Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/37 E. 2022/1156 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/37
KARAR NO: 2022/1156
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2014/106 Esas – 2021/36 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 25/05/2017 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki diğer davalı Özburun Belediyesi’ne ait olan … plakalı aracı ile … Caddesinde seyir halinde iken vekil eden …’a çarparak vekil edenin yaralanmasına sebep olduğunu, meydana gelen kazada …’un ağır derecede yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde kaza yerinde yaya olarak bulunan müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, bu nedenlerle 1.000 TL geçici işgöremezlik, 1.000 TL sürekli maluliyet nedeniyle oluşan daimi iş gücü kaybı ve 1.000 TL karşılanmayan tedavi giderleri olmak üzere 3.000 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihi olan 25/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte, 20.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve Özburun Belediye Başkanlığı’ndan kaza tarihi olan 25/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … ve Özburun Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın müruruzamana uğradığını, yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının Afyonkarahisar C.Başsavcılığının dosyasında şikayetçi olmayıp davada katılmamış olması nedeni ile dava açma hakkı bulunmadığından reddine karar verilmesini, olay mahallinde tutulan trafik kaza tutanağında davacının asli kusurlu olduğu hususunun belli olduğunu, müvekkili …’in olayın hemen akabinde kendisi ile ilgilenildiğini ve tüm maddi ve manevi zararlarını karşılamak üzere kendisine gerekli ödemeyi yapmış bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, davacının manevi tazminat taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olmadığını, davacı tarafın kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığını beyan ettiğini ve bu iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olacağından bu konuda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak bu durumun tespiti gerektiğini, avans faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile a-Maddi Tazminat yönünden; 13.457,00 TL sürekli İş Göremezlik, 1.000,00 TL geçici İş Göremezlik ve 1.000,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 15. 457,00 TL tazminat alacağının davalılardan müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında alınarak davacıya verilmesine , Alacağa sigorta şirketi bakımından dava tarihinden başlamak diğer davalılar yönünden 25.05.2007 olay tarihinden yasal faiz uygulanmasına b- Manevi Tazminat Yönünden; 2.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve Özburun Kasabası Belediye Başkanlığından müşterek ve müteselsil sorumlu olmak kaydıyla alınarak davacıya verilmesine Alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Farklı tarihlerde bilirkişi raporları alındığını, ilk bilirkişi raporlarının rapora itiraz edilerek son bilirkişi raporundaki tazminat miktarına arttırma talebinde bulunulduğunu, talebin kabul edilmediğini, güncel veriler esas alınmak suretiyle yeniden tazminat hesabının yapılmasının gerektiğini, yapılan hesaplama neticesinde taraflara davaların ıslah için süre verilmesini ve nihayetinde taleplerin kabulünü talep ettiğini, bedel arttırımın sunulduğu ve karar tarihi yeni bir asgari ücret dönemine tekabül ettiğini, müvekkilinin muayene edilmeden adli tıp raporunun düzenlendiğini, hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğunu, güncel şartlara gösterilerek tazminatın arttırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun davacının maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak, yeni tarihli muayene evrakları da incelenerek, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. HMK’nun 109/3.maddesi “Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmının açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” hükmünü ihtiva etmektedir. Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/77 E. ve 2021/1206 K. sayılı kararında açıklandığı üzere ek dava ile asıl davada talep edilmeyen bakiye tazminatın zamanaşımı süresi içerisinde talep edilmesi her zaman mümkündür. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.02.2005 tarih ve 2004/7-754 E. 2005/36 K. sayılı kararında; “Uyuşmazlık, ıslah ( değer artma ) dilekçesi erken verilmişse, sonradan ortaya çıkan değişiklikler (örneğin bilirkişi hesap raporunun yeniden düzenlenmesi) karşısında ne yapılacağı noktasında toplanmaktadır. Islah dilekçesi, her davada bir kez verilir, ikinci kez ıslah yoluna başvurulamaz. Kısmi davada saklı tutulan alacak bölümü için gerek kısmi dava karara bağlanmadan önce, gerekse daha sonra ayrı bir dava açılması usulen olanaklıdır. Uygulamada bu ayrı davaya ek dava denilmektedir. Yine kısmi davadan sonra açılan ek davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması ve davacının hukuki yararının bulunması koşullarının birlikte varlığı halinde, birden fazla ek dava açılması mümkündür. O halde, somut olayda, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutan davacının ıslah talebinden sonra, ek davalar yoluyla fark alacağını isteyebileceği sonucuna varılmaktadır.”. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesi anlatımına göre kısmi dava açtığı anlaşılmakla mahkemece ilk bedel arttırımına göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazında belirttiği itirazı belirsiz alacak olarak açılan davada uygulanacağından bu hususa dayanan istinaf itirazı yerinde görülmemiştir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/3584 E. – 2018/12064 K. sayılı kararı). Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, maluliyete ilişkin rapora göre sürekli maluliyet tayinine mahal olmayacak şekilde yaralanmış olması ve yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük belirlendiği, 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; a-Maddi Tazminat yönünden; 13.457,00 TL sürekli İş Göremezlik, 1.000,00 TL geçici İş Göremezlik ve 1.000,00 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 15.457,00 TL tazminat alacağının davalılardan müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında alınarak davacıya verilmesine , Alacağa sigorta şirketi bakımından dava tarihinden başlamak diğer davalılar yönünden 25.05.2007 olay tarihinden yasal faiz uygulanmasına b- Manevi Tazminat Yönünden; 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve Özburun Kasabası Belediye Başkanlığından müşterek ve müteselsil sorumlu olmak kaydıyla alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacağa olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, 2-Alınması gereken 1.397,41-TL kara harcına karşılık peşin alınan 398,00-TL harç ve (43,00-TL ile 25,00-TL olmak üzere ) 68,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 931,41-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin 586,11-TL tutardan sorumlu tutulmasına), 3-Davacı tarafından sarf olunan 2.050,00-TL bilirkişi gideri, 715,05-TL tebligat-müzekkere giderinin davanın kabul kısmına isabet eden 1.162,53-TL’si ile peşin alınan 398,00-TL harç ile 68,00-TL ıslah harcı toplamı 1.628,53-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalı … Sigorta A.Ş.’nin 1.466,19-TL tutardan sorumlu tutulmasına) 4-Vekalet Ücretleri; a-Maddi tazminat yönünden; a-1: Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, a-2: Davalılar lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, b-Manevi tazminat yönünden; b-1: Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve Özburun Kasabası Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b-2: Davalılar … ve Özburun Kasabası Belediye Başkanlığı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 5,000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve Özburun Kasabası Belediye Başkanlığı’na verilmesine, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 115,5 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/06/2022