Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/323 E. 2022/1771 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/323
KARAR NO: 2022/1771
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
NUMARASI: 2021/580 Esas – 2021/946 Karar
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili ve dava dışı … Tic. A.Ş. arasında … plakalı aracı konu almak üzere kira sözleşmesi imzalandığını, ayrıca dava dışı şirketin … plakalı araca 18/12/2020 başlangıç, 03/07/2021 bitiş tarihli, … poliçe numaralı Genişletilmiş Kasko Filo Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalandığını, müvekkili bünyesinde istihdam edilen … isimli personelin kullanımına tahsis edilen aracın kamera kayıtlarından da görüleceği üzere 01/03/2021 günü saat 19:10 sularında … Mah. … Cad. No…. Dudullu OSB, Ataşehir, İstanbul adresinde mukim fırından alışveriş yapmak için aracın içinde eşinin bulunduğu halde anahtarsız çalışan aracın anahtarı cebinde olmak suretiyle aracı fırının önünde bıraktığını, o esnada yoldan geçen kırmızı montlu bir şahsın ani bir şekilde araca şoför kapısından binmesi üzerine …’ın eşinin bir anlık korku ve panikle eşine ulaşmak maksadıyla araçtan çıktığı anda şüpheli şahıs tarafından aracın hırsızlandığını, …’ın hemen kolluk merkezine gidip şikayette bulunduğunu, devam eden süreçte araçtaki GPS sisteminden dolayı şirkette bu işlerle ilgilenen arkadaşını arayarak aracın yer tespitini sağladığını, olayın yaşandığı bölgeye yakın bir yer olan … Mah.’de kesiştiği kavşakta kazalı bir şekilde bırakılıp kaçılmış halde bulunduğunu, kolluk görevlilerinin nezaretinde aracın çekildiğini ve gerekli sigorta sürecinin başladığını, müvekkilinin kaza kaynaklı giderleri araç maliki olan … Tic. A.Ş.’ye ödediğini, müvekkilinin araçta hasar bulunması nedeniyle aracı kiralayan şirkete hasar bildiriminde bulunup sigortacı şirketin … Sigorta A.Ş.’ye başvurduğunu, başvuruyu müteakip davalı yan nezdinde hasar dosyası açıldığını, hasar dosyası kapsamında tazminat taleplerini kasko genel şartlarına atıfla reddettiğini, araçtaki teknolojiye uygun olmayan poliçe genel şartı gerekçe gösterilerek ödeme yapılmamasının gerçekleşen rizikonun hasar bedelinin ödenmesinden imtina edilmesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu, rizikoların belirlenmesi ve kapsama alınmasına dair gerekli araştırma ve çalışmayı yapmayan davalı şirketin bu sorumsuzluğunun külfetinin müvekkiline yükletilmesi ahlaki ve hukuki normlara ters düştüğünü, bu nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla … plakalı aracın davalı yan sigortacı tarafından kaskolu rizikonun gerçekleşmesine rağmen yapılmayan ödemenin müvekkilinin dava dışı …’ye riziko bedeli olan 86.540,73 TL ye 15/05/2021 tarihinden bu yana işleyecek avans faiziyle alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafın aracı kiraladığını beyan edip işbu davayı ikame etmiş ise de kiralama sözleşmesinin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacının işleten sıfatını haiz olup olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacıya ait aracın müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın 01/03/2021 tarihinde hasarlandığı iddiası ile yapılan hasar ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını ve inceleme başlatıldığını, yapılan tespitler neticesinde aracın çalışır vaziyette ve kilitsiz bırakılmış olması sebebiyle hasarın teminat dışı olduğunun belirlendiğini, yine aracın kiralık olduğu beyan edildiğini, talebin teminat dışı kaldığına ilişkin beyanları saklı kalmak kaydıyla belirlenecek tazminattan poliçe şartı gereği %80 muafiyet uygulanması gerektiğini, somut olayda başvuru sahibi sigortalı tarafından doğru ihbar mükellefiyetine ve iyi niyet kurallarına da aykırı davranılmış olduğunun dosyada mübrez belgeler ile ortaya konulmuş olduğundan müvekkili şirketin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, iyi niyet kurallarına açıkça aykırı hareket edildiğinden rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfetinin de davacı sigortalıya geçtiğini, davacının araçta oluştuğunu iddia ettiği hasar bedelinin son derece fahiş olup piyasa şartları ile de örtüşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Aktif husumet ehliyetine sahip olmayan davacının davasının, HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sigorta şirketi gibi yahut başkaca bir şekilde kar etme maksatlı bir saikinin olmadığını, aracın uğradığı hasar bedelinin dava dışı … Tic. A.Ş. tarafından müvekkiline fatura kesilmiş olup kesilen fatura bedeli kadar da işbu davanın ikame edildiğini, müvekkilinin bu davadan beklediği menfaatin kusursuz bir şekilde uhdesinden çıkan 86.540,73 TL’nin müvekkilinin mamelekine dönmesinden ibaret olduğunu, müvekkilinin sigorta şirketi gibi hareket etmediği haksız ve hukuka aykırı bir şekilde uğradığı zararın tazmini için işbu temlik sözleşmesi ve davanın ikame edildiğini, müvekkilinin hak sahibinden fazladan bir kar etme gayesinin bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, sigortacı tarafından dava dışı … Tic. A.Ş. ‘nin zararının sigortacı tarafından karşılanmayacağı 30/03/2021 tarihinde bildirilmiş olduğunu, … Tic. A.Ş. tarafından müvekkiline 86.540,73 TL bedel ile kesilen faturanın tarihinin ise 15/05/2021 tarihli olduğunu, kesilen faturaya binaen müvekkili tarafından yapılan ödemenin tarihinin ise 24/05/2021 tarihinde olduğunu, yapılan temlik sözleşmesinin tarihinin ise 07/06/2021 tarihinde olduğunu, müvekkilinin hak sahibinin alacağına halel getirmek değil gerçeği yansıtmayan sebeplerle ret kararı veren sigortacının yerine hasara uğrayan şirketin zararını tazmin etmesinden kaynaklı bir rücu davası niteliğinde olduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, kasko sigorta poliçesine dayanarak tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 28/07/2020 tarihli 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanunun 57.maddesi ile 5684 sayılı Kanuna getirilen ek 6. maddesi ile “(1)Bu Kanun uyarınca sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlardan ya da Hesaptan talep edilecek tazminat alacağı ancak; a)Alacaklı tarafından bizzat, b)Alacaklının kanuni temsilcisi veya kanuni temsilcisinin bizzat vekalet verdiği avukat vasıtasıyla, c)Alacaklının bizzat vekalet verdiği eşi, çocukları, annesi, babası, kardeşleri veya avukatı vasıtasıyla takip edilebilir. Takip yetkisi, sigortacılık yapan kurum veya kuruluşlar ya da Hesap nezdinde yapılacak işlemleri kapsar. (2)Tazminat alacağı, sadece hak sahibine veya avukatına ödenir ve birinci fıkrada belirtilen kişiler de dahil olmak üzere hiç kimseye devredilemez. (3)Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunca belirlenir.” düzenlemesi getirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince “Huzurdaki dava, dava dilekçesi ekinde bulunan 07.06.2021 tarihli temlik sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere davacı davayı bu temlik sözleşmesi kapsamında açmıştır. Kanunun emredici hükmü gereği temlik söz konusu olamayacağından HMK 114/1-d. madde hükmü gereği davacının aktif husumet ehliyetine sahip olmadığı” gerekçesiyle açılan davada dava şartlarının mevcut olmadığı açıklanarak davanın usulden reddine karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta dosya incelendiğinde sigortalı … plakalı aracın trafik kaydına göre malikinin … A.Ş. olduğu , dava dışı … A.Ş. ile davacı arasında uzun dönem otomobil operasyonel kiralama ve hizmet sözleşmesi imzalandığı, aracın bu sözleşme kapsamında kiracı olan davacıya teslim edildiği, araç davacının kullanımındayken 01/03/2021 tarihinde çalındığı, çalındıktan sonra da trafik kazasına uğramış ve hasarlı şekilde bulunduğu, davacı kiracının hasar bedelini kiralayana ödemesi nedeniyle dava dışı kiralayan … A.Ş. ile davacı arasında ayrıca 07/06/2021 tarihli temlik sözleşmesi de imzalandığı, araç için davalı … nezdinde kaza tarihini de kapsar 18/12/2020 başlangıç tarihli genişletilmiş kasko filo sigorta poliçesi bulunduğu, bu poliçe kapsamında hasar bedelinin tazmininin talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ile davalı arasında temlik sözleşmesi öncesinde kasko sigortalı aracın kullanımı için kira sözleşmesi bulunduğu ve davacı ile dava dışı işleten arasındaki temel ilişkinin bu kira sözleşmesine dayandığı, trafik kazası sonucu araçta oluşan hasardan araç malikine karşı eksiksiz ve hasarsız teslim ile sorumlu olan davacı sürücünün, araçtaki hasarı giderdiğinden ödediği miktar kadar araç malikinin haklarına halef olacağı, somut uyuşmazlıkta dava araç hasar bedelinin davacı kiracı tarafından dava dışı araç malikine ödendiği ve nedenle yapılan bu ödeme sonucu alacağın temlik edildiği anlaşıldığından davacının hasar tazmini yönünden davalı kasko şirketine karşı dava açmakta hukuki yararı ve aktif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay HGK’nun 18.05.2022 tarih, 2020/(17)4-83 Esas ve 2022/697 Karar sayılı kararında araç kira sözleşmesi hükümlerine istinaden zararın kiracı tarafından tazmini halinde ancak alacağın davacıya (kiracıya) temliki veya devri halinde kasko şirketinden tazminat talebinde bulunulabileceği vurgulanmıştır. Mahkemece, işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/09/2022