Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/379 E. 2022/1794 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/379
KARAR NO: 2022/1794
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2020/566 Esas – 2021/1098 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/11/2019 tarihli … sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta’ya trafik poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin oğlu …’ün kaza neticesinde olay yerinde vefat ettiğini, olaya karıştığı iddia edilen ancak plaka bilgileri tespit edilmeyen araç sebebi ile de …na karşı dava açıldığını, geride davacılar olarak anne ve babası kaldığını, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik Anne … için 100,00 TL, Baba … için 100,00 TL e destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Poliçelerden dolayı sorumluluklarının davacını kusuru oranında olmak üzere, ölüm ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 390.000,00 TL olduğunu, dava açılmadan önce kuruma başvuru yapıldığını ve meydana gelen kazada zorunlu mali sorumluluk poliçesi bulunmayan araca herhangi bir kusur atfedilememesi ve yapılan incelemede … plakalı aracın … Sigorta A.Ş tarafından sigortalı olması sebebi ile reddedildiğini, müracaatın trafik poliçesi düzenleyen … Sigorta A.Ş’ye yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığını, davacılar için destekten yoksun kalma tazminatının yasal şartları oluşmadığını, müteveffa sigortalı araçta yolcu olarak bulunduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, müvekkil şirketin temerrüde düştüğü tarih itibariyle faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın … Sigorta sigortalısının kusurlu olduğu kabul edilerek davacı … ve gerçek zararı olan 244.941,79 TL’nin, davacı … ve gerçek zararı olan 129.483,59 TL’nin 19.08.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Sigortadan alınıp davacıya verilmesine, Davalı … Sigorta yönünden açılmış olan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, meydana gelen kazada sürücü …’ın kurallara uygun bir şekilde seyir halinde olduğu fakat beyaz minibüsün sinyalsiz ve aniden şerit değiştirmesi sebebiyle kazanın gerçekleştiğini, kazaya sebep olan ve plakası tespit edilemeyen beyaz minibüs sürücüsünün ve emniyet kemerini takmaması dolayısıyla müteveffanın kusurlanın göz önüne alınması gerektiğini, Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen kusur raporu, araç sürücüsüne atfedilen kusur sebebiyle kabul etmediklerini, destekten yoksun kalma tazminatının tam belirlenebilmesi için davacıların maddi durumlarının araştırılmasının gerektiğini, müteveffanın öğrenci olması ve yardım gören konumunda bulunması sebebiyle ileride ebeveynlerine maddi bir yardımda bulunup bulunmayacağı belli olmadığını ve ebeveynlerin, desteğin bakım gücünü kanıtlaması gerektiğini ve son olarak tazminata hükmedilecekse de olayda hatır taşımasının olduğunu ve uygun bir indirimin yapılmasını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 28/11/2019 tarihi ile ile ıslah tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Kaza tespit tutanağında, kazanın meydana gelmesine sebebiyet veren firari araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK’nun 56/1-a (şerit izleme ve değiştirme) kuralını ihlal ettiği, sürücü … ve …’nın kusurunun bulunmadığının tespit edilmiştir. Aynı olaya ilişkin Gölbaşı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/131 Esas ve 2021/208 Karar sayılı kararı ile sanık olarak yargılanan dava dışı sigortalı araç sürücüsü … hakkında “… ancak olay sırasında kazaya sebebiyet veren üçüncü bir aracın bulunduğu hususunda beyanlar ve PTS kayıtları ile tüm tutanak içeriklerinde herhangi bir tespit olmadığı, zira olaya ilişkin olarak ODTÜ’de görevli bilirkişilerden alınan rapora göre de, kazanın oluşumunda sanığın asli, ölenin ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiği …” gerekçesi ile taksirle ölüme neden olma suçundan kusur derecesi gözetilerek teşdiden mahkumiyetine karar verildiği ve kararın 16/09/2021 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden aldırılan kusur raporunda plakası tespit edilemeyen araç bulunup bulunmaması ihtimaline göre iki seçenekli rapor düzenlenmiştir. Ceza Mahkemesi kararında kesinleşen maddi olgu hukuk hakimi için de bağlayıcı olup davacıların desteği de yolcu konumunda olduğundan İlk Derece Mahkemesince aldırılan kusur raporunun ceza mahkemesinde kabul edildiği şekilde hükme esas alınmasında isabetsizlik olmadığından bu yöndeki istinaf yerinde değildir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK’nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Bu açıklamalar hayatın olağan akışı içerisinde somut olayda ölen … davacıların çocukları olup yaşaması halinde, ileride anne ve babasına mali olarak, bu mümkün olmasa bile hizmet ederek ve bakımını sağlayarak destek olacağı toplumsal örf ve adetlerin gereği olduğunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince davacı anne ve baba yararına destekten yoksun kalma tazminatı hükmedilmesinde usul, Yasa ve Yargıtay içtihatlarına aykırılık yoktur. Bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Hatır ve müterafik kusur yönünden istinaf talebi değerlendirildiğinde; Somut uyuşmazlıkta desteğin yolcu olarak bulunduğu araçta seyri esnasında emniyet kemeri takıp takmadığı kaza tespit tutanağından anlaşılamıyor ise de soruşturma evrakı içeriğinden kaza anında desteğin arka camdan düştüğünün tespit edilmiş olması karşısında kazanın meydana gelmesinde direkt etkisi olmasa da desteğin emniyet kemerini takmaması nedeni ile araçtan fırlaması neticesinde zararın artmasına sebebiyet verdiği, TBK’nun 52. maddesi uyarınca, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları gereğince % 20 oranında müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmamıştır. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Dosya içerisinde mevcut olan kolluk ifadelerine göre dava dışı sigortalı araç sürücüsü … ile yanında … isimli kişi ile Muş ilinden Ankara’ya doğru yola çıktıkları, destek …’in, yol güzergahında Malatya ilinden araca yolcu olarak alındığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde olayda hatır taşıması olduğunu belirtmiştir. Bu durum karşısında, desteğin hatır için taşındığı kabul edilerek hesaplanan tazminattan Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları gereğince %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde, davalının bu yöndeki savunma ve itirazları değerlendirilmeksizin hatır taşıması indirimi yapılmadan karar verilmesi doğru olmamış, bu konuya ilişkin davalı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas ve 2018/10877 Karar sayılı ilamı). Sonuç olarak davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne; Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacı … yönünden belirlenen 244.941,79 TL toplam tazminat miktarından önce % 20 oranındaki hatır indirimi yapılarak bulunan 195.953,43 TL’den de % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 156.762,74 TL destekten yoksun kalma tazminatı için davanın kabulüne, davacı … yönünden belirlenen 129.483,59 TL toplam tazminat miktarından önce % 20 oranındaki hatır indirimi yapılarak bulunan 103.586,87 TL’den % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak 82.869,49 TL destekten yoksun kalma tazminatı için davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur ve hatır indirimi nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan, istinaf talep eden davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiş ve İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-İş bu asıl ve ıslahla açılan davanın … Sigorta A.Ş. sigortalısının kusurlu olduğu kabul edilerek davacı …’ün, nihai ve gerçek zararı olan 156.762,74 TL’nin, davacı …’ün, nihai ve gerçek zararı olan 82.869,49 TL’nin 19.08.2020 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş.’den alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davalı … yönünden açılmış olan davanın reddine, 2-Karar ve ilam harcı olan 16.369,27 TL’den peşin ve ıslah ile alınan 1.333,24 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.036,03 TL ilam harcının davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yatırılan 1.387,64 TL peşin, başvuru ve ıslah harcının davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacılara verilmesine, 4-Davacılar tarafından yapılan 1.180,25 TL yargılama giderinin davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacılara verilmesine, 5-Davacılar kendilerini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 36.548,51 TL vekalet ücretinin davalı … Sigorta A.Ş’den alınarak davacılara verilmesine, 6-Davalı … kendisini dava ve duruşmalarda vekili ile temsil ettirdiği anlaşılmakla AAÜT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, 7-Tarafların zorunlu arabuluculuk sürecinde anlaşamamaları nedini ile zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.360,00 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş’den tahsil edilerek hazineye irat kaydına, 8-Davacının gider avansından artan bakiyesinin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 50,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 397,80 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022