Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2586 E. 2023/111 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2586
KARAR NO: 2023/111
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
NUMARASI: 2014/1303 Esas – 2022/503 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/10/2012 tarihinde davalı …’in sevk ve iaderesinde olan … plaka sayılı aracı ile … Caddesinden … istikametine seyir halindeyken aracın hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan … plakalı araca arkadan çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle aracın hareket haline geçerek … plakalı aracın önünden geçen kaldırım üzerinde yaya olan müvekkili …’e çarptığı, meydana gelen kazada davalının asli kusurlu olduğunu, dava konusu … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle 07/08/2012-07/08/2013 tarihleri arası davalı … sigorta şirketi tarafından sigortalandığını, müvekkilinin 17/08/2012 tarihinden itibaren …-… şirketinde çalıştığını, kaza sonunda işçilik vazifesini ifa edemediği, işten çıkarılma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddi zarar, 3.000,00 TL tedavi hastane masrafları,10.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 23.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … cevap dilekçesinde özetle: Kazada sürücünün ve yayanın kusur oranlarının tayin edilmediğini, park halindeki … plakalı aracın park yapılmaz olan alanda park etmiş olduğu ve kazada kusurlu olduğunu, kazaya karışan arabanın mali sorumluluk sigortası ile sigortalandığını, davanın doğrudan sigorta şirketine açılması gerektiğini, dava dilekçesinde istenilen 3.000,00 TL hastane masrafının kendilerince hastaneye bizzat kredi kartı ile … Hastanesine yatırıldığını, davacının fahiş manevi tazminat talebinin kabul edilemez olduğunu, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin … plakalı aracı 07/08/2012-2013 tarihleri arasında trafik poliçesi ile sigortalandığını, trafik kazalarından doğan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili müvekkili şirketin yükümlülüğünün sona erdiğinden, davanın tedavi giderleri bakımından reddine karar verilmesi gerektiği, davacının faiz başlangıcına ilişkin taleplerinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, dava konusu hasarla ilgili herhangi bir ihbarda bulunmadığını, alacağın muaccel bir alacak niteliğinde olmadığını, davacının olay tarihinden itibaren faiz talep edebilmesinin mümkün olmadığını davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 360,00 TL tedavi gideri, 4.214,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere 4.574,56 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 28/12/2012 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 28/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-… Sigorta A.Ş aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, 3-… ve … aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 7.500,00 TL manevi tazminatın 28/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçeli kararda dava tarihinin hatalı gösterildiğini, her ne kadar gerekçeli karar ile mahkeme bakıcı giderinin talep edilmediği gerekçesiyle bakıcı giderine hükmetmemişse de mezkur kararın hatalı olduğunu, bakıcı gideri, tedavi gideri kapsamında olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nda cismani zararlara ilişkin ayrı bir bakıcı gideri başlıklı tazminat sebebi bulunmadığını, bakıcı giderinin gerek doktrinde gerek Yargıtay’ca da tedavi giderleri arasında değerlendirildiğini, davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle, iyileşme sürecinde ( geçici ) bakım ihtiyacının 15 gün belirlenmesinin hatalı olduğunu, belgesiz tedavi gideri olarak davacı lehine 450 TL üzerinden hüküm kurulduğunu, ulaşım, yeme-içme, evde pansuman, bakım için gerekli tıbbi malzemeler, koltuk değneği-walker ve ilaç giderleri dikkate alınmaksızın hatalı şekilde basit ve yetersiz hesap yapıldığını, bilirkişi tarafından belgesiz tedavi masrafları olarak hesaplanan 150 TL’nin son derece az olduğunu, 2012 tarihinde bu malzemelerin fiyatlarının dahi son derece yüksek olduğunu, müvekkilinin hükmedilen paranın kat be kat fazlasını eski sağlığına kavuşmak için harcamak zorunda kaldığını, gerek kaza tarihinde müvekkilinin yaşadığı elem ve üzüntü gerek davanın geldiği aşamada TL’nin değer kaybı gözetildiğinde manevi tazminatın kısmen reddinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine karar verdiğini ve bu doğrultuda hükmün 9. Bendinde belirtildiği üzere söz konusu sigorta şirketi lehine vekâlet ücretine hükmetmesinin usule aykırı olduğunu, her ne kadar dava dilekçesinde manevi tazminatın sadece davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline verilmesi talebi ayrıca belirtilmeyerek davalılardan müştereken ve müteselsilen alınması talep edilmiş ise de bu ayrımın sehven bildirilmediğini, poliçeye eklenmediği sürece sigorta şirketlerinin manevi tazminat kapsamında sorumluluklarının olmayacağını, bu sebeple manevi tazminat sorumluluğu bulunmayan … Sigorta A.Ş.’den herhangi bir manevi tazminat talep edilmediğini, ilk derece mahkemesi tarafından bu hususun açıklığa kavuşturulması ve bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda doktor bilirkişisinin de yer aldığı, davacının ATK dan alınan maluliyet raporu, dosyada mevcut hastane masrafları ve iyileşme döneminde evde pansuman, bakım için gerekli tıbbı malzemeler ve ilaç giderleri, sağlık kurumlarına ulaşım ve davadan önce yapılan ödeme, davacının evli ve AGİ ile kusur oranları dikkate alınarak ve rapora itirazlar değerlendirilerek yargısal mevzuata uygun yapılan hesaplamaya göre belirlenen tazminata hükmedilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça maluliyet, tedavi ve hastane gideri talebinde bulunmuş, açıkça bakıcı gideri talebi olmamıştır. Bu nedenle mahkemece HMK 26.maddesi gereği talep edilmeyen bakıcı gideri yönünde hüküm kurulmamış ve gerekçede açıklanmış olmasına göre bu yönden itirazı yerinde değildir. Kabule göre, davacı vekili dava dilekçesinde manevi tazminatı tüm davalılardan talep ettiği, mahkemece davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar verildiğine göre bu davalı lehine vekalet ücreti verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacı vekillerinin bu yöndeki istinaf iddia ve itirazı da yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin gerekçeli kararda dava tarihinin hatalı gösterildiğine ilişkin itirazının ise mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olduğu, dosya görevsizlikle geldiğinden dava tarihinde maddi hata yapıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/01/2023