Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2781 E. 2023/786 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2781
KARAR NO: 2023/786
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
NUMARASI: 2020/22 Esas – 2022/658 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 25/03/2011 tarihinde, davacıların oğlu …’in içerisinde yolcu olarak bulunduğu, …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması sonucunda …’in vefat ettiğini, kazaya karışan 3. aracın plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğini, davacıların vefat eden …in anne ve babası olduklarını, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün asli kusurlu,… plakalı araç sürücüsü …’un tali kusurlu olduğunu, … plakalı araç sürücüsü …’ün ise kusursuz olduğunu, … tarafından baba … için 13.197,11 TL, anne … için 15.057,00 TL ödeme yapıldığını, davalı … Sigorta A.Ş’nin ise baba … için 13.197,11 TL, anne … için 15.057,11 TL tazminat ödediğini ancak yapılan bu ödemelerin yetersiz kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile talebini 65.173,65 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın sadece plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün sebebiyet verdiği bedensel zarardan kusur oranı ile sorumlu olduğunu, 23/09/2014 tarihinde … için 13.197,11 TL, anne … için 15.057,00 TL olmak üzere toplam 28.254,00 TL makbuz ve ibraname karşılığında ödeme yaptıklarını, ödeme sorumluluğunun yerine getirildiğini, kazanın 25/03/2011 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle KTK 109. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisiz olduğunu İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, …’un alkollü araç kullanması sebebiyle mahkeme ilamına göre …’a rücu edileceğini kazadan sonra … nolu hasar dosyasının açıldığını, tazminat hesabı yapıldığını, …’in ölümü sebebiyle davacılara 03/10/2014 tarihinde toplam 32.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, yapılacak tazminat hesaplamasında yapılan ödemelerin de güncellenmesi gerektiğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminattan sorumlu olduğunu, ayrıca müteveffanın araçta hatır için taşınması nedeniyle tazminattan asgari %25 oranında indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın öncelikle yetki yönünden usulden, aksi halde tazminat ödendiği ve zamanaşımı dolduğu için esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile davacı …’in davasının kabulü ile 197.687,90 TL’nin davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden, 03/10/2014 tarihinden itibaren, davalı … yönünden 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine; Davacı …’in davasının kabulü ile 271.378,00 TL’nin davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden, 03/10/2014 tarihinden itibaren, davalı … yönünden 29/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Katılım Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece kaza tarihi itibariyle geçerli olan poliçe teminat limiti ve müvekkili şirket tarafından yapılan ödemeler nazara alınmadan hatalı karar verildiğini, davacı vekili tarafından iki kez ıslah yapılmış olup ikinci ıslaha muvafakatlerinin bulunmadığını, mahkemece sigortalının kusur oranı nazara alınmadan müşterek ve müteselsil sorumluluğa hükmedildiğini, bilirkişi raporunda, müteveffanın olay tarihinde üniversite öğrencisi olduğunun, iş arama ve askerlik süresi de göz önünde bulundurularak 01/01/2014 tarihinde iş hayatına başlayabileceğinin belirtildiğini, bilirkişi tarafından gelir olarak 2014 yılına kadar yapılan hesaplamalarda asgari ücretin kullanıldığını, daha sonraki yıllarda ise müteveffanın emsal ücretinin ilgili dönemde geçerli olan net asgari ücretin 1,98148 katı olabileceği belirtilerek her dönem geçerli olan asgari geçim indirimsiz asgari ücretler ilgili katsayı ile çarpıldıktan sonra asgari geçim indirimi dahil edilerek kullanıldığını, karara esas alınan hesap raporunun müteveffanın gelir bilgisi ve teknik faize göre hesaplama yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı olduğunu, yargılamaya konu trafik kazasında müvekkili kurumun sorumluluğunun 200.000,00TL olduğunu, müvekkili kurum tarafından 23/09/2014 tarihinde …’e 13.197,00TL, …’e 15.057,00TL ödendiğini, kurum tarafından davacı tarafa yapılan ödemelerin tamamının teminat limitinden düşülmesi gerektiğini, bu hususların dikkate alınmadan karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, davacı tarafın işbu yargılama kapsamında iki kez ıslah dilekçesi ile talebini artırdığını, ikinci kez ıslah yasağı gereği bu yöndeki talebin reddi gerektiğini, ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, emsal ücreti hesabının asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken hatalı hesaplama yapıldığını, müvekkili kurumun sorumluluğunun Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yaptırılmamış araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, bu nedenle müştereken ve müteselsilen tazminata hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu, müvekkili kurum dava açılmadan önce temerrüde düşmediğinden faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen “Davanın kabulüne ” ilişkin hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 05/12/2019 tarih, 2018/ 4612 Esas ve 2019/ 3900 Karar sayılı kararı ile “… İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken desteğin üniversite öğrencisi olduğu bildirildiğine göre, okuduğu ilgili üniversiteden öğrenim bilgilerinin istenmesi, yaşasaydı mezun olacağı muhtemel tarih ve mezun olması halinde eğitim aldığı alana göre yapabileceği işin ne olduğunun sorulması; gelen bilgilere göre, desteğin mezun olduğunda yapacağı mesleğine göre elde edebileceği gelirin saptanması için emsal gelir araştırması yapılması, ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması; bu tespitlerden sonra desteğin belirlenen geliri üzerinden maddi tazminat hesaplaması yaptırılması ve davalı …nın davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak sigorta ödemesinin güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle hesaplama yapılması konusunda ek rapor yada başka bir aktüreya bilirkişisinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesidir. … ” gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı davalı … vekilinin kusura, ıslah zamanaşımına, aktüerya hesaplamasında kullanılan yaşam tablosuna, teknik faiz uygulanması gerektiğine, faiz başlangıç tarihine, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise faiz başlangıç tarihine ve teknik faiz uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talepleri bulunmadığından, bu yönlerden davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 50.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş, ayrıca müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişki düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin BK’nın 141.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 145.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü, işleteni ve ZMMS sigortacı (sigortalı değil ise Güvence Hesabı) zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, kaza tarihinde uygulanması gereken BK’nın 141 vd. maddeleri gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalıların zararın tamamından sorumlu tutularak karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalılar vekillerinin kusur oranına göre tazminatın belirlenmesi gerektiğine değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece kaldırma kararı doğrultusunda desteğin öğrenim gördüğü Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’na yazı yazılarak öğrenim bilgileri ve öğrenim bilgilerine göre yapabileceği işle ilgili bilgiler toplanmış, gelen bilgilerden kazanç belirlenemediğinden TÜİK verilerine göre belirlenen gelir üzerinden maddi tazminatın belirlenmesi için aktüerya bilirkişisinden 30/06/2021 tarihli kök rapor ile 30/12/2021 tarihli ek rapor alınmıştır. İlk Derece Mahkemesinin hükme esas aldığı aktüer bilirkişi raporunda üniversite öğrencisi olan desteğin öğrenim durumu ve yaşasaydı mezun olacağı muhtemel tarih ve mezun olması halinde eğitim aldığı alana göre yapabileceği iş esas alınarak ücret konusunda belirleme yapılamadığından TÜİK verilerine göre belirlenen gelir üzerinden tazminat hesaplaması yapılmış olmasında hata bulunmamakla birlikte, davalı … ile davalı … Sigorta A.Ş.’nin davadan önce yaptığı ödemelerin güncellenmiş değeri kaza tarihindeki poliçe limiti olan 200.000,00 TL’den düşülerek bakiye tazminata hükmetmek gerekirken sigorta limitini aşacak şekilde tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuştur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/07/2020 tarih 2019/1095 E. ve 2020/4563 K. sayılı kararı). Dosya kapsamından; eldeki davanın, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava olarak açıldığı görülmektedir. HMK’nın 176/2. maddesine göre, aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. İkinci kez ıslah yoluna başvurulamaz. Bu durumda ıslah işlemi Kanun gereği ikinci kez yapılamayacağından, bu işleme dayalı olarak karar verilmesi imkanı da bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince HMK’nın 176/2. maddesi gereğince 18/04/2017 tarihli ilk ıslah dilekçesi esas alınarak karar verilmesi gerekirken ikinci ıslah dilekçesi nazara alınarak karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle; davalı … A.Ş. ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a.6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … A.Ş. ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/04/2023