Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2619 E. 2023/679 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2619
KARAR NO: 2023/679
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
NUMARASI: 2015/535 Esas – 2021/915 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın 13/03/2015 tarihinde karışmış olduğu trafik kazası neticesinde müvekkilinin beden gücü kaybına uğradığını, kaza tespit tutanağına göre kusurunun bulunmadığını, davalı … Sigorta yönünden cismani zarar nedeniyle oluşacak maddi tazminat nedeniyle, sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 TL belirlenecek maddi tazminatın sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte, davalı-işleten … ile davalı-sürücü …’dan belgelenecek hastane ve sair masrafların maddi ve manevi tazminat için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL manevi ve 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 330.846,24 TL’ye yükseltmiştir. Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde; kaza tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki, davalı … adına tescilli … plakalı araç için müvekkili şirketçe 29/01/2015- 29/01/2016 tarihleri arasında ZMSS Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, öncelikle kusur durumu ve maluliyet oranının tespiti gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığından faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır. Davalı … vekili 02/06/2016 tarihli beyan dilekçesinde Büyükçekmece Cumhuriyet Savcılığında devam eden soruşturma bulunduğunu, henüz dava açılmadığını, kusur oranı ile ilgili tespit yapılmadığını, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini belirtmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Maddi Tazminat talebi yönünden, davalı … Sigorta A.Ş.’ne yönelik davanın reddine, davalılar … ve …’a yönelik davanın kısmen kabulü ile, 40.846,24 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; Manevi tazminat talebinin kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ dan alınarak davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin … Sigorta yönünden sulh olunduğu sebebiyle, işbu davalının sorumlu olduğu miktarı düşerek davanın bu yönden reddine karar verildiği, tüm dosya incelediğinde davalı … Sigorta’yı sorumluluk dışı bırakacak bir sulh protokolünün dosyada mevcut olmadığını, davalı … Sigorta ile yapılan anlaşmanın sulh protokolü olmadığını, taraflar arası kısmı ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemenin mevcut mağduriyetin çok altında olduğunun daha sonra yapılan aktüer birlirkişi hesabıyla da kanıtlanmakta olduğunu, dosyada mevcut 20/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda maddi zarar 330.846,24 TL olarak hesaplanmış iken, yerel mahkemenin kabul ettiği miktarın sadece 40.846,24TL olduğunu, işbu kararın müvekkilinin yüzde yüz karşı tarafın kusurlu olduğu kazada oluşan mağduriyetini karşılamadığını, tazminatın tamamının kabulü gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafın sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat ettiğini, müteselsil sorumlulardan olan sigorta şirketi için davadan feragat edilmesinin, diğer müteselsil sorumlu olan davalılar yönünden de feragat niteliğini taşıdığını ve böylece müşterek ve müteselsil sorumlu olan diğer davalıların da sorumluluktan kurtulmuş olacağını, mahkemenin sorumluluk noktasında doğru değerlendirme yaptığını ancak 40.846,24 TL yönünden sigorta şirketi dışında diğer davalıların sorumlu olacağı değerlendirmesini kabul etmediklerini, davacı tarafın ilk rapora itiraz etmemesine rağmen, bilirkişi ek raporu ile bakiye ömür süresini 14 yıldan 20 yıla çıkardığını ve 20 yıl üzerinden hesaplama yaptığını, davacıya SGK tarafından ödenen 9.300,56 TL geçici iş göremezlik tazminatını, kendi hesapladığı toplam tazminattan bu sefer düşmesine rağmen, ek rapor ile toplam tazminat miktarını 330.846,24 TL olarak hesapladığını, davacı taraf rapora itiraz etmemişken, bilirkişinin kendi kendine davacı taraf lehine tekrar hesap yapmasının doğru olmadığını, mahkemenin hükme esas alması gereken tutarının 255.116,70 TL (ilk raporda hesaplanan toplam tazminat tutarı) – 9.300,56 TL (SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik tazminatını) 245.816,14 TL olduğunu, davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitinin 290.000,00 TL olup, 245.816,14 TL’nin bu limitin altında kaldığından maddi tazminat yönünden sorumluluklarının bulunmadığını, fahiş miktarda manevi tazminata hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından hükme esas alınan 21/0102021 tarihli aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı … vekiline 26/04/2021 tarihinde HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren e-tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur (TBK 162/1). Borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder (TBK 163/2). Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.(BK163/1).Borçlulardan birinin yaptığı ödeme kadar, müteselsil sorumluların alacaklıya karşı sorumlu oldukları toplam miktar eksilmiş olur (TBK 166/1). Borcun tamamı borçlulardan biri tarafından ödenirse, diğer borçlular da alacaklıya karşı borçtan kurtulur Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra anlaşması, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun borca katılma payı oranında borçtan kurtarır (TBK 166/3). Müteselsil borçlu, alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğer müteselsil borçlulara karşı alacaklının halefi olur (BK 168/1) ve alacaklının hakları ona geçer. Borçlu yalnızca kendi payına düşen kısmı ödemişse, diğer müteselsil borçluya rücu edemez (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/11/2019 tarih, 2019/3589 E. ve 2019/11257 K. sayılı kararı). Ancak müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için ya alacaklının teselsülden açıkça feragat etmiş olması yahut da böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine, Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her birinin ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağı ve alacaklının diğerleri zararına, müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bu fiilin neticelerini şahsen tahammül edeceği açıktır. 2918 sayılı KTK’nın 91/1, 85/1 ve 85/son madde hükümlerinden de, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta … plakalı araç ZMMS sigortacısı … Sigorta A.Ş. ile davacı vekili arasında düzenlenen 30/12/2015 tarihli sulh protokolü ile davalı Sigorta şirketi tarafından davacıya toplam 24.682,42 TL ödeme yapıldığı, poliçe teminat limitinin 290.000,00 TL olduğu, davacı vekilinin 02/06/2016 tarihli duruşmada davalı … Sigorta ile sulh olduklarını anılan davalıya karşı herhangi bir taleplerinin kalmadığını, diğer davalılar açısından davaya devam ettiklerini beyan ettiği ancak davadan feragat beyanı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, mahkemenin 02/06/2016 tarihli duruşmasında, davalı … Sigorta ile sulh olduklarını anılan davalıya karşı herhangi bir taleplerinin kalmadığını beyan ederek beyanını imzası ile tasdik ettiğinden davacı vekilinin kısmi ödeme yapıldığı, davalı … Sigortanın da tazminattan sorumlu olduğuna ilişkin istinafı yerinde değildir. Yine sigorta şirketinin sulh sözleşmesi karşılığı davacıya yaptığı ödemenin zararı tamamen karşılamadığı durumda davalı işleten poliçe limitini aşan miktarda zarar varsa limiti aşan kısımdan sorumlu olacaktır. Somut uyuşmazlıkta da poliçe teminat limiti olan 290.000,00 TL’yi aşan zarar bulunduğundan (330.846,24 TL) ve davacı limitin altında ödeme alarak sigorta şirketini ibra ettiğinden ödeme diğer davalıların da borcunu sona erdireceğinden sigorta limiti kadar hem sigorta şirketinin hem de diğer müteselsil sorumluların sorumluluğu sona ermiş olacağından İlk Derece Mahkemesince yazılı gerekçe ile davalı işleten ve sürücünün limiti aşan bu zarardan sorumluluğuna karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18/12/2019 tarih, 2017/58 E. ve 2019/12186 K. sayılı kararı sayılı kararı). TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarların, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekili ve davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a) Davacı yönünden Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, B) Davalı … yönünden Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin alınan 1.040 TL harcın mahsubu ile bakiye 326,20 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2023