Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/542 E. 2022/672 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/542
KARAR NO: 2022/672
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2021/595 Esas – 2021/684 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar )
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin 03.01.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete … kasko poliçesi ile sigortalı … Ltd Şti maliki bulunduğu … plakalı araç 31.10.2018 tarihinde … sevk ve idaresinde İstanbul Çatalça/Köyiçi bölgesinde seyir halindeyken yolda bulunan davalı kuruma ait rögar kapağının yüksekte/havada bulunmasından dolayı rögar kapağına çarptığını bu suretle dava konusu kaza meydana geldiğini ve sigortalı araç hasara uğradığını, meydana gelen kaza sonucu yapılan ekspertiz sonunda sigortalısına ait 58.151,19TL hasar tazminatı ödendiğini davalı iski nin sorumlu olduğunu, davalı hakkında iş bu sorumluluğu istinaden TTK 142/2 maddesi gereği İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi sebebiyle şuanki davanın açıldığını, davalının itirazının iptalini ve davalı yanca icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekilinin 04.02.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya yol üzerinde bulunan hani rögarın sebebiyet verdiğinin tespit edilmesi gerekli olduğunu, …ye ait olup olmadığı dahi bilinmeyen rögarın iskiye sorumlu tutulması kabul edilemeyeceğini, davaya konu kazanın gerçekleştiğinin bildirildiği adreste hasar tarihinde idarenin herhangi bir çalışmasının olmadığı tespit edildiğini, müvekkil idare yol bakım ve onarımlarından sorumlu olmadığını, yol yüzeyinde zarara neden olabilecek her türlü kusur belediyeye ait olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 10. Maddesince belediyeler yapım ve bakımdan sorumlu olduğunu, kazada sürücünün kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “Davanın dava şartı arabuluculuğa başvurulma şartı nedeniyle usulden Reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı … vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı … Vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın sigorta poliçesinden kaynaklanan bir dava niteliğinde olmayıp ticari dava niteliğine haiz olmadığını, yerel mahkemenin görev hususunu incelemeden görevli mahkemeyi Asliye Ticaret Mahkemesi olarak değerlendirerek arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması sebebiyle usulden reddine karar verdiğini fakat dava açılmadan arabuluculuğa başvurma zorunluluğunun bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, rücuen tazminat istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut uyuşmazlık , davacı Kasko sigortacısı tarafından poliçe kapsamında zarar gören sigortalı araç için ödediği hasar bedelini aracın hasarlanmasına neden olduğunu belirttiği rögar kapağı nedeni ile davalıdan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davasına ilişkindir. 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Eldeki dava da taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 06/01/2020 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının arabulucuya başvurmaksızın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtığı , Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek verilen görevsizlik kararı doğrultusunda dosyanın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine ticaret mahkemesine tevzi edildiği, arabuluculuk eksikliğin giderilmediği anlaşılmaktadır. 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olmasına, davacı dava tarihinden sonra arabulucuya başvurmuş olsa dahi zorunlu dava şartı olan “arabulucuya başvuru” koşulunun tamamlanabilir dava şartı olmamasına göre İlk Derece Mahkemesince zorunlu dava şartı arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden ve arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesince davanın esasına ilişkin bir değerlendirme yapmaksızın usulden red kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022