Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/40 E. 2022/2439 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/40
KARAR NO: 2022/2439
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2019/681 Esas – 2020/774 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocukları 2004 doğumlu … 02/06/2008 tarihinde saat 12:00 sıralarında evlerinin önünde oynamaktayken davalılardan … yönetimindeki … plakalı okul taşıtı minibüsü ile ezildiğini, kazada küçük …’ın kalçasının kırıldığını, yüzünün sağ tarafının yaralandığını, kafatasında çatlak meydana geldiğini, Küçükçekmece C.Savcılığının 2008/18201 Soruşturma numaralı dosyasında 2008/14003 K no ile takipsizlik kararı verildiğini, müvekkillerinin kendilerinin suçlu çıkacağı düşüncesi ile karara itiraz edemediklerini, çocuğun o tarihten bu yana sağlığına kavuşmadığını, hatta giderek kötüleştiğini, bacağının 2 cm kısa kaldığını, doktorların beyanı ile büyümesi ile orantılı olarak bu kısalığın artacağından haberdar olduklarını, çocuğun kırmızı reçeteli ağır psikolojik travmaya ilişkin ilaçlar kullandığını, davacı babanın 1.700,00 TL maaş aldığını, üç çocuğunun geçimini çok zor şartlarda sağladığını belirterek küçük … için 50.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi, davacı baba … için 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, davacı anne … için 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirket sürücü ve araç sahibindan kaza tarihinden itibaren, işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen, davalı … Sigorta’dan tedavi masrafları için 100.000,00 TL’nin ihbar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili özetle; davacılar kaza neticesinde tutulan tutanaklar ve C.Savcılığının soruşturma dosyasından, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiklerini, bu öğrenme üzerinden 9 yılı aşkın bir süre geçtiğini, davacıların maddi ve manevi zarar taleplerinin zamanaşımına uğradığını, öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin kaza tarihinde diğer davalı eşi adına kayıtlı araç ile öğrenci servisi yaptığını, kaza tarihinde henüz 4 yaşında olan davacı küçük …, yanında velisi olmadığı halde tek başına sokakta olduğunu, müvekkilinin öğrencisini araca bindirdikten sonra hareket edeceği sırada, aracın altına girmeye çalıştığını fark ettiğini, aracı derhal durdurduğunu, küçük …’ı hastaneye götürdüğünü, kazada kusurlu tarafın müvekkillerinin olmadığını, kusurlu tarafın davacı küçüğün annesi ve babası olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili özetle; KTK 109. ve Sigorta Genel Şartları’ nın C.8 maddeleri uyarınca davacının talebinin zamanaşımına uğradığından reddi gerektiğini, başvuru koşulunun yerine getirilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın KTK 109/1-2 maddesi gereği zamanaşımı nedeniyle reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; KTK’nın 109.maddesi gereğince dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörürse bu zamanaşımı geçerli olacağını, bu olayda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/18201 soruşturma dosyasına konu olan madde metninde belirtilen 10 yıllık zaman aşımından daha kısa olup 8 yıl olduğunu, bu sebeple somut olaya uygulanması gereken zaman aşımı süresi 10 yıl olduğunu 8 yıllık zaman aşımının uygulanmasının mümkün olmadığını, ceza zaman aşımının uygulanabilmesi için ceza zaman aşımının 10 yıllık zaman aşımından daha uzun olması şart olduğunu, kaza tarihi 02.06.2008 olup dava açılış tarihi 08.12.2017 tarihi olduğunu, kaza tarihi ile dava açılış tarihi arasında geçen süre 9 yıl 6 ay 6 gün olduğunu bu nedenle 10 yıllık zaman aşımı süresi dolmadığından davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece davacı müvekkillerinin zarar ve tazminat yükümlerini öğrendiği tarihin tespitinde Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/18201 soruşturma dosyasından 03/09/2008 tarihinde verilen takipsizlik kararı göz önüne alınmışsa da davacı müvekkiller zarar ve tazminat yükümlülerinden … Sigorta A.Ş.’yi dava açmaya karar verdiğinde tarafımızca yapılan araştırma neticesinde dava tarihi itibariyle öğrendiğini, tazminat sorumlusu olan özel ve tüzel kişilerin bir bölümünün öğrenilip, dayanışmalı sorumlulardan birinin veya birkaçının henüz öğrenilememiş olması ya da dava sırasında gerçek sorumlunun ortaya çıkması durumunda hakkında dava açılmayandan tahsilat yapılamayacağından, her yeni öğrenilen sorumlu tazminat yükümlüsü için yeni bir zamanaşımı işlemeye başlayacağını, Trafik sigortasını yapan veya isteğe bağlı poliçe düzenleyen sigorta şirketi yönünden de, kaza tarihinde geçerli poliçenin ele geçirilmesinden veya sigortacının ad ve ünvanının kesin öğrenilmesinden sonra zamanaşımı işlemeye başlayacağını, bu durumda tazminat yükümlüsü sigorta şirketinin öğrenildiği tarihten yani dava açılış tarihinden itibaren zaman aşımının kesilmesiyle 2 yıllık zaman aşımı süresi geçmediğinden ve her halükarda 10 yıllık zaman aşımı dolmadığından mahkemenin kararı hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 02/06/2008 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı olan, davalı …’ın işleteni olduğu, davalılardan … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan davacı …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacı …’in yaralandığı ve bu yaralanması nedeni davacı …’ın maddi ile manevi tazminat anne ve babası olan diğer davacıların ise manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir.Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16/04/2008 Tarih 2008/4-326 E. 2008/325 K.). Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Somut uyuşmazlıkta trafik kazası 02/06/2008 tarihinde gerçekleşmiş, dava ise 08/12/2017 tarihinde açılmıştır. Davalı taraf, süresinde davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığı savunmasında bulunmuştur. Bu durumda kaza tarihi 02/06/2008 tarihi olduğuna göre, kaza tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı 02/06/2016 tarihinde dolmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde davacı müvekkillerinin zarar ve tazminat yükümlülerinden … Sigorta A.Ş.’yi dava açmaya karar verdiğinde kendileri tarafından yapılan araştırma neticesinde dava tarihi itibariyle öğrendiğinildiğini belirtilmiştir. Dosyada bulunan Küçükçekmece Cumhuriyet Baş Savcılığı soruşturma evrak içeriğinden davacı …’a çarparak yaralanmasına sebebiyet veren aracın plakası ve sürücüsünün davacılar tarafından öğrenildiği anlaşılmaktadır. Aracın plakası öğrenildiğinden trafik sigortası bulunması halinde sigorta şirketi ve bulunmaması halinde …na dava açılabilecektir. HMK hükümleri gereği sigorta şirketini bilmeyen davacı taraf, dava dilekçesinde trafik sigortacısına karşı da dava açtığını belirttikten sonra Mahkemeden trafik poliçesinin teminini talep ederek ve varsa poliçe temin edildikten sonra davalı sigorta şirketini açıkça bildirme imkanına sahiptir. Bu nedenle sigorta şirketinin sonradan öğrenildiği yönündeki davacı istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davacılar vekili gelişen durum nedeniyle zararın kapsamının öğrenilemediği iddia edilmemiştir. Kaldı ki dosyadaki bilgi ve belgelere göre zamanaşımı durduran yada kesen neden olmadığı gibi davacıya ait İ.Ü. Tıp Fakültesi Hastanesi Travma Acil Servis tarafından düzenlenen 06/06/2008 tarihli çıkış fişinde şifa ile taburcu olduğu yazılı olup bu tarihten sonra tedavinin devam ettiğine ilişkin evrak bulunmamaktadır. Bu nedenle yukarıda değinilen Hukuk Genel Kurulu kararın da belirlenen zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde tazminat talebinin öğrenme tarihinden itibaren KTK’nın 109.maddesine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiğine ilişkin durumunda somut uyuşmazlıkta oluşmadığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2022