Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/668 E. 2023/6 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/668
KARAR NO: 2023/6
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2021/487 Esas – 2021/1113 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalı sigorta şirketine trafik sigortası ile poliçeli … plakalı aracın 18/10/2007 günü kaza yaparak müvekkil …’ün eşi ile …’nın babası …’nın vefat ettiğini, …’nın vefatı nedeni müvekkillerinin destekten yoksun kaldığını, başvuru üzerine davalı sigorta şirketince hasar dosyası açılmış ise de haksız biçimde talebin reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin muaccel olduğu tarihten bu yana yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile talebini (%75 kusur oranına göre) … için 163.378,11 TL, … için 28.373,37 TL olmak üzere 191.751,48 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracı 26.07.2007/8 vadeli ZMSS poliçesi ile sigortaladığını, söz konusu poliçede şahıs başına sakatlık ve ölüm için 60.000,00 TL, kaza başına sakatlık ve ölüm için 180.000,00 TL teminat öngörüldüğünü, sorumluluğun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazanın mütevvafının kusuru nedeniyle meydana geldiğinden teminat dışı olduğunu, temerrüd oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; … için 68.162,44-TL’nin; … için 11.837,56-TL’nin temerrüt tarihi 23/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, ” dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından verilen kararda müteveffanın anne, babasının hayatta olup olmadığı araştırmadan poliçe limitinin tamamını müteveffanın eşi ve bir çocuğuna ayırmasının hatalı olduğunu, hükme esas alınan raporda tüm teminat limitine göre hesaplama yapılmış olduğundan, tüm teminat limitinin eş ve çocuğa ödenmesi halinde, anne ve baba taleplerinde şirketin tazmin yükümlülüğü teminat limitinin tükenmesi nedeniyle mümkün olmayacağını, bu nedenle eksik incelemeye dayalı kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemece bilirkişi raporunda müvekkili şirket tarafından sigortalanan araç sürücüsüne %25 kusur atfedildiği halde hukuka aykırı olarak %75 kusur oranı üzerinden karar verildiğini, dava tarihi itibariyle davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığı hususunu dikkate almaksızın karar verildiğini, dava konusu kaza 18.10.2007 tarihinde meydana gelmiş olup istinafa konu edilen davanın 28.06.2016 tarihinde açıldığını, davacıların talebi dava açılış tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı halde hukuka aykırı olarak davanın kabulüne karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 24/06/2021 tarih, 2019/1594 Esas ve 2021/1241 Karar sayılı kararı ile istinaf talebinin poliçe limitine göre garame hesabı yapılması gerektiğinden kaldırılmasına, diğer istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Müteveffa sürücüye ait motosiklet 26/07/2007 başlangıç 26/07/2008 bitiş tarihli ZMSS poliçesinin davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS poliçesi ile sigortalıdır. Davacılar desteğin de kusurlu olduğu, çift taraflı olarak gerçekleşen trafik kazası nedeniyle müteveffanın motosikletinin zmms sigortacı olan davalıdan 3. kişi sıfatı ile destekten yoksun kalma tazminatı talep etmektedirler.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5931 E. – 2020/4962 K. ve 2019/4044 E. – 2019/5046 K. sayılı kararlarında “KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davacı, açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesini istemediğine göre, davacının desteğinin de kusurunun bulunması davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Mahkemece; zarar gören 3. kişi konumunda olan davacıların maddi zararının belirlenmesinde, desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansımayacağı; KTK’nun 88. maddesindeki müteselsil sorumluluk ilkesinin sonucu olarak, kazaya karışan karşı araç sürücüsünün kazadaki kusurunun da davacıların sıfatı nedeniyle davacılara yansıtılamayacağı hususları gözönünde bulundurularak, herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın hesaplanan tazminatın hüküm altına alınması gerekirken davalı sürücünün kusur oranına göre belirlenen tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır” şeklinde karar verilerek karşı araç sürücüsünün tazminatın tamamından müteselsilen sorumlu olacağı vurgulanmıştır. (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/5931 E. – 2020/4962 K. ve 2019/4044 E. – 2020/5046 K. sayılı kararları).Bu doğrultuda davacıların, zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan tazminat talebi nedeniyle, desteğin kazadaki kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, kazaya karışan desteğin kullandığı motosikletin trafik sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin esasen müteselsilen zararından tamamından sorumlu olduğu gözetildiğinde davacılar vekilinin ıslah dilekçesinde %75 oran ile tazminat istemi ile bağlı kalınarak değerlendirme yapılması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince verilen kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesinin 20/02/2019 tarih, 2016/699 Esas ve 2019/164 Karar sayılı kararına karşı davalı tarafından verilen istinaf dilekçesinde anne baba destek payı verilerek hesaplama yapılması gerektiği yönünde istinaf talebi bulunmadığı gibi Dairemiz kararı doğrultusunda garameten hesap yapılması için aktüerya bilirkişiden alınan ek raporun tebliği üzerine davalı tarafça verilen beyan ve itiraz dilekçesinde “Raporda davacı … yönünden 68.162,44 TL, … yönünden 11.837,56 TL maddi tazminat hesaplaması yapılmıştır. Yapılan hesaplama fahiş ve hatalıdır.” denilerek itiraz edilmiş açıkça desteğin anne ve babasına pay ayrılması gerektiği belirtilerek hesaplamaya itiraz edilmemiştir. Bu nedenle davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmuş olduğundan anne babaya pay ayrılması gerektiğine değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Dairemizce davalı vekilinin zamanaşımı istinaf itirazının ilk verilen kararda karşılandığı, yapılan değerlendirme de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yeniden inceleme konusu yapılmamıştır.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.464,80 TL harçtan peşin alınan 1.366,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.098,60 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/01/2023