Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/587 E. 2023/1460 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/587
KARAR NO: 2023/1460
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
NUMARASI: 2019/250 Esas – 2021/829 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 12/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.05.2019 tarihinde davalı …’in maliki, davalı …’in sevk ve idaresindeki ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile teminat altında olan … plakalı aracın Kütahya ili, Pazaryeri İlçesi, … Mahallesi üzerinde seyir halinde iken, ilçe çıkışındaki virajda hızlı seyri nedeni ile şerit ihlali yaparak karşı istikametten gelen müvekkili …’ın yönetimindeki … plakalı araca sol ön kısmı ile çarpması neticesinde müvekkilinin ağır yaralanarak malul kalan davacı için fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik ve 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı,100,00TL tedavi giderleri ve aracının dava konusu kaza sonrası hurdaya ayrılması ile alınan 11.500,00 TL maddi tazminatın yetersiz olması nedeni ile şimdilik 100,00 TL bakiye maddi zarar alacağı olmak üzere toplam 300,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin talep etmiş olduğu geçici iş göremezlik tazminatının Genel Şartların A.5 maddesi gereğince sağlık giderleri olarak değerlendirileceğini ve teminat dışı olduğunu, dava öncesi davacı tarafın kuruma başvuruda bulunduğunu ancak eksik evrakların talep edilmesi sonrasırıda belgelerin Kuruma gönderilmeden işbu davanın ikame edildiğini, sorumluluklarının kusur oranında ve poliçe limitleri dahilinde olduğunu, kazada tüm unsurların değerlendirilmesini ve davacının var ise müerafık kusurunun tespitini, maluliyet oranı ve kaza neticesinde elde edilen gelirlerin belirlenmesini talep ettiklerini, dava tarihinden itibaren ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile a.)Davacının 52.284,53 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b.)Davacının 6.062,70 TL geçici iş göremezlik tazminatının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, c.)Davacının 1.000,00 TL araç hasar bedeli alacağının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden 23/07/2019 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, d.)Davacının tedavi gideri talebinin reddine,2-)Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacının 15.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 06/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında davalı … Sigorta A.Ş.’den manevi tazminat talep edilmediğini, buna rağmen sigorta şirketi lehine ve aleyhine manevi tazminat talebi yönünden vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı sigorta şirketine 24.06.2019 tarihinde başvuru yapılarak temerrüde düşürüldüğünü, buna rağmen sigorta şirketinin sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatlarından dava tarihinden itibaren işleyecek faizle sorumlu tutulmasının uygun olmadığını, sigorta şirketinin araç hasar bedeli yönünden 05/07/2019 tarihinde temerrüde düşürüldüğünü, temerrüt tarihinin 23/07/2019 değil 05/07/2019 olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olup müvekkilin manevi zararını karşılamaktan çok uzak olduğunu, yargılama giderlerinin de hatalı bir şekilde hesaplandığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilden manevi tazminat talebi olmadığı ve haklarında manevi tazminata hükmedilmediği dikkate alınarak maddi hatanın düzeltilerek müvekkil aleyhine hükmedilen harçların düzeltilmesini talep ettiklerini ancak tashih ve tavzih taleplerinin reddedildiğini, tazminat alacağının tespit edilebilmesi için engelin sürekli ve stabil olması, sürekli iş göremezlik tazminatının belirlenmesinde en öncelikli husus olarak değerlendirildiğini, davaya konu kazanın 06.05.2019 tarihli olup, işbu davanın ise iyileşme süreci tamamlanmadan yalnızca 4 ay sonra açıldığını, Yargıtay kabullerine göre kişideki kalıcı maluliyetin tespiti için kaza tarihinden itibaren en az 1 yıl iyileşme süresi geçtikten sonra maluliyet oranının tespiti yapılması gerektiğini usule uygun olarak başvuru şartının yerine getirilmediğini, davanın yeterli başvuru yapılmadığı gözetilerek KTK m. 97 gereği reddi gerekirken hatalı olarak davanın esasına girilerek kabul kararı verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirkete sigortalı aracın sürücüsüne hakkaniyete aykırı olarak kusur izafe edildiğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını talep etmiş olmalarına rağmen bu itirazlarının da değerlendirilmediğini, başvurucunun emniyet kemeri takmayarak zararın artmasına neden olduğunu, KTK md.90’ın iptalinin, hesaplama yönteminin değişmesi için gerekçe olmadığını, bu durumun, ZMM genel şartlarının halen yürürlükte olduğu gerçeğini değiştirmediğini, genel şartların yasal dayanağını oluşturan KTK’nın 93.m.sinin halen yürürlükte olduğunu, itiraz ettikleri bilirkişi raporunda progresif rant eski tarihli ve hali hazırda aktüerya uygulamasında hiçbir yeri olmayan yönteme göre yapıldığını, geçici iş görmezlik tazminatının SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, araç hasarı için bakiye 1.000 TL açısından hatalı olarak kabul kararı verildiğini, KTK 111/2. Maddenin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporuna göre davalı sürücü …’in % 100 , davacı sürücünün ise kusursuz olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Simav Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/36 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre sürücü …’in asli tam kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kaza tespit tutanağında davacı sürücünün emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu belirtilmiş olmakla müterafik kusura ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonraYargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). 04.12.2020 tarihinde Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup bu Yönetmelik’in ekinde yer alan “Kas- İskelet Sistemi omurgaya ait sorunlarda engellilik ve Yaralanma Modeli veya Tanı İlişkili Değerlendirme başlıklı bölümde “omurgaya ait sorunlarda yaralanma bulgularına kortikospinal yol bulgularda eşlik ediyor ise spinal kord lezyonları ile ilgili bulgular kullanılır, bu değerlendirme için engel kalıcı ve stabil olmalı ve son 12 ayda değişiklik olmamalıdır.” demektedir. Somut uyuşmazlıkta ATK 2. İhtisas Kurulundan alının 31/08/2020 tarihli maluliyet raporunda davacının, Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınarak davacıda engellik oranının %6, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulu rapor tarihi itibariyle 1 yılın geçtiği, ayrıca yönetmelik eki cetvelinde açıklandığı üzere omurga rahatsızlığına eşlik eden bulguların varlığı halinde 12 aylık sürenin dikkate alınması gerektiğinin belirtilmesi, davacının yaralanma bölgesinin omurgasından olmadığı gözetildiğinde davalı vekilinin istinafı yerinde görülmemiştir (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2022/3554 E. ve 2023/7606 K. sayılı kararı). Kazaya karışan araç davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olup davacı vekili sigorta şirketine maluliyet tazminatı yönünden başvuru yaptıktan sonra verilen olumsuz yanıt üzerine dava açıldığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2018 tarih, 2015/ 16222 E. ve 2018/9271 K.sayılı kararında açıklandığı üzere “… yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek … Yönetmeliği’nin 9, 14 ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren …nın temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise …nın temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.”. Somut uyuşmazlıkta davacının eksik belge ile müracaatı nedeni ile davalı sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı yönünden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Mahkemece de dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiş olduğu görülmekle davacı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir.Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiği yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı sigorta vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Mahkemece bu doğrultuda aldırılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsilik bulunmamaktadır. KTK’nın 111. maddesi uyarınca; tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın hükmünden yararlanmak için, ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Davacıya araç hasarına ilişkin davalı tarafından tarihinde ödeme yapılarak ibraname tanzim edildiği, ancak ibraname ile fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı tutulduğu da görülmekle, davalı Sigorta Şirketi tarafından yapılan ödeme kısmi ödemeye ilişkin bir makbuz niteliğindedir. Bu doğrultuda mahkemece KTK’nın 111/2 maddesine göre hesaplama yapılmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine mahkemece davadan önce yapılan ödeme tarihi olan 23/07/2019 tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı, 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığından bu yöne değinen davacı vekili istinaf talebi yerinde görülmüştür. Kabule göre davalı sigorta şirketi’nden manevi tazminat talep edilmediği halde kabul edilen manevi tazminatın harç ve vekalet ücretinden davalı Sigorta Şirketi’nin de sorumlu tutulması ve lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Bu nedenle; Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-)Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile a.)Davacının 52.284,53 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,b.)Davacının 6.062,70 TL geçici iş göremezlik tazminatının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, c.)Davacının 1.000,00 TL araç hasar bedeli alacağının 06/05/2019 tarihinden itibaren(davalı … Sigorta A.Ş yönünden 23/07/2019 temerrüt tarihinden itibaren) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,d.)Davacının tedavi gideri talebinin reddine,2-)Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacının 30.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 06/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-) Maddi tazminat yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 4.054-TL nisbi karar harcının davacı tarafça yatırılan 342,58 TL peşin harç ve 202,03 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 544,61 TL harçtan mahsubu ile 3.509,39-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Manevi tazminat yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 2.049,30-TL nisbi karar harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-)Davacı lehine maddi tazminat yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen(59.347,23TL) kısım üzerinden hesaplanan 8.515,14-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-)Davalı … Sigorta A.Ş kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat yönünden; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince reddedilen(100-TL) kısım üzerinden hesaplanan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş’ye verilmesine, 6-)Davacı lehine manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 9.200-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 7-)Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvuru 342,58-TL peşin harç ve 202,03-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 589,01-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 8-)Davacı tarafından yatırılan 1.600,00-TL Bilirkişi ücreti, 12/10/2020 tarihli 562,00 bedelli ATK fatura ücreti, 09/02/2021 tarihli 700,00 TL bedelli ATK fatura ücreti ve 588,48-TL posta giderinden ibaret toplam 3.450,48 -TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1.608,61- TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 9-)Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedeniyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-13 maddesi uyarınca zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak 615,38-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, 704,62-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,10-)Taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa re’sen iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında Davacı tarafından yapılan 277,52 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalı … Sigorta A.Ş. tahsili ile davacıya verilmesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 36 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş. verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/09/2023