Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/3 E. 2022/919 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/3
KARAR NO: 2022/919
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
NUMARASI: 2020/267 Esas – 2021/529 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 24.09.2007 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkiller …’ın eşi ile …, … ve …’ın babası olan 1964 doğumlu …’ın zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası bulunmayan … plakalı traktörün sürücüsü konumunda iken vefat ettiğini, davalı …nın, yönetmeliğin 9. Maddesi gereği, trafik sigortası yaptırmamış işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için kişi başına ölüm halinde kaza tarihi itibariyle sigorta limiti olan 80.000,00-TL’nin vefat teminatı sağladığını, müteveffanın gelirinin asgari ücret olarak kabul edilerek hesaplama yapılmasını, Yargıtay HGK kararına göre sürücü kusurlu olsa dahi geride kalanlar 3. kişi konumunda olduğundan ve destek zararı ölenin değil 3. kişilerin üzerinde doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydana gelen bir zarar olduğundan, işletenin tehlike sorumluluğu çerçevesinde gereken ödemenin yapılması gerektiğini beyan ile fazlaya dair munzam zarardan doğan alacakları saklı kalmak kaydıyla müteveffanın geride kalan eşi için 3.000,00-TL ve çocukları için 1.000,00’er TL olmak üzere şimdilik toplam 6.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte sigorta limiti dahilinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli trafik sigortası poliçesinin olup olmadığının Tramer Merkezinden tespit edilmesi gerektiğini, davanın olay tarihindeki işletene ihbar edilmesini talep ettiklerini, motorlu araç kazalarına ilişkin maddi tazminat taleplerinin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl içinde zamanaşımına uğradığını, trafik kazasının 24.09.2007 tarihinde meydana geldiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, alacaklı borçlu sıfatlarının birleştiğinden davanın reddi gerektiğini, davacı annenin yeniden evlenip evlenmediğinin yeni tarihli nüfus kaydı ile tespitini talep ettiklerini, dava konusu olayın tek taraflı trafik kazası olması sebebiyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin reddi gerektiğini, davalı kurumun ticari bir kuruluş olmadığından avans faizi ile sorumlu tutulamayacağını, dava öncesinde kuruma bir başvuru olmadığından faiz ile ilgili taleplerin reddi gerektiğini beyan ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kısmen kabulü ile Davacılardan …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 52.305,43-TL destekten yoksun kalma tazminatının …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 12.688,66-TL, …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.953,96-TL, …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2.132,23-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacılar vekili lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, her bir davacı için lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğundan bilirkişi raporu dikkate alınarak bedel artırım dilekçesindeki talebin HMK 107/2 ye göre arttırıldığını, 19.09.2017 tarihli dilekçenin bedel artırım dilekçesi olduğunu, ıslah hakkı saklı olduğundan 23.02.2021 tarihli ıslah dilekçesi doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri lehine hükmedilen destekten yoksun kalma tazminatına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olup, kazanın meydana gelmesine sebep olan araç traktör olduğundan avans faizi işletilmesine karar verilmesi gerektiğini, … lehine hükmedilen tazminata karşı istinaf yolunun açık olduğu yazılmışsa da, istinaf kanun yoluna başvurulmasının kesinlik sınırına göre mümkün olmadığını, bu açıdan da kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün davacı ve davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 13/03/2020 tarih, 2018/1282 Esas ve 2020/507 Karar sayılı kararı ile “Davacı … açısından kararın verildiği 2017 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, Davacılar …, … ve … açısından yapılan değerlendirmede; … her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı ve AAÜT uyarınca maktu ücretin altında kalmamak üzere vekalet ücreti verilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. … kazaya karışan … plakalı traktörün hususi kullanım amaçlı araç olması ve olayın haksız eylem niteliği dikkate alınarak yasal faiz uygulanmış olması doğrudur. … mahkemece 2918 sayılı KTK ve Güvence Hesabı Yönetmeliği’ne göre, davalı …nın, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı …’nın sorumlu olacağından davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. … davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. … Destekten yoksun kalınacak sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü gerekmektedir. davacılar … ve …’ ün destek alacakları süre 24 yaşlarına kadar hesaplanmıştır. Bu açıklamalar devamında bilirkişiden ek rapor alınarak ve usulü kazanılmış haklara da riayet edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. … Somut olayda olay tarihinde müteveffanın çocuklarından … 6 ve … 10 yaşında olduğundan üniversite eğitimi görüp görmeyeceği yönünde yukarıda açıklanan kriterlere göre gerekli araştırma yapılmaksızın 24 yaşına kadar olacak şekilde destek hesabı yapılması eksik incelemeye dayalı olmuştur.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda, bilirkişiden 15/02/2021 tarihli ek rapor alınmış, davacılar vekilince sunulan 23/02/2021 tarihli dilekçe ile ıslah talebi ve ıslah dilekçesi ile yalnızca … yönünden dava değerinin artırılmış olduğu açıklanarak “Davacılardan … için 59.225,15 TL, … için 14.652,03 TL, … için 10.219,28 TL ve … için 2.823,26 TL olmak üzere toplamda 86.919,72 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsili” talep edilmiştir. Davacı … açısından yapılan değerlendirmede; Mahkemece ihtiyari dava arkadaşı olan davacı … açısından 2.132,23 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. HMK’nın 341/2.fıkrasına göre miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2020 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.390,00 TL olacaktır. Bu halde dava değeri ve kabul edilen tazminat miktarı, davacı … bakımından kararın verildiği 2020 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle, HMK’nın 341/4. ve 352. maddeleri gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacılar …, … ve … açısından yapılan değerlendirmede; Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19844 Esas ve 2019/8286 Karar sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta, davacılar vekili 19/09/2017 tarihinde bedel arttırım ve 23/02/2021 tarihinde ıslah dilekçesi açıklaması ile dilekçe sunulmuş olup, dava dilekçesi ile “Fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik” talepte bulunulmuştur. Dava dilekçesinde açıkça davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı da açıklanmamıştır. Dava dilekçesinde, davanın açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmemekle ve/veya HMK 107. maddesinden bahsedilmemekle dava kısmi alacak davasıdır. Kısmi davada bir kez ıslah yapılması mümkündür. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davanın belirsiz alacak davası olduğuna değinen istinaf itirazları yerinde değildir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 02/12/2019 tarih, 2017/4833 E. ve 2019/11369 K.sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı istinaf üzerine, kazaya karışan … plakalı traktörün hususi kullanım amaçlı araç olması ve olayın haksız eylem niteliği dikkate alınarak yasal faiz uygulanmış olmasının doğru olduğu yönünde verilen Dairemiz istinaf kararı ile yasal faiz uygulanması bakımından karar, davacılar için kesinleştiği gibi davalı lehine de usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin avans faizi işletilmesine karar verilmesi gerektiğine değinen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Somut olayda, Mahkemece aynı kazada desteğini yitiren davacılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin destekten yoksun kalması nedeniyle tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı ve AAÜT uyarınca maktu ücretin altında kalmamak üzere vekalet ücreti verilmesi gerekirken ve ilk kararın istinafında da bu husus değerlendirilip her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiği açıklanmışken, yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davacı vekili istinaf talebi yerindedir. Açıklanan nedenlerle; davacı … açısından istinaf başvurusunun HMK 352/1-b maddesi uyarınca reddine, davacılar …, … ve … açısından istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı … açısından istinaf başvurusunun HMK 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE, B-Davacılar …, … ve … açısından istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-)Davacının davasının kısmen kabulü ile; Davacılardan …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 52.305,43 TL destekten yoksun kalma tazminatının, …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 12.688,66 TL destekten yoksun kalma tazminatının, …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 5.953,96 TL destekten yoksun kalma tazminatının, …’a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2.132,23 TL destekten yoksun kalma tazminatının, Davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, 2-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hükmolunan kısım üzerinden hesaplanan 4.992,11 TL nispi karar harcından peşin alınan ve ıslah harcı toplamı 280,70 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.711,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-)Davacılar kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan istinafa konu karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan; a)Davacı … lehine 6.599,65 TL, b)Davacı … lehine 4.080,00 TL, c)Davacı … lehine 4.080,00 TL, d)Davacı … lehine 2.132,23 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile ayrı ayrı belirtilen miktarlarda adı geçen davacılara verilmesine, 4-)Davalı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ret olunan kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 5-)Davacılarca yatırılan peşin alınan ve ıslah harcı toplamı 280,70 TL harcın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 6-)Davacılar tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru, 12,30 TL vekalet harcı, 1.450,00 TL bilirkişi ücreti ve 276,00 TL posta giderinden ibaret toplam 1.766,00 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları dikkate alınarak 1.613,24 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına; 7-)Davalı tarafından yatırılan 31,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranları dikkate alınarak 2,72 TL’sinin davacılardan tahsili ile davalı tarafa verilmesine, 8-)Taraflarca yatırılan kullanılmayan bakiye gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 689,69 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/05/2022