Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/508 E. 2022/1659 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/508
KARAR NO: 2022/1659
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2020/61 Esas – 2021/845 Karar
BİRLEŞEN
İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2021/400 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.10.2019 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigortası ile teminat altında olan … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı motosikleti sevk ve idare eden müvekkili …’ın karıştığı çift taraflı trafik kazasında müvekkilinin ağır yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL sürekli maluliyet olmak üzere toplam 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili asıl davadaki cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dava konusu kazada tarafların kusur oranının tespitinin gerektiğini, davacının maluliyetinin kaza ile illiyedi de irdelenerek ATK tarafından tespit edilmesini, geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri zararlarından 6111 sayılı yasa ve Genel Şartların A.5 maddesi doğrultusunda sorumlu olmadıklarını, SGK tarafından davacıya ödenen rücuya tabi bir ödemenin olup olmadığının tespit edilerek tenzilinin gerektiğini, dava tarihinden itibaren ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Aynı kaza nedeni ile dava açıldığını açıklayarak İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/61 esas sayılı dosyasında 03/06/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda müvekkilin 319.271,26 TL Sürekli iş göremezlik, 20.253,94 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam zararı 339.525,20 TL olarak belirlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 35.758,38 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini iddia ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap (birleşen) dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından, fark alacak için açılan ek dava, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, şirkete yapılan başvurunun bu yönüyle eksik olması sebebiyle davanın en başta usulden reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, Asıl Dava yönünden; A-Davacı tarafın geçici iş göremezlik tazminatı yönünden açtığı davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; 16.203,15 TL geçici iş göremezlikten kaynaklı tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, B-Davacı tarafın sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden açtığı davanın kısmen kabul , kısmen reddi ile; 255.417,00 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklı tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Birleşen Dava yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yapılan başvurunun bu yönüyle eksik olması sebebiyle davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, yapılan hesaplamada, genel şart değişikliği sonrası uygulanmaya başlanan TRH-2010 tablosu ve 1,8 teknik faize göre hesaplama yapılması gerektiğini, hesaplamanın genel şartlara uygun olmadığını, %25’lik maluliyet oranının fahiş olduğunu, ATK ve rapor vermeye yetkili hastane tarafından maluliyetin tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen %75 kusur oranının fahiş olduğunu, kaza nedeniyle geçici iş göremezlik tazminatından müvekkil şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu hususta sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, davaya konu kazada müterafik kusur durumunun araştırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 03/10/2019 tarihinde, davalı … Sigorta A.Ş. Sigortalısı dava dışı sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin çarpışması ile meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır.Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Kaza tespit tutanağında, kazanın oluşumunda davalıya sigortalı olan … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun53/1-b kuralını, … plakalı araç sürücüsü davacının de aynı kanunun 52/1-a kuralını ihlal ettiği açıklanmış, Mahkemece alınan kusur raporunda bilirkişi söz konusu kazanın oluşumunda avalıya sigortalı olan … plakalı araç sürücüsünün % 75 oranında asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü davacının % 25 tali kusurlu olduğu belirlemiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile Mahkemece alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 12/10/2020 tarihli maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek ve maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davalı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketine başvurulduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak eksik belge verildiğinden işlem yapılamadığı belirtilmektedir. Eksik belge ile müraacat yapılmış olsa dahi başvuru koşulunun yerine geldiğinin kabulü gerekeceğinden bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir. Tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı gereğince TRH 2010 tablosu uygulanacaktır. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/03/2020 tarih, 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 02/09/2019, kaza tarihi ise 03/10/2020 tarihidir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması olanaklı olmadığından, bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında; 25/02/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/02/2011 tarihli 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. … Yukarıda açıklandığı üzere geçici iş göremezlik yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları).Dosya kapsamında geçici bakıcı giderine yönelik açılmış bir davanın bulunmadığı, mahkemece bu konuda da karar verilmediği görülmekle bakıcı giderine; Mahkemece hükmedilen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapmış olması nedeni ile müterafik kusura değinen istinaf başvurusu değerlendirilmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 18.554,37 TL harçtan peşin alınan 4.639,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.915,37 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/09/2022