden evlenen kişinin, eski eşinin desteğine muhtaç olmayacağı, gerek maddi gerekse manevi yönden yeni eşiyle kurulan aile bağı ve fiili destek durumunun, eski eşin desteğini keseceğin kabul edilmekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından 17/06/2013 tarihinde yapılan fazla ödemelerin iadesini talep ettiklerini belirterek fazla ödenen 58.604,92 TL nin iadesi ile dosyanın Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/218 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından yapılan ödeme ve imzalattığı ibranamenin tarihinin 17/06/2013 olduğunu, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 111/2 maddesi gereği ibranamelerin düzenleneme tarihinden itibaren 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş bulunduğunu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Borçlar Kanunu 55. Madesine göre” Hesaplanan tazminat artırılamaz ve azaltılamaz” hükmü bulunduğunu, müvekkili için hesaplanan tazminat miktarının yasal olarak hesaplanan ve alınması gerek bir hak olduğunu, tazminat miktarını hesaplayan ve kendilerine teklifte bulunanın sigorta şirketi olduğunu, sigorta şirketinin kusur durumlarını trafik tespit tutanağında yazmadığı halde kendilerince yorumlayarak sigortalısını %75 kusurlu kabul ettiği ve müvekkillerine ödeme yaptığını belirterek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, “Asıl dava yönünden; Açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile maddi tazminat istemi yönünden; taleplerin vaki feragat nedeniyle reddine, Manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulü ile; Davacı … için 25.000 TL, davacı … için 25.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …, …, … Tic. A.Ş, ve … Tic. Ltd. Şti’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Birleşen İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/239 Esas – 2016/285 Karar sayılı dosyası yönünden; Açılan davanın kabulü ile 58.604,92 TL’nin ödeme tarihi olan 17/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Tic. A.Ş. vekili, davalı … ile … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Manevi tazminatın son derece az olduğunu, muris …’ın kaza olayında kusuru bulunmadığını, dolayısıyla manevi tazminattan indirim yapılabilecek aleyhe bir durum olmadığını, birleşen dava bakımından davanın nitelendirilmesinin mahkemece sebepsiz zenginleşme olarak kabul edlip karar verilmesinin özel kanun olan KTK’nın 111.maddesine aykırı olduğunu, davanın KTK’nın 111/2 ye göre hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını ayrıca … açısından davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, ödenen ve geri iadesi istenilen 58.604,92 TL tazminat bedelinin …’a ödenmiş olduğunu, …’dan 58.604,92 TL’nin tahsiline sebep olarak, muris eşi …’ın vefatından belli bir süre sonra tekrar evlenmesinin gösterildiğini, yapılan hesaplamanın Karayolları Trafik Kanunu ve trafik sigortası genel şartlarındaki esaslar kıstas alınarak hesaplanmış olup bu hesaplama esas alınmış ise özel nitelikteki KTK hükümleri duruken, sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen genel nitelikteki TBK hükümleri esas alınarak verilen kabul kararının doğru olmadığını, davanın bu yönüyle reddi gerektiğini, salt tekrar evlenme sebebi ile iptalinin hukuken mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Olayın üç araçtan ve müteveffanın dikkatsizliğinden kaynaklandığını, mütevefanın sürekli çalışıp çalışmadığı ve gelirinin, davacının eşinden maddi destek alıp almadığının ispat olunamadığını, davacının kazadan sonra bir iki ay içinde evlendiğini, büyük bir elem üzüntü duysa bu kadar çabuk evlenmesinin mümkün olmadığını, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili firmaya ait … plakalı aracı sevk ve idare eden …’ın davaya konu olayda kusuru bulunmadığını, manevi tazminatın fahiş olduğunu, sigorta şirketleri tarafından davacıya fazlasıyla ödeme yapılmış ve yapılan ödemelerin davacının hem maddi hem de manevi tazminat taleplerini karşılamakta olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … ile … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in tali kusurlu olduğuna itibar edilmiş ve fakat diğer davalılar ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olmasına karar verilmiş olduğunu, asli kusurlu diğer davalılar ile aynı tazminat miktarı ile sorumlu tutulduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat, birleyen davada yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 30.04.2013 günü saat 14:45 sıralarında davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonu ile D-100 Kuzey yanyolunu takiben Kadıköy istikametinden Pendik istikametine seyir halinde iken kamyonun sağ ön yan köşe kısmıyla aynı istikamette seyir halinde olan davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin … Petrole girmek için sola doğru manevra yaptığı esnada kamyon sürücüsünün kamyonete çarpmamak için sola manevra yapıp kamyonetin sol yan ön çamurluk kısmına çarpıp akabinde petrol içerisinden anayola katılmaya çalışan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sağ arka çamurluk kısmına çarpıp daha sonra yine petrol içerisinden kaldırımda yürüyen maktul yaya …’a çarpması neticesi meydana gelen ölümlü trafik kazasında, desteğin ölümü nedeni ile maddi tazminat ve manevi tazminat talep edildiği, birleşen davada sigorta şirketince yapılan ödemenin iadesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Dava ve birleşen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/218 Esas, 2018/342 Karar nolu dosyasından verilen görevsizlik kararı ile mahkemesinde derdest olarak görülmeye devam olunmuştur. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/16376 E. ve 2017/1405 K. sayılı ilamı ile “hak yoksunluklarının uygulanamayacağı” nedeniyle düzeltilerek onanan, İstanbul Anadolu 36. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/227 Esas, 2014/404 Karar nolu dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin 01/07/2014 tarihli raporu ile; “A)Sanık sürücü …’nın asli kusurlu, B)Sanık sürücü …’in alt düzeyde tali kusurlu, C)Sürücü … ve maktul yaya …’ın kusursuz olduğu, yine aynı olay nedeniyle İstanbul Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/208 E. 2015/89 K. Nolu dosyasında alınan 03.09.2014 tarihli raporda; 1-… plakalı kamyon sürücüsü … % 75 oranında asli usurlu olduğu, 2-… plakalı kamyonet sürücüsü …’in % 25 oranında tali kusurlu olduğu, 3-… plakalı araç sürücüsü …’ın kusursuz olduğu, 4-Yaya …’ın kusursuz olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda aynı olay nedeniyle alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında ve ayrıca davalıların kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden ve müteselsil sorumlular zararın tamamından sorumlu olduğundan, kusura ve sorumluluğa yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Maddi tazminat açısından davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olmasına göre, maddi tazminat ve hesaplama yöntemine yönelik istinaf itirazları inceleme konusu yapılmamıştır. Ayrıca davalı … Sigorta tarafından yapılan 17/06/2013 tarihli ödeme, Hasar Müdürlüğünün 07/06/2013 tarihli destekten yoksun kalma tazminat raporu hesaplaması ile ödenmiş ve davalı … Sigorta tarafından yapılan 23/05/2013 tarihli ödeme, sigorta şirketine hitaben düzenlenen 08/05/2013 tarihli destekten yoksun kalma tazminat raporu hesaplaması ile ödenmiş olduğundan, diğer söyleyişle maddi tazminata yönelik olduğundan, davalı … Tic. A.Ş. vekilinin, sigorta şirketleri tarafından davacıya yapılan ödemelerin davacının manevi tazminat taleplerini karşılamakta olduğununa yönelik istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır. Dosyada aldırılan 09/07/2021 tarihli rapor ile … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödemenin zararı karşıladığı da açıklanarak … Sigorta tarafından yapılan ödemenin … Sigorta’ya iadesi gerektiği yönünde görüş açıklanmış olup, mahkemece talep miktarınca birleşen dava kabul edilmiştir. Müteselsil sorumlulardan biri tarafından yapılan ödeme diğerinin borcunu da sona erdirecektir. … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödeme ile davalılanın zararı karşıladığına göre … Sigorta tarafından yapılan ödeme tazminat alacağı olarak nitelenemeyeceğinden TBK’daki sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre birleşen davada davalıdan tahsili talep edilebilecektir. Sukut eden bir borç için ödeme yapıldığından yapılan ödeme KTK’nın 111.maddesi hükümlerine ve bu madde de öngörülen hak düşürücü süreye tabii olmayacaktır. Mahkemece 09/07/2021 tarihli aktüer bilirkişi raporunun gerekçeli, bilimsel ve denetime uygun olmakla hükme esas alınmasında, davacıların yapılan ödemeler ile destekten yoksun kalma zararlarının tamamen giderildiği, bu durumda birleşen dosyanın davacısı tarafından yapılan destekten yoksun kalma tazminatı ödemesinin davacıları sebepsiz yere zenginleştirdiği yönündeki kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Tic. A.Ş. vekili, davalı … ile … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Tic. A.Ş. vekili, davalı … ile … Tic. Ltd. Şti. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken asıl dava bakımından 80,70 TL istinaf karar harcı ile birleşen dava bakımından 4.003,30 TL istinaf karar harcı toplamı 4.084,00 TL’den peşin alınan 171,00 TL harcın mahsubu ile kalan 3.913,00 TL harcın asıl davada davacıları ili birleşen davanın davalıları olan … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına, b-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.415,5‬0 TL harçtan peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.415,5‬0 TL harçtan peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL harcın davalı … Tic. A.Ş.’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, d-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.415,5‬0 TL harçtan peşin alınan (853,88+853,88)=1.707,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.707,74 TL harcın davalı … ile … Tic. Ltd. Şti.’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/06/2022