Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2537 E. 2023/50 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2537
KARAR NO: 2023/50
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
NUMARASI: 2008/575 Esas – 2022/271 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 20/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; TMSF’ye devredildikten sonra alacakları temlik alınan … A.Ş ile dava dışı … Malzemeleri Paz.Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden borçlu şirket lehine kullandırılan kredilerin zamanında ödenmemesi üzerine, Beşiktaş … Noterliği’nin 22.03.2002 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kredi hesaplarının kat edildiğini, borcun buna rağmen ödenmemesi üzerine, … Mal. Paz. Ltd. Şti. ve şirketin müşterek borçlu müteselsil kefilleri … ve … hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, Kadıköy 2.Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 11.02.2008 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi yazısından anlaşılacağı üzere, İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah., … Ada, … Parseldeki … nolu dairenin 1/3 hissesi davalı-borçlu … adına kayıtlı iken, 22.07.2004 tarih ve … yevmiye ile diğer davalı …’ya devredildiğini, davalılar arasındaki akrabalık ilişkisi ve taşınmazın düşük bedelle satılmış olmasının, …’nun taşınmazı kendisine devreden davalının aciz halini ve alacaklıyı zarara uğratma kastını bildiğini gösterdiğini, borcun doğumunun iptale konu tasarruftan önce olduğunu, müvekkilinin 5411 sayılı Kanunun geçici 13. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davalarında aciz belgesi ibraz etme zorunluluğundan muaf ve ayrıca 143. maddesine göre harçtan muaf olduğunu, davanın İİK md 284’te düzenlenen 5 yıllık süre içinde açılmış olduğunu belirterek, davanın kabulüne, İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah.. … Ada, … Parseldeki … nolu dairenin 1/3 hissesinin davalı-borçlu … adına kayıtlıyken 22.07.2004 tarihinde davalı …’ya devrine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK md 277 uyarınca davacı aciz vesikası sunmak zorunda olduğu ancak sunmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın satışının gerçek bir satış olduğu ve mal kaçırma amacı taşımadığını, taşınmazın ortak murislerinden intikal ettiğini, miras şirketinin tasfiyesi cümlesinden olmak üzere dava konusu yapılan taşınmazdaki kardeşinin miras hissesinin diğer hesaplamalarla birlikte bedelinin kardeşine ödenerek kardeşinin hissesinin kendisi adına kayıt ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmaza ikametgah olarak ihtiyacı olduğunu, halen bu dairede kendisinin oturduğunu, kardeşi ile oturmasının imkan ve ihtimali olmadığı için (diğer davalı-taşınmazı satan) kardeşiyle diğer mirastan kaynaklanan alacak verecek konularının netleştirildiğini, bu suretle taşınmazın adına tapuda tescil edildiğini, taşınmaz devir bedelinin rayicinden düşük olmasının tek başına tasarrufun iptali sebebi olmadığını, hisseli bir taşınmazın hissedarlarının hissesini üçüncü bir şahıstan önce diğer hissedarlara devretmesinin kanuni şufa hakkı uyarınca zorunlu olduğu gibi insani bir vazife olduğunu, kendisinin ev hanımı olduğu ve kardeşinin mali durumu ile ticaret kurallarını bilmediğini, iyiniyetli olduğunu, kardeşinin de kendisinin de mal kaçırma gayesi olmadığını, davacının aksi yönde bir delil sunamadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın diğer davalının /borçlunun devir işlemini yaparken borca batık olduğunu bilebilecek durumda olup bu durumdan haberdar olması gerekmekte olduğunu, İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah., … Ada, … Parseldeki … No’lu dairenin 1/3 hissesi davalı/borçlu … adına kayıtlı iken 22.07.2004 tarih ve … yevmiye ile diğer davalı …’ya devredilmiş olduğunu, davalılar arasındaki akrabalık ilişkisinin açıkça ortada olup taşınmazın, alacaklılardan mal kaçırma ve alacaklıları zarara uğratma kastı ile devredilmiş olduğunun sabit olduğunu, davalı tarafın söz konusu taşınmazda ikamet ediyor olmasının davalının alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği gerçeğini değiştirebilecek nitelikte somut ve kesin bir delil/durum olarak değerlendirilemeyeceğini, 15.03.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre dava konusu 6 No’lu bağımsız bölümün 15.03.2011 tarihindeki keşif sırasındaki değerinin 150.000 TL, 14.08.2008 tarihindeki dava açıldığı tarihteki değerinin 88.870 TL, 22.07.2004 tarihindeki muvazaalı devir sırasındaki değerinin ise 88.870 TL olduğu tespit edilmiş olduğunu, taşınmazın devir tarihindeki rayiç bedelinin çok altında satıldığının açıkça ortada olduğunu, satış bedelinin rayiç bedelinin çok altında satılmış olmasının davalılar arasındaki işlemin muvazaalı olduğunu gösterdiğini bu nedenle tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nın 277 maddesi) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nın 278., 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. İstanbul …İcra Dairesi … E takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, temlik eden … A.Ş. tarafından dava dışı kredi asıl borçlusu …Ltd.Şti ile müteselsil kefil davalı … ile dava dışı … aleyhine 1992-1993 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak 1.703.372,00 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, borçlu …’nun takibe itirazı üzerine İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/350 E dosyasında dava açılan davanın yapılan yargılaması neticesinde “Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibine, davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 3.479,00.-TL asıl alacak yönünden devamına, fazla talebin reddine, asıl alacağa takipten itibaren yıllık %125 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, Alacağın %40’ı üzerinden 695,80.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/1471 E. ve 2020/503 K. sayılı kararıyla “Davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasındaki vaki itirazının kısmen iptaline; takibin 5.500-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren %125 oranında temerrüt faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Alacak likit olmakla, kabul edilen 5.500- TL alacağın %40’ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5575 E. ve 2021/4430 K. sayılı ilamıyla BAM kararının onanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır. Dava konusu; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah., … Ada, … Parseldeki … nolu dairenin 1/3 hissesi davalı-borçlu … adına kayıtlı iken, 22.07.2004 tarih ve … yevmiye ile diğer davalı …’ya 9.700,00 TL bedelle diğer hissedarlar ile birlikte devredildiğini, bilirkişi raporunda taşınmaz için devir tarihi itibariyle 29.623,33 TL TL piyasa rayiç değeri belirlendiği görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, alacağın genel kredi sözleşmesine dayandığı, alacağın gerçek olduğu ve takibin kesinleştiği, tasarrufların bu tarihten sonra 1992-1993 tarihlerinde yapıldığı, 5411 sayılı Yasanın 13. maddesi gereğince aciz vesikasının aranmadığı, davanın 5 yıllık sürede açıldığı anlaşılmaktadır. 15/11/2018 tarih, 30596 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 11/07/2018 tarih, 2018/9 Esas ve 2018/84 Karar sayılı kararı ile “İİK’nın 278. maddesinin üçüncü fıkrasının … (1) numaralı bendinde yer alan “…neseben veya…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, … kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine, ” karar verilmiş olup bu karar 15/08/2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulü müktesep hakkın istisnası olduğundan uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerekir (Yargıtay HGK’nın 16.05.2018 tarih, 2017/20-1121 Esas 2018/1104 Karar sayılı kararı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.06.2020 tarih, 2020/1029 Esas ve 2020/6255 Karar sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde Anayasa Mahkemesinin 11/07/2018 tarih, 2018/9 Esas ve 2018/84 Karar sayılı iptal kararının Dairemiz içinde bağlayıcı olduğunun, somut norm denetimi içerdiğinden istinaf aşamasında bulunan ve henüz kesinleşmeyen eldeki uyuşmazlık bakımından da uygulanması gerektiğinin kabulü gerekir. Tasarruf eden davalıların kardeş olması nedeniyle tasarrufun bağışlama sayılacağına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması nedeniyle tasarrufun iptali için tasarrufun taraflarının neseben akraba olması yeterli olmayacağından İİK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı diğer iptal şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir.Somut olayda; İİK’nın 278. maddesindeki 2 yıllık süre ile İİK’nın 279. maddesindeki bir yıllık süre koşulu gerçekleşmediği anlaşıldığından İİK’nın 278/3-2. ve 279. maddeleri gereğince iptal karar verilmesi mümkün değildir.İİK’nın 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde bu yönden irdelenmelidir.İİK’nın 280. madde yönünden dosya kapsamına göre yapılan değerlendirme neticesinde; tasarrufun iptali istenen taşınmazın davalı borçlu … ve dava dışı …’in, annelerinin vefatı sonrası miras hisselerini aynı tarihte aynı resmi senetle davalı kardeşleri …’a devretmiş oldukları, devir tarihinden itibaren davalı …’nun bu taşınmazda ikamet ettiğinin tespit edilmiş olduğu, dava konusu tasarrufun borçlu …’nun alacaklılarından mal kaçırma kastı ile yapıldığını gösterir delil de bulunmadığından dava konusu tasarrufların İİK’nın 280.maddesi gereğince iptalini gerektirir bir husus bulunmadığından davanın reddine dair mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/01/2023