Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/364 E. 2023/851 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/364
KARAR NO: 2023/851
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/11/2021
NUMARASI: 2018/181 Esas – 2021/938 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 29/06/2012 tarihinde … Mah. … Cad. takiben … Cad. doğru yolun en sağ tarafından yaya olarak giden …’ya sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen ve yine aynı istikamette seyir halinde olan motorsikletin çarpması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasında yaya olarak bulunan davacının ağır derecede yaralandığını, kaza sonucunda davacının hastanede tedavi gördüğünü, söz konusu kazanın Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2012/10181 soruşturma nolu dosyası ile soruşturmasının yürütüldüğünü, kazaya sebebiyet veren aracın olay yerini terk etmiş olması sebebiyle plakasının belirlenmediğini, kanun gereği 28/12/2017 tarihinde davalıya başvuruda bulunulduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100TL kalıcı, 100 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan davalının kusuru oranında tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili vermiş olduğu ıslah dilekçesi ile davacının kalıcı iş göremezlik tazminatının 42.990,35TL ve geçici iş göremezlik tazminatının 6.128,95 TL olmak üzere davalarını 49.119,30 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; başvuru dava şartının olmadığını, ibraz edilmesi gereken belgeler arasında yer alındığını, bu belge ibraz edilmediğinden açılacak bir davada, dava şartları yerine getirilmediğinden yok hükmünde sayılacağını, davacının davaya konu kazaya bağlı maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun davacıdan yazılı olarak talep edildiğini, davacı tarafın bu belgeleri davalıya sunulmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatı gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının ve davacının maluliyetinin de tespiti gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddi gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek davalı kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, davalının sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile toplam 49.119,30 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, davaya konu olayda uzamış ceza zamanaşımı 8 yıllık süre kabul edilse bile ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, karara dayanak yapılan maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, artan maluliyet iddiasına ilişkin dayanak belge sunulmadığını, bu nedenle de tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini, maluliyet tazminatı hesaplanmasında, TRH-2010 tablosunun kullanılması halinde uygulanacak teknik faiz (iskonto oranı) 1,65 olması gerektiğini, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkili kurum aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 29.06.2012 günü, saat 13:00 sıralarında kimliği belirsiz sürücü sevk ve idaresindeki plakası tespit edilemeyen motosiklet ile … caddesini takiben … caddesi istikametine seyir halinde iken kaza mahalline geldiği esnada seyir istikametine göre yolun sağını takiben aynı istikamete doğru yürümekte olan davacı yaya …’ya çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında bulunan kaza tespit tutanağı ve hastane kayıtlarına göre davacının yaralanmasının trafik kazasına bağlı yaralanma olduğu ve çarpan aracın plakası tespit edilemediği anlaşıldığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK maluliyet raporunun ve aktüerya raporunun istinaf talep eden davalıya HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet ve hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyete ve tazminat hesaplamasına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kahramanmaraş SGK İl Müdürlüğünden gelen cevaba göre davacıya tazminata konu trafik kazası nedeniyle rücuya tabi ödeme ve geçici işgöremezlik ödemesi yapılmadığı belirtildiğinden bu yöne ilişkin istinafın reddi gerekmiştir. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tarihi olan 29.06.2012 tarihi ile dava tarihi olan 27/02/2018 tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davacının ıslah dilekçesini 14/07/2021 tarihinde talep arttırım dilekçesi olarak ibraz ettiği, dilekçenin davalı vekiline tebliğine rağmen ıslah talebine karşı da zamanaşımı def’i talebinde bulunulmadığı anlaşıldığından istinaf aşamasında ileri sürülen zamanaşımı def’inin nazara alınması olanaklı değildir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafça ile 28/12/2017 tarihinde davalıya dilekçe ile müracaat edildiği dilekçe üzerindeki kaşe ve tarihten anlaşılmakta olup bu halde başvuru koşulunun yerine getirilmiş olmasına göre davalı sigorta şirketinin başvuru şartına ve faiz başlangıç tarihine ve zaten yasal faiz uygulandığından faizin türüne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.355,33 TL harçtan peşin alınan 838,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.516,48 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/04/2023