Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/31 E. 2023/960 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/31
KARAR NO: 2023/960
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2016/1128 Esas – 2021/734 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 17/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı sigorta şirketi arasında 24/12/2015-24/12/2016 tarihlerini kapsayan poliçe ile davacıya ait … plaka sayılı aracın poliçede belirtilen rizikolara karşı sigortalandığını, davacının belirlenen sigorta primlerini davalı sigorta şirketine ödediğini, davacı … Tic. Şti. adına kayıtlı … plaka sayılı aracın sürücüsü tarafından park edildiğini, sürücünün 08/08/2016 tarihinde sabah uyandığında ikametin giriş daire kapısının açılmış olduğunu gördüğünü ve uyuduğu yerin yanındaki sehpada cep telefonu ile araca ait kontak anahtarının olmadığını anladığını, aracı kontrol etmek için aşağı indiğinde aracın yerinde olmadığını ve çalınmış olduğunu fark ettiğini, kolluk kuvvetlerine başvurulduğunu, daha sonra da davalı sigorta şirketine araç bedelinin ödenmesi hususunda noter kanalıyla başvuruda bulunulduğunu, davalının sigortalı araçta poliçe teminatı kapsamında bir olay meydana gelmediğini tespit ettiklerini ve bu nedenle herhangi bir ödemede bulunmayacaklarını bildirdiğini, halbuki kasko sigorta poliçesinde anahtar kullanılarak araç çalınması klozunun teminat kapsamına dahil edildiğini, her ne kadar sigorta şirketinin cevap niteliğindeki ihtarnamelerinde somut olayda anahtarın bulunduğu evin sigortalıya yada aracı kullanan kişiye ait olmayan bir ev olduğundan bahisle ödeme yapılmadığı bildirilmiş ise de anahtar kullanılarak araç çalınması klozunda bu hususun açıkça belirtildiğini, Kasko Genel Şartlarının 4.11.maddesi gereği araç anahtarının gasp yoluyla veya sigortalı yada aracı kullanımına tahsis ettiği kişinin ev veya iş yeri niteliğindeki plakalı ve kilitli mekanda muhafazası sırasında kaybolan, çalınan anahtar vs. sonucunda aracın çalınması veya teşebbüs edilmesinin poliçe teminatı kapsamına alındığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00TL tazminatın rizikonun gerçekleşme tarihi olan 08/08/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talebini 800.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı nezdinde 24/12/2015 başlangıç 24/12/2016 bitiş tarihli genişletilmiş kasko sigorta poliçesi bulunduğunu, davaya konu olay ve talebin bildirimi üzerine hasar dosyası açıldığını, aracı kullanan …’nun 08/08/2016 tarihinde Şişli Polis Merkezine verdiği ifadesinde “aracın çalındığı gün yeğeninin evine geldiğini, aracı ikametin giriş kapısının önüne bıraktığını, aracın anahtarını da sehpa üzerine bırakıp uyuduğunu, uyandığında ikametin giriş kapısının açık olduğunu, sehpa üzerine bıraktığı anahtarın yerinde olmadığını, sokağa çıktığında aracın da çalınmış olduğunu gördüğünü, yapılan incelemelerde ikametin kapı ve pencerelerinde herhangi bir zorlama olmadığının tespit edildiğini” beyan ettiğini, … plakalı aracın kasko sigorta poliçesinde anahtar kullanılarak araç çalınması ile ilgili kloz açıklaması bulunduğunu, bu açıklamanın gayet açık, net ve anlaşılır olduğunu, genel şartlar gereği herhangi bir zor kullanılmadan orjinal anahtarı ile çalınan araçların teminat dışı olduğunu, somut olayda aracın anahtarının bulunduğu evin, sigortalıya yada aracı kullanan kişiye ait olmayan bir ev olduğunu, davalı sigorta şirketinin davaya konu edilen hasarın tazminini ifa yükümlülüğü bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının sübut bulmadığından reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta A.Ş.’nin 08/09/2016 tarihinde aracın rayiç bedeli olan 800.000,00 TL’yi temerrüde düştüğü tarihten itibaren işlemeye başlayan ticari temerrüt faizi ile ödeme yükümlülüğü altına girdiğinin tüm deliller ve yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu, sigorta şirketinin 07/08/2016 tarihinde ödemesini yapmış olsa, müvekkilinin banka borcunu 420.000,00 TL üzerinden ödeyecekken sigorta şirketinin yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı müvekkilinin bankaya olan kredisini ödeyemediğini, aracın bulunup satılma tarihine kadar borcunun artmaya devam ederek 680.000,00 TL’ye çıktığını, mahkemeye sunulan dilekçelerinde sigorta ettiren müvekkilinin aracı ticari faaliyetlerinde kullandığı, araçtan düzenli şekilde gelir sağladığı belirtilmişse de mahkemece bu konuda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verildiğini, bu hususun Anayasa tarafından teminat altına alınmış hukuki dinlenilme hakkı ve gerekçeli karar hakkının yerel mahkemece açıkça ihlal edildiği sonucunu doğurduğunu, talepleri hakkında mahkemece gerekli incelemenin yapılarak aracın ticari vasıfla kullanıldığı sabit olduğundan müvekkilinin bu süreçte mahrum kaldığı karın ve işleyecek faizin (sigortanın ödeme yükümlülüğü altına girdiği tarih itibariyle) belirlenerek müvekkiline ödenmesi gerektiğini, yargılamada her ne kadar sigorta şirketinin tazminat sorumluluğu açıkça ortaya konulmuşsa da bahsi geçen aracın cebr-i icra marifetiyle müvekkili lehine satılmış olduğundan sigorta şirketinin ödeme yükümlülüğünün ortadan kalktığını, ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmış olmasa dahi aracın cebr-i icradan elde edilen satış bedelinin müvekkilinin borcuna mahsup edildiğinden, araç bedelinin sigorta şirketi tarafından ödenmesi durumunda müvekkilinin sebepsiz zenginleşeceği sebebiyle davanın reddine karar verildiğini ancak mahkemece verilen bu kararın ödeme yükümlülüğünün hangi gerekçe ve hukuki dayanağa bağlı olarak ortadan kalktığı belirtilmeden ve müvekkilinin hak ettiği bedel ile elde ettiği bedel arasında oluşan fark dikkate alınmaksızın gerekçesiz ve hukuksuz olarak karar verildiğini, bilirkişi raporunda aracın olay tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında ortalama riyasa rayiç değerinin 800.000,00 TL civarında olabileceğinin belirtildiğini, icra dosyasında ise müvekkilinin cebr-i icra neticesinde eline geçen miktarın 617.000,00 TL olduğunu, bankanın borcu ödenmiş olduğundan araç üstündeki rehnin kalktığını, yapılan yargılama sırasında sigorta şirketinin ödemesi gereken rayiç değerin aracın çalındığı gün itibariyle 800.000,00 TL olduğunun bilirkişi incelemesiyle tespit edildiğini, mahkemece her ne kadar müvekkilinin sebepsiz zenginleşeceği öne sürülmüşse de aradaki farkın sigorta şirketi lehine tamamen göz ardı edildiğini, müvekkiline tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla araç bedelinin satış ve rayiç bedel farkı olan tutarın ödenmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinde davanın reddedilmesine rağmen müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, davacının aracının çalındığı iddiasıyla uğradığı zararın davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya incelendiğinde … plakalı araç davalı sigorta şirketine 24.12.2015/24.12.2016 tarihleri arasında Kasko sigorta poliçesi ile sigortalıdır. Poliçe de anahtar kullanılarak araç çalınması başlığı altında “Kasko Genel Şartlarının 4.11. maddesi gereği araç anahtarının aşağıda belirtilen haller sonucu aracın çalınması ve çalınmaya teşebbüs sonucu meydana gelecek ziya ve hasarlar poliçe teminat kapsamına dahil edilmiştir. Araç anahtarının, gasp yoluyla veya sigortalı ya da aracı kullanımına tahsis ettiği kişinin ev veya işyeri niteliğindeki kapalı ve kilitli bir mekanda muhafazası sırasında bu mekana, kaybolan, çalınan vaya haksız yere halde edilen asıl anahtarla veya anahtar uydurarak, şifre yardımıyla kilit açarak, kırma, delme, yıkma, devirme, zorlama, öldürme, yaralama, zor ve şiddet kullanılarak veya tehditle ya da araç, gereç veya bedeni çeviklik sayesinde kırma veya aşma suretiyle girilerek ele geçirilmesi sonucunda aracın çalınması veya teşebbüs edilmesi poliçe teminatı kapsamına alınmıştır. Bunun dışındaki hallerde gerçekleşecek araç çalınması veya çalınma sonrası aracın hasarlı bulunması hali poliçe teminat kapsamı dışında olacaktır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta sözleşme şartı niteliğindeki poliçe Genel Şartlarına göre, davacıya ait araç hırsızlık tarihini kapsayacak şekilde davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalıdır. Soruşturma dosyasında olay tarihinde sigortalı aracın teslim edildiği …nun 08/08/2016 tarihinde Şişli Polis Merkezine verdiği ifadesinde aracın çalındığı gün yeğeninin evine geldiğini, aracı ikametin giriş kapısının önüne bıraktığını, aracın anahtarını da sehpa üzerine bırakıp yattığını, uyandığında ikametin giriş kapısının açık olduğunu, sehpa üzerine bıraktığı anahtarın yerinde olmadığını ve sokağa çıktığında aracın da çalınmış olduğunu gördüğünü beyan ettiği, yapılan incelemelerde ikametin kapı ve pencerelerinde herhangi bir zorlama olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde sigortalı araç anahtarının gasp ile ya da sigortalı ya da aracı kullanımına tahsis ettiği kişinin ev veya işyeri niteliğindeki kapalı ve kilitli bir mekanda muhafazası sırasında bu mekana, kaybolan, çalınan vaya haksız yere elde edilen asıl anahtarla veya anahtar uydurarak, şifre yardımıyla kilit açarak, kırma, delme, yıkma, devirme, zorlama, öldürme, yaralama, zor ve şiddet kullanılarak veya tehditle ya da araç, gereç veya bedeni çeviklik sayesinde kırma veya aşma suretiyle girilerek ele geçirilmesi suretiyle gerçekleşmediği anlaşıldığından talep poliçe teminatı kapsamında değildir. Kaldı ki davacıya ait araç üzerinde dava dışı … Bankası A.Ş. lehine rehin hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. 6762 sayılı TTK’nın 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı Yasa’nın 1270. maddesi hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 879. maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta, Dain mürtehin olan … Bankası A.Ş.’nin rehin alacağının tahsili için başlatılan takip kapsamında aracın muhafaza ve satışının yapıldığı, bu halde dain mürtehinin davaya muvafakatinden bahsedilemeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince “… bir an için davalı sigorta şirketinin ödeme yükümlülüğü var sayılsa dahi aracın rehinli olduğu ve sigorta bedelinin dain mürtehin sıfatıyla icra dosyasının (aracın satıldığı icra dosyasındaki) alacaklısı … Bankasına sigorta bedelinin ödenmesi gerektiği, kaldı ki davanın kabulü halinde aracı bulunup borcu sebebiyle satılan ve satış bedeli borçtan mahsup edilen davacı için ayrıca sigorta bedelinin de tazminine karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşeceği” yönündeki gerekçede isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin bu hususlara değinen istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Aracın davacının borçlu olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasında 15/08/2017 tarihinde haciz tutanağı düzenlenerek yediemin otoparkına alındığı ve sonrasında satıldığı görüldüğünden araç bulunmuş olmakla dava konusuz kalmıştır. İlk Derece Mahkemesince dava konusuz kaldığından davadaki haklılık durumuna göre davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmemiştir. Somut olayda dain mürtehin olan … Bankası tarafından A.Ş. tarafından takip başlatılmış olması nedeniyle davaya dain mürtehinin muvafakati bulunduğundan bahsedilemeyecektir. Hal böyle olunca dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekeceğinden davacı tarafın dava açmakta haklı olmadığı ve bu nedenle davalı taraf lehine (aktif husumet bulunmaması nedeniyle usulden red kararı verilmesi gerektiği de gözetildiğinde) AAÜT’nin 7.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülerek hüküm bu yönden düzeltilmiştir. Yine dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken esastan inceleme yapılarak sübut bulmadığından reddine karar verilmesi doğru olmamış hüküm bu yönden de düzeltilmiştir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-A-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Dava konusuz kaldığından hüküm kurulmasına yer olmadığına, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin olarak alınan (dava açılırken 170,78TL + ıslah ile 13.491,30TL) 13.662,08 TL’den mahsubu ile fazla alınan 13.602,78TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Taraflarca yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a)-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 27,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/05/2023