Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/48 E. 2022/514 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/48
KARAR NO: 2022/514
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2015/761 Esas – 2019/291 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/05/2015 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile Kavacık Tem Kuzey Yolu Tem Kuzöy yönünde otobüs duraklarında geri geri hızlı bir şekilde gelerek yaya durağındaki müvekkiline çarpmak suretiyle müvekkilinin yaralanmasına neden olduğunu, zarara neden olan olayda müvekkilinin her hangi bir kusur ve ihmali söz konusu olmadığını, davalı …’ın haksız fiili nedeniyle müvekkilinin madden ve manen zarara uğradığı, diğer davalıların hukuki ve müteselsil sorumlu olduklarını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile müvekkillerin tedavi giderleri, işten yoksun kalmaları ve maddi zararları ancak yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceğinden, maddi taleplerinin HMK’nın 107. maddesi dayanağında belirsiz olarak ileri sürmek gerektiğini, müvekkilinin bedensel ve maddi zararları nedeniyle şimdilik 100 TL maddi tazminatın fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (Davalı sigorta şirketinden poliçe kapsamı dahilinde, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) tahsiline ve müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin manevi zararları nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline ve müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı araç, müvekkil şirkete 07/03/2015-2016 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi ve kaza tarihindeki bilinen ücret üzerinden aktüerya raporu alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılar … Ltd. Şti ve … vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkillerinin davaya konu kazada hiçbir kusurları olmadığını, müvekkillerinden sürücü …’ın araç trafiğine açık yolda kurallara uygun bir şekilde manevra yapmaya çalışken, davacının dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı sonucu kazanın gerçekleştiğini, davacının davayı belirsiz alacak davası olarak ikame etmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumundan çalışmadığı süre için ödeme almış olması gerektiğini, sağlık yardımından da faydalanması gerektiğini, davacının talep ettiği manevi tazminat fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak görülmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın sürüncemede kalmasını istemediklerini, bilirkişi ücretinin gider avansı gibi değerlendirilmesinin dava şartı olamayacağından reddedilemeyeceğini, dosya kapsamında alınan 02/10/2017 tarihli bir adli tıp raporunun bulunmadığını, davalı tarafın kusurunu ve müvekkilin gördüğü zararı ispat eden bilirkişi ve ATK raporu mevcut iken Yerel Mahkemenin bunu göz ardı ederek aleyhe hüküm kurmasının yasal mevzuata aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı vekili dava dilekçesi ile maddi tazminat olarak HMK’nın 107md. kapsamında tedavi giderleri, işten yoksun kalmaları ve maddi zararı olduğu belirtmiş tazminat taleplerini kalem kalem belirtmeden toplam 100 TL olarak talep etmiştir. Yargılama sırasında mahkemece 17/02/2016 tarihli celse 10 nolu ara kararı ile”Davacı vekiline dava konusu ettiği maddi tazminat kalemlerinin nelerden ibaret olduğu ve bu dava konusu edilen kalemler açısından talep olunan miktarların ayrı ayrı ne kadar olduğunu yazılı olarak dosyaya sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine,” karar verilmiş, davacı vekili tarafından sunulan 01/03/2016 tarihli dilekçe ile maddi tazminat kalemlerinin açıklandığı görülmüştür. Mahkemece 15/06/2016 celse ara kararı ile “Önceki ara kararları ikmal edildikten sonra; davacının ve dava dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu’na sevk edilerek davaya konu trafik kazası nedeniyle mevcut yaralanması dikkate alınarak daimi ve/veya geçici maluliyetinin bulunup bulunmadığı, varsa oranının ve süresinin ne kadar olduğu hususlarında rapor düzenlenmesinin istenilmesine; giderin davacı vekilince yatırılan gider avansından karşılanmasına,” karar verildiği, ara karar gereğince AKT raporunun dosya içerisine gönderildiği, ancak 689,50 TL ATK faturasının davacı tarafından ödenmediği , mahkemece 07/03/2018 tarihli celse ara kararı ile” 689,50 TL ATK fatura bedelini yatırması için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi taktirde delilden vazgeçilmiş sayılacağının, mevcut duruma göre değerlendirme yapılacağının, gerektiğinde davanın reddolunacağının davacı tarafa ihtarına(ihtarat yapıldı), Bilirkişi ücreti olarak 500,00 TL bilirkişi ücreti takdiri ile iki bilirkişi ücreti olan toplam 1.000,00 TL delil avansının yatırması için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmesine,aksi taktirde delilden vazgeçilmiş sayılacağının, mevcut duruma göre değerlendirme yapılacağının, gerektiğinde davanın reddolunacağının davacı tarafa ihtarına (ihtarat yapıldı), delil avansı yatırıldığı ve yukarıdaki ara karar gerekleri yerine getirildiğinde dosyanın mevcut durumu ile iddia, savunma ve toplanan deliller kapsamında değerlendirilebilmesi açısından konusunda uzman özel ve teknik bilgi sahibi kusur ve aktüer bilirkişi heyetine tevdine, rapor sunulduğunda taraflara HMK 281.madde uyarınca tebliğine,” şeklinde ara karar kurulduğu ancak davacı tarafça ara kararlar gereğince yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Dosya kapsamına davacı tarafça 09/07/2015 tarihli 975 TL bedelli fatura sunulduğu, Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/590 Esas ve 2016/484 Karar sayılı dosyasında aldırılan 09/12/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı sürücünün asli kusurlu, davacının kusursuz olduğunun belirtildiği, mahkemece davalı sürücünün taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece maddi tazminat taleplerinden iş göremezlik tazminatının hesaplanması için bilirkişi raporu alınmadan karar verilmesi mümkün olmadığından yasal ihtarat içerir ara karara rağmen davacı vekili tarafından aktüerya bilirkişi giderinin yatırılmadığından İlk Derece Mahkemesince bu talepler yönünden davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacı vekilinin tedavi giderleri talebi yönünden dosyaya sunduğu delillerin doktor bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiği ve bu nedenle davacı vekiline doktor bilirkişisinden rapor alınması için delil avansı yatırmak üzere kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ara karar tesisi (tedavi giderleri bakımından bilirkişinin doktor olması gerektiği açıklanmaksızın) ile sonuç olarak ara karara uyulmadığından davanın reddine karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Davacı tarafça aynı olaya ilişkin davalı … hakkında Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/590 Esas ve 2016/484 Karar sayılı dosyası ve bilirkişi raporunun sunulmasına rağmen ilgili ceza dosyasının getirtilerek kusur durumunun ve manevi tazminat talebinin değerlendirilmemesi de eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/03/2022