Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/400 E. 2023/1168 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/400
KARAR NO: 2023/1168
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
NUMARASI: 2021/373 Esas – 2021/869 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı Kurum tarafından düzenlenen 23.02.2017 tarihli 2017/01 numaralı ödeme emri ile davadışı asıl borçlu şirketin 6111 sayılı yasa ile 2918 sayılı yasada yapılan değişiklik sonucu ödenmesi gereken tutarlar ve gecikme zamlarının talep edildiğini, takibe konu borcun amme alacağı niteliğinde olmadığını, asıl borçlu şirketten tahsiline gidilmeden müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, asıl borçlu şirketin yapılandırma talebinin kabul edilmediğini, şirketin Hazine tarafından el konulduğunda borcu ödeyecek tutarda mal varlığı bulunmasına rağmen bu borcun ödenmediğini, müvekkilinin 30.11.2011 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, borcun ödenmemesinde haklı neden bulunduğunu ileri sürerek 23.02.2017 tarihli 2017/01 icra takip kartlı ödeme emrinin iptal edilmesini ve dava dışı şirket prim borçlarından dolayı sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … Sigorta A.Ş.’nin, Yönetim Kurulu Başkanı olarak prim gecikme zamlarından sorumlu olduğunu, Kurum tarafından yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, davacının 93153019- 206 E, 1045258 sayılı 23/02/2017 tarihli ödeme emrine konu takipten dolayı 6.850.423,43 TL’den davalı SGK’ya borçlu bulunmadığının tespitine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kurumca davacıya gönderilen ve dava konusu edilen ödeme emrine konu olan primlerin normal prim alacağı olmayıp, trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen, dava dışı şirket tarafından 6111 sayılı yasa ile 2918 sayılı yasada yapılan değişiklik ile davalı kuruma aktarılması gereken bu tutarların 5510 sayılı kanunun 89.maddesi kapsamında prim ve diğer alacak olarak 88.mad 16.bendi gereği 6183 sayılı yasa kapsamında tahsili gerekeceğinin açık olduğunu, davacının sorumluluğunun, kurumca davacıya gönderilen ve dava konusu ödeme emrinde belirtilen dönemin tamamını içerdiğini, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından kaynaklanan her türlü davalar için 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168.maddesi uyarınca vekalet ücretinin maktu olarak belirleneceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, dava dışı … Sigorta A.Ş.’nin, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle trafik kazalarındaki tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu tutulması dolayısıyla SGK’ya aktarması gereken prim borcunu aktarmaması nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 88. maddesine dayanılarak … Sigorta A.Ş.’nin yönetim kurulu eski üyesi olan davacıdan tahsili istemi ile gönderilen 24.02.2017 tarih, … sayılı ödeme emrine konu alacak için borçlu olmadığının tespiti ve ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Konuya ilişkin mevzuat hükümleri incelendiğinde: 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü getirilmiştir. 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde; limited şirketlerin ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları düzenlenmiş; mükerrer 35. maddesinde ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarıyla sorumlu olacağı belirtilmiştir. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle 1.fıkrasında “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; Aynı maddenin 2. fıkrasında “Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve …nca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14 üncü maddesinde düzenlenen durumlar için … tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. “; Aynı maddenin 3. fıkrasında ise “Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve … tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan düzenleme ile kanunun yürürlük tarihinden sonra ve önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması amaçlanmıştır. SGK için oluşacak maddi yük ise sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve …nca tahsil edilen katkı paylarının Kuruma aktarılması ile sağlanacaktır. Buradaki prim borcu, sigorta şirketi ile sigortalı kişi arasında imzalanan sözleşme niteliğindeki sigorta poliçelerinde yazılı olan ve sigortalı tarafından ödenen bedeldir. Sigorta şirketleri ve … tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Kuruma zorla tahsil yetkisi verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde (ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinde) ise SKK’nın 5510 sayılı Kanun’dan doğan prim alacağına ilişkin olarak düzenleme getirilmiş olup buna göre aynı Kanun’un 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenlerin prim borcunu ödememesi halinde işveren konumundaki kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkililerinin müteselsil sorumluluğu düzenlenmiştir. Anlaşılacağı üzere 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi ile şirket yönetim kurulu üyelerinin müteselsilen sorumlu olduğu prim borçları ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde düzenlenen sigorta şirketlerine aktarım yükümlülüğü getirilen prim borcu birbirinden farklıdır. 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinden doğan aktarım borcuna konu primin ödenmemesi halinde şirket yönetim kurulu üyelerinin 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi ile 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesine dayanan müteselsil sorumluluğu bulunmamaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, yukarıda açıklandığı üzere yönetim kurulu üyesi olan davacının 2918 sayılı KTK’nın 98/2.maddesinde düzenlenen dava dışı sigorta şirketinin aktarması gereken prim borcundan, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi ile 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesinden doğan müteselsil sorumluluğu bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince “… davalı tarafça ödeme emri gönderilmesine dayanak oluşturulan 5510 sayılı yasanın 88/16 ve 20.fıkraları içerisinde kalan alacakların kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası primlerine ilişkin olduğu, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının davaya konu alacağının dayanağını ise 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik 2918 sayılı kanunun 98.maddesinin düzenlenmesinin oluşturduğu, bu kapsamda ödenmesi talep edilen primin özel sigorta branşı olan Karayolları Zorunlu Trafik Sigortası primi olduğu, 5510 sayılı kanundan doğan bir kamu alacağı olmadığı, özel sigortacılık faaliyetinden doğan prim alacağı olduğu, 5510 sayılı kanunun 88/16 ve 88/20. Fıkralarının uygulama alanı bulunmadığı anlaşıldığından ….” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir.Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 13. maddesinde düzenlenen “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmü uyarınca davada kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına nispi vekalet ücreti hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ve bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Bu nedenlerle; davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı SGK vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/06/2023