Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/317 E. 2023/253 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/317
KARAR NO: 2023/253
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/07/2018
NUMARASI: 2017/844 Esas – 2018/488 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/05/2017 tarihinde Yalova … mevkiinde davalı …’a ait … plaka sayılı aracın aniden durması sonucu meydana gelen kazada müvekkiline ait … plaka sayılı aracın hasar gördüğünü, kaza oluşumundaki kusur oranının dikkate alınmadığını, davalı sigorta şirketi tarafından hasar dosyasında müvekkiline eksik şekilde 7.060,00 TL ödeme yapıldığını, davalı sigorta şirketi tarafından haksız kazanç elde etmeye yönelik yapılan ödemenin müvekkilini maddi olarak mağdur ettiğini, bu nedenlerle müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Şirketleri nezdinde gerekli araştırmaların yapıldığını, ZMMS poliçesi ile aracın sigorta teminatı altına alındığını, karışmış olduğu kaza nedeni ile oluşan maddi hasar bedelinin talep edildiğinin anlaşıldığını, davacı tarafın taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, reddi gerektiğini, dava konusu kaza sonrasında şirketlerine yapılan ihbar üzerine hasar dosyası açıldığını, ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, davacı şirkete yapılan ödeminin kusur oranına tekabül eden miktar bakımından tamamen karşılanmış olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde Adli Tıp Trafik İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, bu nedenlerle davanın esastan ve usulden reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Feragatlerinin, davalı sürücü ve işletenle ilgili ilanen tebligat gerektiği ve yargılamanın uzamaması kaynaklı olduğunu, alınan herhangi bir ödeme olmadığını, davalı sigorta şirketinin rücu hakkının olmadığını, feragatin rücu hakkı bulunan diğer davalıyı etkilediği iddiasının açıklanması gerektiğini, davalı sigorta şirketinin, rücu hakkı olmadığını, dava konusu olayda yerel mahkeme gerekçesinin aksine davalı sigorta şirketinin diğer davalılara karşı rücu hakkı bulunmadığından yapılan davalı sürücü ve malik yönünden feragatin davalı sigorta şirketinin sorumluluğunu sona erdirmeyeceğinden mahkeme kararına itiraz ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Davacı taraf dava dilekçesinde, meydana gelen kazada karşı aracın sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısından zarar nedeniyle maddi tazminat istemini ilişkindir. Yargılama sırasında davacı vekili tarafından sürücü ve işleten yönünden davadan feragat ettikleri belirtilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 166 vd. maddeleri (818 sayılı BK m. 147) çerçevesinde diğer müteselsil borçlu davalıya da sirayet edip etmeyeceği, feragat beyanının bu davalıyı da kapsayıp kapsamadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmekte olup, mahkemece; feragatin sirayeti hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiştir. Davacı vekili, 11/07/2018 tarihli duruşmada; ” ilanen tebligat gerektiği için feragat ettik, kendi aralarındaki iş ilişkisi gereği şirkete karşı davayı devam ettiriyoruz” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı vekilinin söz konusu beyanı sürücü , davalı sigorta şirketinin ileri süreceği rücu sebeplerinin varlığının mevcut olmaması birlikte değerlendirildiğinde maddi tazminat yönünden hakkın özünden feragat niteliğinde olmadığından davalı sigorta şirketine sirayet etmeyeceği gözetilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.( Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/2833 Esas 2020/2489 Karar sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/02/2023