Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/629 E. 2023/961 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/629
KARAR NO: 2023/961
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2016/1041 Esas – 2021/996 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 17/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/05/2016 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın kusurlu olarak kaza yapması sonucu yolcu konumunda olan müvekkili …’un yaralandığını ve malul kaldığını, davalı … şirketinin poliçe kapsamında kaza tarihinde kişi başına teminat çerçevesinde sorumluluğunun bulunduğunu ve zararı karşılamakla yükümlü olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK’nın 107.maddesine göre belirlenecek şimdilik 50,00 TL kalıcı maluliyet, 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 150,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 103.345,25 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın ZMMS poliçesi ile müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta kooperatifinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe teminatları dahilinde ve poliçe teminat limitiyle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğunu, müvekkili kooperatifin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda kişi başına azami kaza tarihi itibariyle 290.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, ZMMS sigortasının meblağ sigortası değil zarar sigortası olduğunu, teminat altına alınan rizikonun gerçekleşmiş olması nedeniyle teminat limitinin ödenmesinin söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davanın kısmen kabulüne, 91.433,29 TL sürekli iş göremezlik ve 11.911,96 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 103.345,25 TL tazminatın dava tarihi olan 19/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin bakıcı gideri talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sulh protokolü gereğince müvekkili şirket nezdinde borcun doğrudan doğruya ve kesin olarak ortadan kaldırıldığını, davanın feragat nedeni ile reddi gerektiğini, yerel mahkemece yürütülen yargılama esnasında davacı taraf ile müvekkili şirket arasında uzlaşma sağlandığını, bu uzlaşmaya binaen müvekkili şirketin tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı vekilince imza edilen ibraname uyarınca davadan feragat edildiğini, dolayısıyla mahkemece davanın feragat nedeni ile reddi gerekirken açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu ibraname uyarınca davacının maddi tazminata ilişkin alacağının mevcut olmadığını, davacı tarafça feragatin sunulmamasının kötü niyetli olduğunu, ATK tarafından tanzim edilen ve hükme esas alınan sakatlık raporunun yürürlükten kalkan eski genel şartlar döneminde kabul edilen yönetmeliğe göre tanzim edildiğini, poliçe tanzim tarihinin 24/06/2015 olduğunu ve yeni genel şartlara göre rapor tanzim edilmesi gerektiğini, mahkemenin tazminat hesaplarken kullandığı karma yöntemin davacı lehine haksız kazanç sağladığını, yine kanunun geriye yürümezliği ilkesi doğrultusunda TRH %1.8 faiz üzerinden ek rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 29/05/2016 tarihinde davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın tek taraflı olarak kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından hükme esas alınan maluliyet raporu ile aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet oranları ile aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyet ve aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ödeme ya da ibra borcu sona erdiren işlemlerden olup, hüküm kesinleşinceye kadar taraflarca her zaman ileri sürülebilir. Bu durumda anılan belge (ve yapılan ödemeler) değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/27452 E. – 2022/11185 K., 2021/16986 E.- 2021/10480 K., 2021/16436 E. – 2021/3924 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4103 E. – 2020/7038 K., 2016/15471 E.-2019/9036 K., 2017/4488 E. – 2019/12486 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta açılan dava ile davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat talep edilmiş olup davacı vekili 16/11/2021 havale tarihli ıslah dilekçesinde, müvekkili … için 50,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı talebini 11.861,96 TL arttırarak 11.911,96 TL’ye, 50,00 TL bakiye sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 91.383,29 TL arttırarak 91.433,29 TL olmak üzere toplam 103.345,25 TL’nin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama devam ederken davacı ile davalı arasında 21/10/2016 tarihli ibraname düzenlenmiştir. İbranameye göre 70.000,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi halinde davanın feragat ile sonuçlandırılacağı ve belirtilen ödeme yapıldıktan sonra davalı … şirketinin başkaca bir sorumluluğunun kalmayacağı kabul edilmiştir. Ancak dosyada ödemenin yapıldığına ilişkin dekont örneğine rastlanmamıştır. Davalının ödeme savunması üzerinde durulmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken davalıya 21/10/2016 tarihli ibraname gereğince yapılan ödemeye ilişkin dekontu sunmak üzere mehil verilmesi ve ibranamenin geçerli olması halinde ödemenin borcu sona erdiren sebeplerden olduğu da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2023