Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/30 E. 2022/1928 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/30
KARAR NO: 2022/1928
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2019/292 Esas – 2021/1053 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … sigorta şirketi tarafından 20/11/2011-2012 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı işleten dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ye ait … plakalı aracın 28/01/2012 olay tarihinde, dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresinde seyir halinde iken, olay mahalline geldiğinde;davacının olay yerinde kaza yapan dava dışı sürücü …’e yardım etmek için aracından indiği sırada davacıya çarptığı; olayda davacının yaralandığı ve malul kaldığından bahisle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın davalı şirketten olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesi kapsamında kendi sigortalısının kusuru oranında zarar görenin uğradığı gerçek zararın tazmini noktasında bulunduğunu; bu nedenle davacının maluliyet oranının tespitinin gerektiğini ayrıca davalı şirketin temerrüte düşürülmediğini bu nedenle faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 225.000,00 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatın 10/06/2014 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde %32’lik maluliyet oranına dayandığını, bu halde davacının %32’nin üzerindeki maluliyet oranını talep hakkı bulunmadığını, 22.07.2013 tarihli bilirkişi raporunda ATK kusur raporunda kazaya karışan diğer şahısların asli, sigortalı araç sürücüsü …’in tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini ancak Mahkemece hiçbir teknik bilgisi olmayan “kaza araştırma uzmanı” polis memuru tarafından düzenlenen %50’lik kusur oranı üzerinden hüküm kurulduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın İTÜ öğretim görevlilerinden müteşekkil üç kişilik bilirkişi heyetine gönderilmesine yönelik talebin gerekçesiz olarak dinlenmediğini, bununla birlikte %50’lik kusur oranının davacı yan için kesinleştiğini, gelir tespitinin hatalı olup müvekkilini bağlamayacağını, trafik poliçesi genel şartları ek 3 sürekli sakatlık tazminatı hesaplanması madde 5’te açıkça asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini düzenlediğini, bilirkişi tarafından 1.177,46 TL net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken 1.325,69 TL üzerinden hesaplama yapıldığını, SGK tarafından geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı sorulmadan hüküm kurulduğunu, huzurdaki davanın konusunun davacı yanın gelecekte uğradığı iş göremezlik zararı olduğunu, gelecekteki bir zarar için bugün faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğunu, işleyecek dönem hesabına faiz işletilemeyeceğini, davacı yan ile müvekkili şirket veya sigortalısı arasında hiçbir ticari iş bulunmadığından avans faizine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.İlk Derece Mahkemesinin 16/12/2016 tarih, 2014/1638 esas 2016/950 karar sayılı kararı ile “Davacının kaza nedeniyle %81 oranında malul kaldığı ve kusurunun bulunmadığı kabulü ile ıslah dilekçesi de göz önüne alarak davanın kısmen kabulüne, poliçe limiti dahilinde 225.000,00 TL maddi tazminatın 10/06/2014 temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiş, bu kararın davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine istinaf incelmesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesinin 2017/1762 esas, 2019/1036 karar sayılı ilamıyla ” kusur raporları arasında çelişki bulunduğundan davalı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin kabulü gerekirken kusur yönünden çelişki giderilmeden karar verildiği, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına İTÜ Trafik Kürsüsünden Öğretim Görevlilerinden bilirkişi heyeti oluşturularak kusur raporları arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde rapor alındıktan sonra karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine” dair karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince, İTÜ Trafik Kürsüsü öğretim görevlilerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış olup, heyet raporunda ” ilk kazada … plaka sayılı otomobil sürücüsü …’ün tam ve %100 oranında kusuru bulunduğu, diğer herhangi yaya ve/veya sürücünün kusuru bulunmadığı, ikinci kazada ise … plaka sayılı çekici sürücüsü …’in tam ve %100 oranında kusuru bulunduğu, diğer herhangi yaya ve/veya sürücünün kusuru bulunmadığı” kanaatine varılarak bildirilmiştir. Davalının talebi gibi ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda İTÜ Trafik Kürsüsü öğretim görevlilerinden 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak çelişkinin giderilmiş olmasına, hükme esas alınan kusur raporundaki belirlemenin kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düşmesine, davacının 2. kazada yaralanmış olması ve bu kazanın oluşumunda kusursuz olmasına göre kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemenin kararına dayanak yapılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 20/06/2016 tarihli raporunda davacının kazaya bağlı yaralanması nedeniyle %81 maluliyet oranı tespit edildiği, oysa İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 29/11/2013 tarihli raporunda %32 oranında maluliyet tespit edildiği, raporlar arasında çelişki bulunduğunu ileri sürülmüş ise de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 20/06/2016 tarihli raporunda Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalından rapor alındığı, davacının muayenesinin yapılarak tüm vücut kemik sintigrafisi çekilerek birden fazla arızası bulunduğundan Balthazard Formülü uygulanarak olay tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre değerlendirme yapılarak kazaya bağlı yaralanması nedeniyle %81 oranından maluliyetinin tespit edildiği, 29/11/2013 tarihli raporun ise tek bir adli tabip tarafından düzenlendiği yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı, bu haliyle maluliyet tespitinde kriter olarak alınamayacağından çelişkiden de bahsedilemeyeceği anlaşılmakla maluliyet raporuna yönelik davalı istinaf sebebinin yerinde olmadığına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesinin görüşüne Dairemizce de iştirak edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; aktüerya raporunda net asgari ücretten hesaplama yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, davacı vekilinin 16/06/2015 tarihli dilekçesinde müvekkilinin boya kaporta ustası olarak çalıştığını beyan ettiği, dava dilekçesi ekinde davacı adına vergi levhasının sunulduğu, mahkemece emsal ücret araştırması yapıldığı, bilirkişi raporunda davacının asgari ücretin 1.93 katı emsal ücret alacağının tespit edilerek, aktif dönem için kazanç hesabında bu oranın dikkate alındığı, pasif dönem de ise AGİ indirilmiş net asgari ücreti esas alarak hesaplama yapıldığı anlaşılmakla hesaplamaya esas alınan ücretlere yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 16. Hukuk Dairesinin görüşüne Dairemizce de iştirak edilmiştir. Mahkemece, İzmir Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğüne 03/11/2014 tarihinde müzekkere yazılarak davacıya olay nedeni ile peşin sermaye değerli ödeme veya geçici iş göremezlik ödemesi yapılıp yapılmadığı sorulmuş, ilgili kurum Kemalpaşa SGK Merkezi’nin 07/01/2015 tarihli cevap yazısında bağlanan herhangi bir gelir olmadığı bilgisi verilmiştir. Bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda; davacı tarafından dosyaya sunulan, davalı sigorta şirketinin hasar dosyasına göre davalıya başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla bu tarihten sonraki 8. işgününün sonu itibariyle davalı sigorta şirketi temerrüde düşmüş olacağından Sigortacı yönünden belirlenen tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde değildir. Dava dilekçesinde avans faizi talep edilmiştir. … plakalı çekicinin trafik kaydında kullanım amacının ticari ve kullanım şekli yük nakli olarak açıklanmıştır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren araç ticari nitelikte çekici olmasına ve dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine göre avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 15.369,75 TL harçtan peşin alınan 3.843,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.526,75 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2022